İstanbul Barosu: İş Kazası Değil, İş Cinayeti - Son Dakika
Güncel

İstanbul Barosu: İş Kazası Değil, İş Cinayeti

İstanbul Barosu: İş Kazası Değil, İş Cinayeti

İstanbul Barosu, Mecidiyeköy'deki Ali Sami Yen Stadı'nın yerine yapılan Torunlar'a ait rezidans inşaatında asansörün düşmesi yüzünden meydana gelen ve 10 işçinin hayatını kaybettiği olay üzerine basın açıklaması yayınladı.

09.09.2014 11:55

İstanbul Barosu, Mecidiyeköy'deki Ali Sami Yen Stadı'nın yerine yapılan Torunlar'a ait rezidans inşaatında asansörün düşmesi yüzünden meydana gelen ve 10 işçinin hayatını kaybettiği olay üzerine basın açıklaması yayınladı. Altında İstanbul Barosu, Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu imzası bulunan, "İş Kazası Değil, İş Cinayeti" başlıklı yazılı açıklama şöyle:

"Mecidiyeköy eski Ali Sami Yen Stadı yerine yapılmakta olan Torun Center inşaatında 6 Eylül 2014 tarihinde on işçi daha iş faciasında hayatını kaybetmiştir. Daha kısa bir süre önce 1 işçinin ölmesi ve inşaatta yangın çıkması ile gündeme gelen Torun Center'da 10 yurttaşımızın hayatını kaybetmesinden İstanbul Barosu olarak duyduğumuz üzüntü büyüktür.

'KAMU YARARI' OLARAK GÖRÜLMESİ ANLAŞILABİLİR GİBİ DEĞİL

TOKİ ile hasılat paylaşımlı olarak yapılan inşaat, birçok kez açılan davalar, mahkemelerce verilen fakat uygulanmayan İptal kararları ile gündeme gelmiştir. TOKİ tarafından hazırlanan plan tadilatının, hukuka aykırı olduğu ve telafisi olanaksız zararlara sebep olacağı mahkemelerce tespit edilmesine karşın idare, yapılan değişiklikler yoluyla bu davaları konusuz bırakmış ve hukuk kullanılarak ruhsatı onaylanan yapının inşaatı başlatılmıştır

Yapının bir an önce tamamlanarak; satışından elde edilecek gelirin paylaşılmasının 'kamu yararı' olarak görülmesi anlaşılabilir değildir. Haziran ayında İstanbul Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından inşaatta faaliyetin geceleri de sürmesine izin verildiği ise yaşanan bu facia ile ortaya çıkmıştır. Belirli kişilerin ticari faaliyetlerinden azami kar etmeleri için sağlanan olanaklar için Kamu Yararı tanımlaması ise tam bir hukuksuzluk ifadesidir. Kamu menfaatini korumakla görevli makamlar sadece belirli kişi/kurumların çıkarını korumaktadır.

SAĞLIKLI KENTLEŞME OLMADI

Türkiye'deki kentleşme "kalkınma" temeline oturmuş olduğundan "sağlıklı bir kentleşme" olmamıştır. Böyle bir kentleşmenin gittikçe büyüyen problemleri bugün çok ciddi boyutlara ulaşmış, kentlerimizin geleceğini de tehdit eder duruma gelmiştir.

Yaşanabilir kent kavramı ise kentlerdeki yaşam kalitesini açıklayan koşulların birkaçının ya da tamamının aynı kentte toplanması durumudur. Kentler için yaşanabilirlik, kentte yaşayanların günlük yaşamı içinde ihtiyaç duydukları sağlıklı çevresel şartların ve yaşam kalitesinin karşılığıdır.

Kentleşmenin doğru bir biçimde yaşanabilmesi için demografik, ekonomik ve sosyal gelişmelerin dengeli bir biçimde oluşması gerekmektedir. Neoliberal sistem içerisinde özellikle küresel kent olma amacıyla rekabet eden kentlerimiz, büyük projeler, Kentsel Dönüşüm, Zorla Tahliyeler, HES'ler, Nükleer, Termik Santraller, Köprüler, 3.Havalimanı, çılgın projeler ile en temel insan haklarını ihlal eder hale gelmiştir.

Aşırı yoğunlukta gökdelenler, trafiği artırmakta, yeşil alanların azalması sonucu iklim değişikliğine yol açmakta, şehir selleri oluşmasına yol açtığı gibi bu kadar yüksekte yaşamanın insan sağlığını da olumsuz etkilemektedir.

Yaşama hakkı, kişi dokunulmazlığı, kişi hürriyeti, özgürlüğü, mülkiyet hakkı, eğitim, öğretim hakkı, çalışma hakkı, sağlık hakkı, vatandaşlık, seçme seçilme hakkı gibi kavramlar, hepsinin yaşanabilir bir kentin olmazsa olmazlarıdır. Sürdürülebilir ve özgün yapıyı tahrip etmeyen, geçmişini yok etmeyen kentsel dönüşüm politikalarını hiçe sayan, doğayı katleden, insan, hayvan, bitki demeden tüm canlı-cansız ekosistemi tehdit eden kapitalist sistem bir canavar gibi her şeyi yutmaktadır.

