TRT'de Sanatçı Yönetici Devri

TRT’de idari kadrolara aynı zamanda sanatçı olan kadınların gelmesi, TRT çehresinin yenilenmesini sağladı. Ulusal radyolarla ortak yayın, konferanslar ve konserler gibi çeşitli etkinliklerle 6-10 Mayıs tarihlerindeki ’Radyo Günleri’ni kutlamaya hazırlanan TRT Ankara Radyosu’nun müdür koltuğunda bir ses sanatçısı olan Amber Türkmen oturuyor.

Henüz birkaç aydır görevde olmasına rağmen Türkmen’in estirdiği değişim rüzgarları, radyolarda hissedilmeye başlandı bile. ’Klasik yönetici’ tanımlarından uzak olan TRT Ankara Radyosu Müdürü Amber Türkmen ile ’yenilenmeyi’ konuştuk.

Sanattan idari kadroya geçiş zordur. Göreve geldiğinizde zorluk yaşadınız mı?

- Bana da öyle gibi geliyordu. Ama Genel Müdürümüz İbrahim Şahin çoksesli müziğe çok önem verdi ve biz de böylece fırsatlar elde etmiş olduk. Hem konser sayılarımız arttı, hem daha girişimci olduk. Bir sanatçının bu görevi üstlenebileceği düşüncesi sayesinde. Bu görevin benim için farklı misyonları var. Öncelikle TRT Ankara Radyosu’ndaki ilk kadın müdür benim. Ayrıca sanatçıyım ve sanatımı icra etmeye de devam ediyorum.

Kadın olmak, idari görevinizde bir zorluk yaşamanıza neden oldu mu?

- İşimle ilgili bir zorluk yaşamadım. Tek zorluk şu; eve daha geç gidiyorum. Ama geri dönüşümleri o kadar güzel ki, ailece onu paylaşıp, tadını çıkarabiliyoruz.

Kadının elinin değdiği yer değişir derler ya, TRT Radyoları’nda ne değişti?

- Aslında ben çok düzgün bir işletme devraldım diyebilirim. TRT Ankara Radyosu, kurulduğu günden bu yana hem programlarıyla, hem de çalışma prensipleriyle hep öncü oldu. Ama bir kadın bakış açısı tabi ki farklılıklar getirdi. Aslında bunu diğer arkadaşlara sormakta fayda var. Ama diyebilirim ki pek çok şey değişti. Evet, kadın eli değdi.

Ne gibi şeyler mesela?

- Akıştan programlara, dekorasyona kadar pek çok şeyde değişiklikler oldu tabi. Hepsiyle ilgilenmeye çalışıyoruz. Her geçen gün biraz daha ne yapmam gerektiğine dair fikir sahibi oluyorum. Hayattan her zaman, her dakika öğrenecek şeyler var. Benim en büyük şansım, çok deneyimli kişilerle çalışıyor olmam. Benim onlara, çok iyi bildikleri işlerini, en iyi biçimde yapmaları için en iyi ortamı sağlamam gerektiğini düşünüyorum.

Toplamda kaç kadın yönetici var?

- Benim dışımda sayabileceğim pek çok kadın yöneticimiz var. Televizyon Daire Başkanımız Nimet Ersin, Genel Sekreterimiz Nihan Ünay ve çok sayıda birim müdürleri dışında şube müdürlerimiz var. Ayrıca bizde Türk Sanat Müziği Müdürümüz ve Çoksesli Müzikler Müdürümüz de birer kadın. Üstelik bunlar idari kadrolar; ama idari kadrolarda sanatçılar oturuyor aynı zamanda. Yani idari görevleri üstlenen yöenticilerimiz, aynı zamanda sanatçı.

Bunun ne gibi bir getirisi oluyor?

- Kadın olmak açısından değil ama sanatçı olmak açısından büyük getirileri var tabi. Bu insanlar, sanatçı kimlikleri dolayısıyla işlerini sadece idari açıdan değil, etik açıdan da irdeleyebilme şansına sahip.

Kadın sayısının idari görevlerdeki artışını neye bağlayabiliriz?

- Bu görevleri yapan kişilerin başarısı, bu artışı destekledi diye düşünüyorum. Artık kadın gözü-erkek gözü diye ayırmamak lazım. Kadınlar da artık ’erkeklere ait’ olarak görülen alanlarda var. Hatta belki de bazılarının önündeler. Bizim başka türlü de bir tavrımız var; ama bunun kadın olmakla değil yaşla alakası var sanırım. Genç bir ekibiz. Herkes üçer beşer çalışıyor. Yani mesai saati bitince bina boşalmıyor. İnsanlar kendi istekleriyle çalışmaya devam ediyor. Yaşın yanısıra çizilen yönetici profiliyle de çok ilgili. Öyle bir profil çiziyoruz ki eskiden olduğu gibi çayını kendi alan bir yöneticiyim ben. Diğer arkadaşlarım da öyle. Birbirimizi de etkiliyoruz bu anlamda.

TRT’de sanatçı yönetici devri

TRT’nin personeli de, müdavimi de genelde kemikleşmiş ve belli yaşın üzerindedir. Bu kadar genç ve kadınların olduğu bir ekipte nelerin değiştiğini görmeye başlıyoruz?

- Bir takım değişikliklerin olduğu söyleniyor; ama ben ona ’değişim’ değil, ’yenilenme’, ’tazelenme’ demek istiyorum. Geçmişi korumak, tecrübelere sahip çıkmanın yanı sıra zamanı da yakalamak gerekiyor. Stüdyolarımızı yaşayan stüdyolar haline getirdik. Konser salonu gibi oluyorlar artık. Haftada üç, dört gün dolup taşıyor. Konserleri de her alanda yapıyoruz; caz, pop, türk halk müziği, blues, rock.. Konserler mutlaka canlı yayınlanıyor. Radyo başındaki dinleyicilerimiz de takip edebiliyor yani. Ama gelip stüdyoda izlemek bambaşka bir keyif oluyor. Bunun yanında canlı yayınlarımızın ve gençlere yönelik programlarımızın sayısı arttı. Daha ne olsun?