2015'te Başbakan Narendra Modi, Paris Anlaşması çerçevesinde ülkesinin iddialı iklim politikası hedeflerini Ulusal Katkı Beyanı'nda açıklamış ve sürdürülebilir kalkınma ve iklim adaletine vurgu yapmıştı. Paris Anlaşması kapsamında, her ülkenin 2020 yılı sonrası iklim eylemlerini ana hatları ile belirteceği ve mevcut hedefleri güncelleyeceği yeni Ulusal Katkı Beyanı'nı (NDC) sunması gerekiyor. NDC'ler, her ülkenin yerel koşulları ve kabiliyetleri dahil edilerek hesaplanan, emisyon azaltım ve iklim eylemi beyanlarını içeriyor.
Hindistan'ın mevcut Ulusal Katkı Beyanı'nda üç kilit hedef yer alıyordu:
2030 itibarıyla, elektrik kurulu gücünün en az yüzde 40'nı fosil olmayan kaynaklardan elde etmek (Bu taahhüt, 2015'le karşılaştırıldığında, fosil olmayan kaynakların kurulu gücünde yüzde 33'lik bir artış anlamına geliyor),
2022 itibarıyla 175 GW'lık yenilenebilir enerji kurulu gücü kurmak, 25 güneş enerjisi sanayi parkı oluşturmak ve küresel güneş enerjisi ittifakını geliştirmek gibi adımları içeren yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği odaklı politikalar ile ülkenin 2030 yılı itibarıylaGSYİH emisyon yoğunluğunu 2005 değerleri üzerinden yüzde 33-35 oranında azaltmak.
2,5-3 milyar tonluk ek karbon yutağı alanı (yeni orman ve ağaç örtüleriyle karbon dioksit biriktiren ve depolayan alanlar) oluşturmak.
Hindistan, 2030 itibarıyla elektrik kurulu gücünün yüzde 40'nın fosil olmayan kaynaklardan elde edilmesi hedefini gerçekleştirmek ve bu hedefin ötesine geçebilmek için 2018 Ulusal Elektrik Enerjisi Planı'nda net bir resmi yol haritası belirledi. Bu planda yüzde 67 fosil yakıtlardan oluşan elektrik sisteminin toplam kurulu güçteki payının 2027 itibarıyla yüzde 43'e indirilmesi öngörülüyor.
Ancak yeni yayınlanan bir analiz Hindistan'da enerji dönüşümünün bu öngörünün ötesine de geçebileceğini gözler önüne seriyor. Enerji Ekonomisi ve Finansal Analiz Enstitüsü IEEFA, Hindistan'ın 2030 itibarıyla elektrik kurulu gücünün yüzde 40'nı fosil olmayan kaynaklardan elde etme hedefini 2020'de gerçekleştirebileceğini öngörüyor.
IEEFA tahminlerine göre, Hindistan'ın kömürlü termik santral kurulu gücü Mart 2019 itibarıyla 226 GW ile toplam kurulu gücün (360GW) yüzde 63'ünü teşkil edecek. 2019 yıl sonunda ise, Hindistan'da fosil olmayan yakıt kaynaklarına dayalı kurulu gücün, ilk defa toplam kurulu gücün yüzde 40'ından fazlasını teşkil etmesi bekleniyor.
Mart 2017'deki 57 GW'lık yenilenebilir enerji kurulu gücünün (büyük ölçekli hidroelektrik santraller hariç) beş kat arttırılarak, 2027 itibarıyla 275 GW'a çıkarılması hedefleniyor. Böylece, yenilenebilir enerji santralleri, 2027 itibarıyla 619 GW'lık toplam kurulu gücün yüzde 44'nü teşkil edebilecek. Buna ek olarak, 80 GW kurulu gücünde hidroelektrik ve nükleer enerji santralleri de toplam kurulu gücün yüzde 13'ünü teşkil edecek.
Hindistan, güneş enerjisi kurulu gücünü üç yıldan kısa bir sürede dört misli artırarak, Eylül 2018 itibarıyla 25GW'ın üzerinde çıkardı. Hindistan'ın toplam yenilenebilir enerji kurulu gücü Eylül 2018 itibarıyla 75GW'a çıkarak, toplam kurulu gücün yüzde 21'ni teşkil etti. Temmuz-Eylül 2018 çeyreğinde, yenilenebilir enerji kaynaklarının toplam elektrik üretimindeki payı yüzde 11,9 ile rekor düzeye çıktı.
Hindistan'ın 2018 Ulusal Elektrik Enerjisi Planı'nda yer alan ve 2027 itibarıyla fosil yakıt kurulu gücünün toplam kurulu güçteki payının yüzde 43'e indirilmesini öngören iddialı hedefi, değişken enerji kaynaklarının elektrik şebekesine hızlı entegrasyonu hakkındaki endişeler de olmak üzere, birçok zorlukla karşılaştı.