Başta, Toprak Koruma, Arazi Kanunu olmak üzere, Büyükşehir/Bütünşehir Yasası gibi yasalarla köyler mahalle olmuş tarım-hayvancılık yapamayan köylüler büyükşehirlere inşaatlarda çalışmaya gelmek zorunda kalmıştır.

İŞE BAŞLAYALI 5 GÜN OLAN İŞÇİYE EĞİTİM VERMEDEN ASANSÖR SORUMLUSU GÖREVİ VERİLMEKTEDİR

Kent yapısının kalitesi insan sağlığı için bir temel niteliğindedir. Sağlıklı kent, yaşanabilir bir kent kavramıyla ifade edilen tüm öğeleri içermektedir. Kentlerde yasayan insanların sağlığı, yasam ve çalışma koşullarından; fiziksel ve sosyoekonomik çevreden; bakım hizmetlerinin kalitesi ve ulaşılabilirliğinden etkilenmektedir. Ancak, gökdelen inşaatlarında çalışan işçilerin İş Güvenliği ve Güvenceleri sağlanmadığı gibi, Mecidiyeköy inşaatında olduğu gibi işe başlayalı 5 gün olan işçiye eğitim vermeden, hiç bir önlem almadan asansör sorumlusu görevi verilmektedir.

GEREKLİ TEDBİRLERİN BİLEREK  ALINMAMASI SÖZKONUSU

Yasal düzenlemelerin yetersizliği, denetimsizlik sonucu oluşan faciaların ise iş kazası olarak nitelendirilmesi mümkün değildir. Kaza, öngörülemeyen ve engellenmesi mümkün olmayan bir durumdur. Oysa ülkemizde yaşanan bu gibi iş cinayetlerinde; her şey apaçık ortada iken, gerekli tedbirlerin ekonomik nedenlerle bilerek, kasten alınmaması söz konusudur. İnsan hayatını korumakla, kişiye sağlıklı, onurlu bir yaşam ve çalışma olanağı sağlamakla görevli kurumların sorumluluk almamak adına yaptıkları açıklamalar kabul edilemez. Hiçbir gelişmiş ülkede yaşanmayan durumların ülkemizde yaşanması bir kader değildir, olağan bir olay değildir. Olmamalıdır. Sadece 2014 yılının 8 ay'ında 1270 işçi hayatını kaybetmiştir. Ülkemiz, İş cinayetlerinde Avrupa 1.si ve dünya 3.sü olmuştur.

KENTSEL DÖNÜŞÜM ELEŞTİRİSİ

Toplum ve Ülke yararını göz ardı eden yatırımların, ülke kaynaklarını talan eden uygulamaların, çevrenin kirletilmesi ve doğanın tahribatına neden olan enerji santrallerinin, altın madenlerinin, otoyolların, hiçbir tarihi ve kültürel değerler dikkate alınmadan uygulanan kentsel dönüşümlerin, Yükselen Değer olduğu bir ülkede; Doğal varlıkları ekonomik değer olarak kullanma anlayışı, günü kurtaran ekonomik fayda sağlamayı hedeflemekte ve sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı yok sayılmaktadır. İlk aşama olarak bu değerler yok edilerek imara açılmakta, ikinci aşamada ise çalışan işçilerimiz canlarını kaybetmektedir.

YAŞAM HAKKI SORUMLULUĞU DEVLETE AİT

Çalışma Bakanlığı müfettişleri olayın yaşandığı inşaatı kontrol etmişler, birçok eksik bulmuşlar ancak bakanlık sadece yapı sahibine 5 bin 600.- TL para cezası vermekle yetinmiştir. Mecidiyeköy asansör Faciası, işveren tarafından sektörün doğasında olan kaza olarak ifade edilmektedir. Geçtiğimiz aylarda yaşanan Soma faciasının da işin Fıtratı olarak tanımlandığını hatırlatmak isteriz.

Ulusal yasalarımız, işçi sağlığını korumada yetersiz olsa da, AİHM işçi sağlığı ve iş güvenliğini açıkça yaşam hakkının kapsamı içinde değerlendirmektedir. iş güvenliği, işçi sağlığı ve iş kazaları gibi konularda özel kişilerden kaynaklansa dahi yaşam hakkı sorumluluğunun devlete ait olduğunu belirlemiştir.

Hukuki düzenlemelerin yapılması ve sorumluların cezalandırılması için olayın takipçisi olacağımızı halkımızın bilmesini isteriz. Başımız sağ olsun. " - İstanbul

Kaynak: DHA

Son Dakika Güncel İstanbul Barosu: İş Kazası Değil, İş Cinayeti - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement