Şeffaf Cami Tasarımıyla Büyülüyor

ESMA KÜÇÜKŞAHİN - Kayseri'de bir hayırsever tarafından yaptırılan ve ramazan ayında ibadete açılan Hacı Ahmet Yağmur Camisi, geniş camlardan oluşan şeffaf mimarisiyle dikkati çekiyor.

Beyazşehir Mahallesi'nde bulunan cami, geniş camlardan oluşan şeffaf yapısı, "elif" harfini simgeleyen minareleri ve dış cephesindeki kolonların oluşturduğu "Allah" yazısıyla diğer camilerden ayrılıyor. Yapımında Kayseri yerel taşının kullanıldığı 800 kişi kapasiteli caminin iç süslemesinde ise Türk süsleme sanatında kullanılan turkuaz, yeşil gibi pastel renkler kullanılıp sade bir süsleme tercih edildi.

Caminin mimarı Hakan Mahiroğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, hayırsever Hacı Ahmet Yağmur'un kendisinden özgün bir cami projesi istediğini, bu nedenle alışılagelmiş tarz camilerden farklı bir proje çizip uyguladığını söyledi.

Konsept şeffaflık üzerine kuruldu

Projenin konseptinin "şeffaflık" üzerine kurulduğunu anlatan Mahiroğlu, şunları kaydetti:

"Caminin yapımında 'içi dışı bir' teması işlendi. Dışarıdan baktığında içeriyi, içeriden dışarıyı rahatlıkla görebiliyorsunuz. Dış cepheye baktığımızda kolonlarla Allah lafzını simgeledik. Sağdan bakıldığında Arapça'nın köşeli olarak yazıldığı hat sanatı olan kufiyle 'Allah' yazısını görebiliyoruz. Bu görselliği oluşturmamızı sağlayan kolonlar aynı zamanda binanın taşıyıcılığını yapıyor. Bunların arasını açık bırakıp geniş camlar yerleştirerek içerinin şeffaflığını, aydınlığını sağladık. Kayserili Mimar Sinan'ın günümüzden 500 yıl önce yaptığı şeyi, haddimiz olmadan biz de uygulamaya çalıştık. O da zamanında ana taşıyıcıların arasına camları mümkün olduğunca çok açarak içeriyi aydınlık kılmaya çalışmıştır."

Mahiroğlu, "elif" harfi şekilde yapılan minarelerin uzunluklarının 27 metre olduğunu belirtti.

"Kubbe yoksa cami olmaz anlayış yanlış"

Caminin proje çiziminin yanı sıra uygulamasını da yapan Mahiroğlu, amacının hem farklı tarzda bir cami inşa etmek hem de yalın bir eser ortaya koymak olduğunu dile getirdi.

Kayseri Mimarlar Odası olarak önceki yıllarda bir cami projesi çizimi yarışması başlattıklarını da anımsatan Mahiroğlu, şöyle konuştu:

"Bir yandan camilerin hep aynı olması eleştiriliyor ama bir yandan da kimse bir şey yapmıyor. Bu yarışmaya 200'e aşkın proje geldi. Bu rakam insanların farklı mimariyle yapılmış camilere olan özlemlerinin de bir göstergesi. Cami projelerinin doğru işlenmesi, doğru anlatılması gerekiyor. Caminin inşaatı sırasında insanlar sık sık 'neden kubbe ve kemer yok?' diye sordular. Kubbe mimari bir unsur. Geçmiş dönemlerde yapının üstünü örtmekte kullanmaya beton ve demir olmadığı için geliştirilmiş bir sistem. Kubbe yoksa cami olmaz diye bir anlayış yanlış. Bu cami de bunu yıkmaya çalıştık. Minare var ancak elif şeklinde. Minare eskiden çıkıp ezan okunması içindi. Artık simgesel bir durum. Burada kullandığımız teknolojiyle akustiği güzel ayarladık. Aşağı katta okunanlar yukarıdan rahatlıkla duyuluyor."

Mahiroğlu, caminin mihrabını Selçuklu camilerinde rastlanan giriş kapısındaki taş kapıya benzeterek ahşaptan yaptıklarını, minberin ise hilal şeklinde olduğunu, aydınlatmada da avize yerine kandil tercih ettiklerini sözlerine ekledi.