Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Koalisyon dönemlerinde milletimizin cebinden çalınan paralar son 14 yılda olduğu gibi yatırıma, istihdama dönüştürülseydi bugün olduğumuz yerin iki kat daha ilerisinde olacaktık." dedi.
Erdoğan, Çekmeköy Taşdelen Meydanı'nda düzenlenen toplu açılış töreninde, Türküyle Kürdüyle Lazıyla Çerkeziyle Gürcüsüyle Abhazasıyla Boşnakıyla Romanıyla 80 milyon Türkiye'yi kimsenin bölemeyeceğini anlattı.
Türk bayrağın renginin şehitlerin kanının rengi, hilalin, bağımsızlığın ifadesi, yıldızın da şehitlerin ta kendisi olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Her şehit bir yıldızdır ve tek vatan, bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır. Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır. Şu topraklar şehit kanlarıyla yoğrulduğu için vatan olmuştur ve tek devlet, bizim Türkiye Cumhuriyeti devletinden başka devletimiz var mı? Asla. Dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti devletimizin bekası için 'evet'." diye konuştu.
Yeni sistemde cumhurbaşkanı ile başbakanlık görevlerinin birleştiğini kaydeden Erdoğan, "Her ne kadar bunu ana muhalefetin başındaki zat bilmiyorsa da ben buradan hatırlatayım. Ne yapalım öğrenecek. Biz anlatacağız, siz de anlatacaksınız böylece öğrenecek." dedi.
Erdoğan, yeni sistemde cumhurbaşkanının başka partiden başbakanın da başka partiden olma ihtimalinin olmadığını vurgulayarak, şunları söyledi:
"Malum olduğu üzere hala yeni sistemde başbakan olduğunu sananlar var, Onun için buradan bilenlere hatırlatmak, bilmeyenlere öğretmek için anayasa değişikliğinin ne getirdiğini kısaca ifade edeyim. Yeni sistemin en önemli özelliği, yürütme görevini cumhurbaşkanına vererek milletin kime sorumluluk verdiğini, dolayısıyla kimden hesap soracağını netleştirmesidir. Artık koalisyonlar ve bunların yol açtığı krizler sona eriyor. Cumhurbaşkanı ile başbakan arasındaki kavgaların sebep oluğu sıkıntıları geride bırakıyoruz. Cumhurbaşkanının ve Meclis'in görev süresi 5 yıl olarak belirlenerek istikrar güvence altına alınıyor ama başarırsa, kendini sevdirirse, kabul ettirse ikinci bir 5 yıl daha milleten yetki alabilir. Cumhurbaşkanı yüzde 50 artı 1 oyla seçildiği için hiç kimsenin, hiçbir kurumun millete rağmen herhangi bir tasarrufta bulunma imkanı kalmadı."
"Bu sabah ana muhalefetin başındaki zat, Karadenizli hemşehrilerimi toplamış onlara kahvaltı veriyor. Orada diyor ki 'artık Meclisin bütün yetkileri elinden alınıyor' " diye konuşan Erdoğan, şöyle devam etti:
"El insaf, oku. Oku ama maalesef, hani ilkokulda bize bir alfabe dağıtmışlardı, ne diyordu onda? 'yat yat uyu, uyu uyu yat'... Bu şekilde okuma olur mu? Şimdi devran değişti. Şimdi hem okuyacağız hem çalışacağız. Dedemiz Fatih karadan gemileri yürüttü biz de Marmaray'ı Boğaz'ın altından götürdük, Avrasya'yı Boğaz'ın altından götürdük 'evet' bu demektir. 'Hayır' diyenler Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nün direklerini bombalamak için denizden yola çıktılar. Bunların bu ülkede dikili ağacı yok. Üst üste koydukları taşları yok. Bunların millete karşı sorumluluğu yok. Biz, 'yasama organı olan Meclisin kanun yapma yetkisi vardır' diyoruz. Bu ise çıkıp güpegündüz yalan söylüyor, 'yoktur' diyor. Her şey ortada, metin ortada, şu metni oku, 18 madde. Şimdi ben bu meydandaki tüm kardeşlerime sesleniyorum, Sizlere dağıtılan bu 18 maddelik metni okuyun, her şey orada var. Millete karşı sorumlu olan Cumhurbaşkanı, ne kendisi millete rağmen herhangi bir adım atabilir ne de böyle bir yanlışa izin verebilir."
Erdoğan, eskiden hükümetlerin kanun tasarısını hazırlayıp Meclisin bunları onayladığını şimdi ise sadece milletvekillerinin kanun teklifi verebildiğini kaydetti.