IEEFA'ya göre, bu iddialı elektrik sistemi dönüşümünün gerçekleştirilmesi için daha yapılması gerekenler olmasına rağmen, planlanan 26 GW'lık güneş enerjisi ihaleleri ve Başbakan Modi'nin açıkladığı dört yıl içinde 70-80 milyar ABD doları değerinde yenilenebilir enerji yatırımı hedefi, Hindistan'ın son derece olumlu bir ivme yakaladığını ortaya koyuyor.
Hindistan, "kendine düşenden fazlasını" üstlendiği bu iddialı enerji dönüşümü vizyonunu destekleyen sosyal, politik ve ekonomik gerekçelere de sahip. Başta Delhi'de olmak üzere, aşırı hava kirliliği ve bundan kaynaklanan sağlık maliyetlerine dair toplumsal endişeler arttı. Ayrıca rupi devalüasyonu ve 2018'de petrol fiyatlarındaki dalgalanmalar, bir yandan ülkenin enerji güvenliği konusundaki kaygılarını artırırken, diğer yandan da dikkatleri Hindistan'ın giderek pahalılaşan ithal fosil yakıtlara aşırı bağımlılığına çekti. Buna ek olarak, Gujarat eyaletinin Mundra bölgesinde ithal kömür yakan termik santrallerin 10 milyar ABD dolarlık maddi sıkıntısı da ülkede son zamanlarda yaşanan önemli finansal ve siyasi kaygıları arttırıyor.
Son iki yılın deflasyonist enerji ihalelerinin düzenli olarak 3 rupi/kWh'in oldukça altında sonuçlanmasıyla yenilenebilir enerji kaynaklarının en ucuz elektrik üretim kaynakları olması ise olumlu bir gelişme. Kısa süre önce yayınlanan Küresel Kömürlü Termik Santraller İzleme raporu, Hindistan elektrik sisteminin karbonsuzlaştırılmasını detaylarıyla ele almıştı. Raporda, 2018'in ilk altı ayında Hindistan'da 26 GW kurulu gücünde kömürlü termik santral planının rafa kaldırıldığı ya da iptal edildiği belirtilmişti. Gerçekten de, 2010'dan bu yana Hindistan'da çok büyük kapasitede (573 GW kurulu gücünde) kömürlü termik santral planı iptal edildi ya da rafa kaldırıldı. NTPC enerji şirketi 2018 başından bu yana 13 GW kurulu gücünde kömürlü termik santral planını rafa kaldırdı.
Ayrıca Hindistan, mevcut santrallerin iyileştirilmesine dair standartların yanı sıra, yeni santrallere de emisyon standartları getirdi. Hindistan Merkezi Elektrik İdaresi, 2027 itibarıyla standartlara uygunluk yatırımları gereksinimlerini kanıtlayamayan, ömrünü tamamlayan toplam 48 GW kurulu gücünde kömürlü termik santralin aşamalı olarak kapatılmasını planlıyor. Nisan 2016'dan bu yana 8 GW kurulu gücünde kömürlü termik santral kapatıldı.
Söz konusu iddia düzeyine rağmen, emisyon standartlarının mevcut kömürlü termik santrallere uygulanma hızında, başta özel sektöre ait olanlar olmak üzere, artış kaydedilmiyor. Uzun yıllar işletmede kalmaya devam edecek santrallerin emisyon standartlarına uygun hale getirilmesi için gerekli olan iyileştirmelerin yüksek maliyeti ise, zaten kömürlü termik santral sektörünün içinde bulunduğu büyük finansal sıkıntıyla başa çıkmaya çalışan hükümet için çözülmesi gereken bir diğer büyük sorun.
Hindistan'ın GSYİH emisyon yoğunluğunun 2030 yılına kadar 2005 düzeyleri üzerinden yüzde 35 azaltılması hedefine gelince, Hindistan'ın 2014 yılında GSYİH emisyon yoğunluğunu 2005 düzeylerine göre %21 oranında azaltarak yılda ortalama yüzde 2'lik bir gelişme kaydettiği bildirilmişti. IEEFA, Hindistan'ın bu hızı devam ettirdiği takdirde hedefini belirttiği tarihten hemen hemen on sene önce gerçekleştirebileceğini belirtiyor.
IEEFA son olarak Hindistan'ın iklim hedeflerinden ödün vermeden kalkınma hedefleri, yerli malı üretim hedefleri ve enerji erişimi hedeflerini gerçekleştirme yolunda önemli mesafe kat ettiğini belirtiyor. Hindistan hükümetinin, "Bir Dünya, Bir Güneş, Bir Şebeke" temasıyla da uyumlu olarak, Paris hedeflerini gerçekleştirirken ve yenilenebilir enerji ve enerji verimliliğini arttırırken, Hindistan halkının ihtiyaç ve isteklerini karşılayacak yerli üretimi de desteklemesi gerekiyor.
Son Dakika › Güncel › Hindistan Beklenenden Daha Hızlı Dönüşüyor - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?