Toplumsal Barış Yollarının Araştırılması ve Çözüm Sürecinin Değerlendirmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu'nun raporunu açıklayan Başkan Naci Bostancı, ""Biz 30 yıllık sürecin kanlı mağdurlarını, milleti dinledik" dedi.
Komisyona üye milletvekilleriyle bir basın toplantısı düzenleyen Başkan Bostancı, raporu TBMM Başkanlığı'na sunduklarını belirterek, çalışmalar sırasında Anadolu'da bir çok ile gittiklerini, bu ziyaretler sırasında, süreçten zarar gören insanların kendisine anlattığı acıklı hikayeleri dinlediklerini söyledi. Türkiye'de kapılar çaldığında ölmüş evlatlarının geleceği ümidiyle kapıya yönelen bir çok anne olduğunu vurgulayan Bostancı, şöyle devam etti:
"Ama biliyorlar çocukları gelmeyecek. İşte çözüm süreci, kapılar çaldığında bütün çocuklar eve gelebilsin, bundan sonra evlere ateş düşmesin diyedir. Biz 30 yıllık sürecin kanlı mağdurlarını, milleti dinledik. Bu konuyla ilgili çok konuşmalar yapıldı. Ama işin özeti şudur: Devletin milletinden, milletin devletine geçmektir. Devlet milleti tanımlardı, şimdi millet devleti tanımlıyor. Doğru olanı budur. Devlet milletten üstün değildir, millet devletten üstündür. Bunları AK Parti milletvekili olarak söylemiyorum, son 10 yıl içerisinde bir hakkın teslimi olarak söylüyorum. AK Parti'yi teşekkül ettiren toplumsal iradenin ve Sayın Başbakan'ın bu dönüşümde oynadığı eşsiz rol, her türlü değerlendirmenin üzerindedir.
Barış, kanın dökülmemesi ve her türlü çatışmadan daha iyidir, daha hayırlıdır. Elbette her konuda anlaşamazdık ama şu konuda mutabıkız; çözüm süreci mutlak surette, her türlü gölgeleme girişimlerine, kışkırtıcılığa, meydan okumaya rağmen mutlak surette yürütülmesi gereken bir süreçtir. Bu millet artık kan istemiyor. Kim ve siyasi görüşü ne olursa olsun, insanlar artık genç bedenler için mezar kazmak istemiyor."
Yaptıkları çalışmalara ilişkinde bilgi veren Bostancı, yaklaşık 24 toplantı yaptıklarını, 13 akademisyen, 13 STK temsilcisi, 10 mağdur, 5 gazeteci-yazar dinlediklerini belirterek, "komisyona sözü olan vatandaşları ve mağdurları" dinlediklerini kaydetti. Bostancı, 11 bölümden oluşan raporda, olayın hem tarihsel sürecinin hem de uluslararası örneklerin yer aldığını belirterek şunları söyledi:
"Hiç bir şey sıfır hatalı olmuyor. Keşke 'açıl susam açıl' denildiğinde, herhangi bir komisyon kurulduğunda bu problem dönüştürecek araçlarımız olsun ama öyle olmuyor.Bu sorunlar bir anda halledilmiyor, bu adım adım giden bir süreçtir ve süreç ilerlemelidir. 30 yıllık süreç yaşanan acı; acıları ve dili kendine has, arada o kan denizinin bir duvar gibi yükseldiği kamuoyları oluşturdu. O kandan denizi aşmak kolay bir iş değil ama aşacağız inşallah. Yaptığımız çalışmalar, o kan denizinin aşılacağını bize gösteriyor.
Elbette hiç bir rapor bitmez, tıpkı romanların bitmediği gibi. Ümit ederiz ki önümüzdeki süreçte yeni çalışmalar yapılsın. Latinleri bir sözü vardır. 'Tanımlamak tehlikelidir.' Nasıl tanımlarsanız tanımlayın itirazlar olacaktır. Bu itirazı dile getiren çevre 'Kürt sorunu' ifadesini uygun bulduğunu söylüyor. Ama buna da itiraz eden aynı çevreden başka insanlar var, 'Kürtler sorun mu da Kürt sorunu diyorsunuz' diyorlar."
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Bostancı asimilasyon ve genel affa ilişkin bir sorulara "Bütün ulus devletler yutma ve kusma eyleminde bulunurlar. Kusma nüfus mübadelesidir, yutma da asimilasyondur. Türkiye ulus devleti olarak kuruldu. Kürtlere yönelik bir asimilasyon yaklaşımı, baskı, sürgün yaklaşımı vardı. Dersim olayı malum. Genel af için ise vakti gelmemiş sözler etmek, siyasette uygun değildir" cevabını verdi.
Son Dakika › Güncel › Çözüm Komisyonu Raporunu Açıkladı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?