Cumhurbaşkanı ve hükümet üzerindeki denetim yetkisi perçinlenen, üye sayısı 550 den 600'e çıkan Meclisin daha da güçlendiğini belirten Erdoğan, "Bu sabah diyor ki '550'den 600'e çıkacak' diyor. '550 bize yetmedi mi?' diyor, 'bize 450 bile fazla' diyor. Bu ana muhalefetin başındaki zata şunu söylemek lazım, temsilde adalet denen bir şey var, işte bu anayasa bunu getiriyor. Sen şu Avrupa ülkelerine bir bak, Almanya'da Alman parlamentosunda kaç milletvekili var bir bak, oradan bir ders al. Bizde senato ve milletvekilinin olduğu dönemde rakam 600'ün üzerineydi, o zaman kontenjan senatörleri vardı 15 kadar. 150 kadar aynı zamanda o dönemde senatör vardı, çift kamaralıydı, senatör ve milletvekili. Şimdi biz bunu ne yaptık 600. 600 de tek kamara sadece milletvekili ve kanun yapma yetkisi onların." ifadelerini kullandı.
Erdoğan, yargıyı tarafsızlıkla güçlendirdiklerini, tahkim ettiklerini dile getirerek, yargıda attıkları bu adımın yanında yüksek yargı organlarının teşkilinde Cumhurbaşkanını ve Meclise de söz hakkı tanındığını, yargı ile millet arasında bağın güçlendirildiğini dile getirdi.
"Ey ana muhalefetin başındaki zat, biliyor musun şu anda 4 Hakimler Savcılar Kurulunun üyesini Cumhurbaşkanı atar, 7 tanesini Meclis seçer, atar. Bunu da öğren olur mu?" diyerek, "Dışarıdan atanacak olan bakanlar var ya onlardan atanacak" dedi.
Yeni sistemle amaçlarının yürütmede istikrar sağlayarak ülkenin darbeler, terör, ekonomik krizler, uluslararası ilişkiler gibi alanlarda ortaya çıkacak sorunlar karşısındaki dayanıklığı artırmak olduğunu vurgulayan Erdoğan, böylece ülkeyi daha güvenli hale getirirken milletin de refahını, zenginliğini, mutluluğunu artıracaklarını dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, birilerinin "Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi, milletin karnını mı doyuracak" dediğini ifade ederek, şöyle konuştu:
"Evet yeni sistem milletin karnını doyuracak, nasıl mı? Sizlere ve bu soruyu soranlara anlatayım, ülkemizin koalisyon hükümetleri döneminde ortalama büyüme oranı yüzde 4 iken tek parti iktidarları döneminde bu oran yüzde 5,9. Başka ifadeyle şayet Türkiye son 25 yıldır cumhurbaşkanlığı sistemiyle yönetiliyor olsaydı ekonomik açıdan bugünkünden iki kat daha büyük olacaktık, iki kat daha zengin olacaktık. Koalisyon dönemlerinde milletimizin cebinden çalınan paralar son 14 yılda olduğu gibi yatırıma istihdama dönüştürülseydi, bugün olduğumuz yerin iki kat daha ilerisinde olacaktık. Koalisyon dönemlerinde tek parti yıllarına göre faizlerin dört kat, bugünküne göre de 10-11 kat fazla olduğunu görürsünüz. Eğer faiz giderlerinin milli gelire oranı, biz iktidara gelmeden önce 2002 seviyesinde olsaydı 1 trilyon 800 milyar lira faiz ödemesi yapardık. Bu dönemde faiz yükümüz 700 milyar lirada kaldı. Aradaki 1 trilyon 100 milyar liraya ne oldu? O para altyapı olarak, eğitim, sağlık, sosyal yardım olarak milletin hizmetine sunuldu. Bize düşman olanların kuyruk acısı kendi ceplerine atmak istedikleri bu 1 trilyon 100 milyar lirayı milletimizin cebine aktarmış olmamızdan kaynaklanıyor. Çünkü biz, faiz giderleri biz geldiğimizde yüzde 63'tü devletin borçlanma faizi. Biz bunu tek haneli rakama düşürdük, aradaki fark ne oldu? Milletin cebinde kaldı. 1994 krizini, 2001 krizini hatırlıyorsunuz değil mi? Dünyada hiçbir şey yokken kendi kendimize çıkardığımız ve ağır kayıplara uğradığımız krizlerdir. Bu krizlerin kimlerin kaybettiğini kimlerin kazandığını milletimiz çok iyi biliyor. Bir gecede faizin yüzde 7 binlere çıktığı dönemler."
Erdoğan, 2003 yılından beri para musluklarının nerelerden kesilip hangi hizmetlere aktarıldığını milletin çok iyi bildiğini dile getirerek, ülkeye yılda gelen uluslararası sermaye miktarının 1 milyar doları bile bulmadığını söyledi.
Bu rakamın geçen 14 yılda ortalama 13 milyar dolara ulaştığını vurgulayan Erdoğan, ülkede istikrar, güven ortamı olunca yatırım da istihdamın da ihracatın da gerçekleşeceğini belirtti.
(Sürecek)
Son Dakika › Güncel › Çekmeköy'de Toplu Açılış Töreni - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?