Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, "Teröriste laf söylemeyenler, terörle mücadele eden hükümete laf söylüyorlar. burada elbette pozitif bir takım eleştiriler, uyarılar, katkılar olabilir. Bunlar da olmalıdır. Yanlış bir şey görünüyorsa bunlar da söylenmelidir. Ama bu milli bir meseledir. Bu konuda ortak bir tavır geliştirmek gerekir" diye konuştu.
Başbakan Yardımcısı Akdoğan, Kanal 24'te katıldığı canlı yayında, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Terör örgütüne ve onların uzantılarına laf söylemek yerine terörle mücadele eden devleti suçlamanın doğru bir tavır olmadığını ifade eden Akdoğan, terörle mücadelede ülkesini seven herkesin ortak bir tavır içerisinde olması gerektiğini kaydetti.
Akdoğan, ülkelerin terörle mücadelede başarılı olabilmesi için herkesin bir arada hareket etmesi ve taşın altına elini koyması gerektiğini dile getirerek, "Biz bunu bir türlü başaramıyoruz. Meclisteki tartışmalardan tutunda medyadaki tartışmalara kadar. Teröriste laf söylemeyenler, terörle mücadele eden hükümete laf söylüyorlar. burada elbette pozitif bir takım eleştiriler, uyarılar, katkılar olabilir. Bunlar da olmalıdır. Yanlış bir şey görünüyorsa bunlar da söylenmelidir. Ama bu milli bir meseledir. Bu konuda ortak bir tavır geliştirmek gerekir" diye konuştu.
"Önemli olan 7 Haziran'dan sonra kim nasıl tavır takındı"
Terörle mücadele açısından seçim sonrasında ortaya çıkabilecek duruma ilişkin soru üzerine Akdoğan, "Mesele hangi partinin barajı geçip geçmemesi değil. Burada biri yukarı çıkarken diğeri aşağıya gider. Siyaset ve demokrasi güçlendiğinde terör, silah ve şiddetin aşağıya gitmesi gerekiyor. İkisi birlikte yükselirse burada sıkıntılı bir dürüm vardır" ifadesini kullandı.
Akdoğan, halkın 7 Haziran'dan önce ve sonrasını gözlemleyerek partilerin hükümet kurma çalışmalarındaki çabalarını gördüğünü ifade ederek, tüm bu gözlemlerin seçmenin tutumunda etkili olacağını belirtti.
Bu süreçte seçim vaatleri kadar, 7 Haziran sonrasında partilerin takındığı tavırların etkili olacağına işaret eden Akdoğan, "Önemli olan 7 Haziran'dan sonra kim nasıl tavır takındı, ne kadar sorumluluk aldı, terörle mücadelede nasıl bir yerde. Bunları da vatandaş yorumluyor. Halk bakıyor bundan sonrası için ne diyorlar, gelecek vizyonları nedir diye. Biz birçok alanda devrim niteliğinde reformlar, vaatler açıkladık. Vatandaş bunları da görüyor, değerlendiriyor" diye konuştu.
Akdoğan, vatandaşların güven ve istikrarın ne kadar önemli olduğunu anladığını belirterek, bu durumun Türkiye'nin geleceği açısından bir parti meselesi olmadığını söyledi.
"Ortaya konulan vaatler aslında devrim niteliğinde"
Akdoğan, beyannamenin içeriğine ilişkin bir soru üzerine, beyanname hazırlanırken tüm STK ve toplumun tüm kesimleriyle görüşerek ve en ince ayrıntısı düşünülerek hazırlandığını söyledi.
Bu vaatlerin hiçbirinin afaki olmadığının altını çizen Akdoğan, şöyle konuştu:
"Bizim söylemlerimiz diğer partilerin yaptığı gibi ben 3-5 fazlasını vereyim, daha çok oy alırım gibi popülist vaatler değil. Vatandaşın talepleri, vatandaşın duyarlı olduğu konular var. Ama çok iyi çalışıldı. Hesabı kitabı yapıldı. Bütçe dengelerini bozmadan, mali disipline zarar vermeden yapıldı çalışmalar. AK Parti iktidarını devam ettirecek ve Türkiye'yi yönetecekse bunları da yapacağına göre Türkiye'deki tablonun bozulmaması lazım. Bozulursa yine AK Parti uğraşacak. Sadece gençlerle ilgili ortaya konulan vaatler aslında devrim niteliğinde. Dünyanın hiçbir ülkesinde gençlere bu kadar pozitif ayrımcılık yapıldığı, bu kadar imkanın tanındığı bir ülke var mıdır?"
