Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsünce (SIPRI) hazırlanan raporunda, başta Suriye iç savaşı olmak üzere son yıllarda kimyasal silahlar kullanılarak gerçekleştirilen suikastlerin de yaşanmasının ardından kimyasal silahla mücadelede yeni bir evreye girilmesi gerektiği belirtildi.
SIPRI tarafından, farklı ülkelerden çok sayıda uzmanın görüşlerinin yer aldığı "Kimyasal, Biyolojik, Radyolojik ve Nükleer (CBRN) Risklerin Değişen Küresel Çevrede Yeniden Değerlendirilmesi" başlıklı rapor yayımlandı.
Kimyasal, biyolojik, radyolojik ve nükleer silah kullanımının değişmekte olan küresel siyasi dengeler ve teknolojideki gelişimle dönüşüm geçirdiğine dikkat çekilen raporda, kimyasal silahın çatışmalarda kullanılmasının mevcut silahların kontrolü anlaşmalarının kırılganlığının göstergesi olduğuna vurgu yapıldı.
Raporda, CBRN materyallerinin devletlerin yanı sıra devlet dışı aktörler tarafından da kullanıldığı belirtilerek, bu durumun dünya için önemli tehdit oluşturduğu ifade edildi.
Kimyasal silahların özellikle terör saldırılarında kullanılmasının önlenmesinin karmaşık bir durum olduğuna işaret edilen raporda, özellikle sağlık ve endüstri sektöründeki teknolojik gelişmelerin, bu materyallere ulaşmayı kolaylaştırdığı kaydedildi.
Suriye iç savaşı ve kimyasal silah kullanımı
Raporda görüşlerine yer verilen Savunma Uzmanı Ake Sellström, kimyasal silahların çatışmalarda kullanımına en son örneği teşkil eden Suriye iç savaşının bu kapsamda uluslararası toplum için bir test olduğunu belirtti.
Suriye'de hem rejim hem rejim dışı aktörlerin 2013'ten bugüne farklı tip kimyasallar ve teslimat yöntemleri kullanarak kimyasal silahlar kullandığını hatırlatan Sellström, bu savaşın Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (OPCW) için de bir test olduğunu kaydetti. Sellström, hem OPCW'nin hem de uluslararası kurumlar ve aktörlerin bu sınavda başarılı olamadığı değerlendirmesinde bulundu.
Birleşmiş Milletler'in (BM) Suriye'de 2013'te sarin gazı kullanıldığını tespit etmesinin ardından Suriye rejiminin Kimyasal Silahların Önlenmesi Sözleşmesi'ne (CWC) dahil olduğunu hatırlatan Sellström, rejimin buna rağmen 2014'ten bu yana başta klor gazı olmak üzere kimyasal silah kullanmaya devam ettiğini ortaya koyan OPCW raporları olduğunu ifade etti.
Sellström, gelişmelerin ardından kurulan BM ile OPCW ortak soruşturma misyonunun (JIM) 26 Ekim 2017'de rejimi, Han Şeyhun katliamından sorumlu tuttuğunu anımsatarak, buna rağmen JIM'in görev süresini uzatacak BMGK kararının veto edilmesine dikkati çekti.
Bu gibi etkin sonuç doğurmayan gelişmelerin ardından kimyasal silah kullanımıyla mücadelede yeni bir adım atılması gerektiğini vurgulayan Sellström, OPCW'nin etkinliğini artırıp, bünyesindeki bazı kurumlarda reforma gidilmesi gerektiğini dile getirdi.
Sellström, bu kapsamda özellikle OPCW'nin meşruiyetini yeniden kazanmak için dünya genelinde hükümetlerle iletişim halinde olması gerektiğini belirtti.
Kimyasal silahlar ve suikastler
SIPRI raporunda ayrıca çatışmaların yanı sıra Asya ve Avrupa'da da özellikle son zamanlarda gerçekleştirilen suikastlerde kimyasal silahların kullanımının arttığına işaret edildi.
Adli Tıp uzmanı Sadık Toprak, bu kapsamda raporda, kimyasal silahların son zamanlarda farklı şekillerde kullanılmaya başladığını belirtti.
Toprak, Malezya'da kimyasal silah kullanılarak öldürülen Kuzey Kore lideri Kim Jong-un'un üvey kardeşi Kim Jong Nam ve İngiltere'nin Salisbury kentinde eski Rus ajanı Sergey Skripal ve kızı Yulia'nın zehirlenmesine atıfta bulundu.
Toksik kimyasalların farklı amaçlarla belli bireyleri hedef alarak kamusal alanlarda kullanılmaya başlanmasının doğuracağı tehlikeye işaret eden Toprak, devlet kurumlarının bu tip saldırı ihtimallerine karşı acil adımlar atması gerektiğini vurguladı.
Uluslararası iş birliğinin önemi
Kimyasal silah kullanımının önüne geçilebilmesinin giderek karmaşık bir hal aldığı ifade edilen SIPRI raporunda, bununla mücadele edebilmek için uluslararası iş birliğinin önemi vurgulanıyor.
Raporda, OPCW'nin 2018'deki Taraflar Özel Toplantısında kimyasal silah kullanımına karşı ortak bir tutum geliştirilememesinin ve Kimyasal Silahlar Sözleşmesi'nin uygulanamamasının sonuçlarına da yer verildi.
Farklı teknolojilere ve askeri kapasiteye sahip ülkelerin bu kapsamda iletişimi artırarak kimyasal silah kullanımını engellemek ve kullanımın ardından atılacak adımlar hususunda görüş alışverişinde bulunup ortak adım atmaları çağrısı yapıldı.
Son Dakika › Güncel › Kimyasal silahla mücadelenin yeniden değerlendirilmesi çağrısı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?