Akdoğan, toplumun her kesimine dokunan, onların oluşabilecek sıkıntılarını ortadan kaldırmaya dönük çalışmalar yaptıklarına dikkati çekerek, özellikle çok istismar edilen emekli maaşlarındaki iyileştirmenin diğer partilerin vaatlerinden daha üst bir limitte olduğunu söyledi.
Birebir halka dokunan vaatlerin yanında büyük ölçekli yatırım çalışmalarının da beyannamede yer aldığını ifade eden Akdoğan, yerli üretim payının arttırılmasıyla birlikte bir ülkenin kendi uçağını, helikopterini, tankını ve radar sistemi gibi savunma sanayisine dönük yatırımlarını yapmasının ne denli önemli olduğunun yaşanan son hadiselerde göründüğüne işaret etti.
- "Şu anda 44-45 bandına yükselmiş görünüyor"
"Partilerin Ankara içerisindeki oy dağılımını nasıl görüyorsunuz?" sorusu üzerine Akdoğan, yapılan anketlerin Ankara içerisindeki iki bölgede de AK Parti'nin yükselişte olduğu gösterdiğini kaydetti.
Akdoğan, AK Parti'deki bu yükselişin ülke genelinde olduğunu vurgulayarak, "AK Parti yüzde 40-41 civarındaydı. Şu anda 44-45 bandına yükselmiş görünüyor. İnşallah vatandaşımız artık tabloyu görmüş. Türkiye'nin geleceği açısından, güven ve istikrarın devamı açısından daha olumlu bir tablonun ortaya çıkacağını düşünüyorum" ifadesini kullandı.
"Yazarlar ne kadar patronunu eleştirebilir"
Akdoğan, Ahmet Hakan Coşkun'a yapılan saldırı ve basın özgürlüğüne ilişkin soru üzerine, Türkiye'de basın özgürlüğünün geliştiğini dile getirerek, dünyada bir hükümetin bu kadar yerden yere vurulduğu bir ülke olmadığının altını çizdi.
Medya özgürlüğü konusunda birçok batı ülkesinden daha ileri bir konumda olduğunu ifade eden Akdoğan, "Bu irdelenmesi gereken bir konudur. Medya, basın ve ifade özgürlüğü gibi konulara baktığımızda kendi içerisinde bunların bir takım yapısal sorunlar barındırdığını da görüyoruz. Acaba medya kuruluşlarındaki patronlara karşı ne kadar bir editöryal bağımsızlık vardır. Yazarlar ne kadar patronunu eleştirebilir. Bunlar medya kuruluşlarının temel problemleridir" değerlendirmesinde bulundu.
"Çifte standart da gütmemek lazım"
Akdoğan, şöyle konuştu:
"Ahmet Hakan meselesinde parti olarak ilkesel bir duruşumuz var. Şiddet kimden gelirse ve kime karşı olursa olsun bunu biz kınıyoruz ve kınamak gerekir. Kaynağına bakmadan, mağduruna bakmadan bunu kınamak gerekir. Ama bunun üzerinden bunu istismar ederek kimse de bir nefret suçu işlememeli, farklı yerlere fatura çıkarıp kin ve nefreti körüklememeli. Demokrasiyi zehirler bu tür hadiseler. Bir de çifte standart da gütmemek lazım. Mehmet Sancak hadiselerinden sonra da söyledim, bir çifte standart var. Belli kesimlere, belli medya gruplarına bir şiddet, terör saldırısı olduğunda ses çıkarmıyor insanlar, görmüyorlar, üç maymunu oynuyorlar ama kendilerine bir şey dokunduğu zaman büyük bir yaygara kopuyor."
Türkiye ile ilgili uzun süredir bir algı operasyonu yürütüldüğüne işaret eden Akdoğan, "Terör saldırıları falan bunlar fiili Türkiye'yi karıştırmaya dönük işler ama bunların evveliyatında Türkiye'ye karşı çok ciddi algı operasyonları, psikolojik harp teknikleri uygulandı. Her zeminde Türkiye'yi suçlayan teröristlere yardım eden ülke gibi göstermeye çalıyorlar. Tabi bunun içinde bu paralel ihanet şebekesinin bun da çok payı var.
Son Dakika › Güncel › Başbakan Yardımcısı Akdoğan Açıklaması - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?