Yeşilay Genel Başkan Yardımcısı klinik psikolog Mehmet Dinç, dünyada siber zorbalık sebebiyle canına kıymış insan örneklerinin olduğunu, Türkiye'de henüz böyle bir vaka bildiriminin gerçekleşmediğini belirterek, "Ama bu konuda mutlaka bir farkındalık oluşturmamız gerekiyor. Çocuklarımızı, olaylar olmadan önce eğitmemiz ve hassasiyet kazandırmamız gerekiyor." dedi.
Dinç, Yeşilay 4. Uluslararası Teknoloji Bağımlılığı Kongresinde başkanlığını yaptığı "Siber Zorbalık" oturumundaki, kişinin gün içinde maruz kaldığı zorbalığın sayısının belli ancak siber zorbalığın sayısının, zamanının olmadığını anlattı.
Klasik zorbalığın bir kitlesinin olduğunu, siber zorbalığın bir kitlesinin olmadığını, herkesin önünde, herkesin görebileceği şekilde bu zorbalığın gerçekleştirildiğini, bu nedenle olumsuz sonuçlarının daha fazla olduğunu anlatan Dinç, "Bir şekilde klasik zorbalığı geride bırakabilirsiniz, mahalleden taşınırsınız, okul değiştirirsiniz ama siber zorbalık senelerce devam eden, kaçamadığınız bir etkiye sahiptir. Dünyada siber zorbalık sebebiyle canına kıymış insan örnekleri var, Türkiye'de henüz böyle bir vaka bildirimi olmadı ama bu konuda mutlaka bir farkındalık oluşturmamız gerekiyor. Çocuklarımızı, olaylar olmadan önce eğitmemiz ve hassasiyet kazandırmamız gerekiyor." diye konuştu.
Dinç, siber zorbalık konusunda Türkiye'de bilgi birikiminin oluşmaya başladığını, dünya ortalamasına bakıldığında Türkiye'nin iyi bir noktada olduğunu söyledi.
Siber zorbalığı daha iyi tanımlamanın, beraberinde gelen problemler konusunda araştırmalar yapılmasının aydınlatıcı olacağını belirten Dinç, bilinç uyandırıcı çalışmaların makaleye dönüştürülmesi gerektiğini de vurguladı.
"Siber zorbalık oranı yüzde 16-48"
Yeşilay Bilim Kurulu Üyesi ve Hasan Kalyoncu Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Osman Tolga Arıcak da Türkiye'de siber zorbalık çalışmalarına 2006 yılında başlandığını belirterek, "Türkiye dünya ölçeğinde iyi durumda görünüyor. Türkiye'de bu konuda ilk yüksek lisans tezi 2011 yılında yapıldı. Doktora çalışması ise çok az, 10 adet. 11 yıl içinde yapılmış Türkçe makale sayısı ise 194." diye konuştu.
Arıcak, şöyle devam etti:
"Türkiye'de en sık gözlenen siber zorbalık davranışları isim takmak, alay etmek, tehdit etmek, arkadaşı veya bir kişiyle ilgili gerçek olmayan söylentiler yaymak, bir kişinin rızası olmadan resmini veya videosunu yayınlamak, bir kişiye ait e-posta ya da sosyal paylaşım sitesinin şifresini ele geçirip, o kişinin hoşuna gitmeyecek şeyler yapmak. Bir kişinin yerine e-posta, twitter, facebook hesabı açıp, onun saygınlığını zedeleyecek davranışlarda bulunmak. Oyun sitelerinin şifrelerini ele geçirip, oyun içinde o kişinin hoşuna gitmeyecek değişiklikler yapmak. "
Prof. Dr. Arıcak, okul müdürleri ve rehberlik uzmanlarının da siber zorbalık konusuna yeterince eğilmediğini ifade ederek, "Aileler de siber zorbalık konusunda farkındalık eksikliği yaşıyor. Bu tür durumlarda neler yapacakları konusunda bilgi sahibi değiller. Çocuğu siber zorbalığa maruz kaldığında ya da çocuğu siber zorbalık yaptığında 'ben çocuğuma nasıl yardımcı olacağım' konusunda yeterli bilinç yok." değerlendirmesini yaptı.
Siber zorbalığın, sadece ailelerin ya da okulların tek başına üstesinden gelebilecekleri bir problem olmadığını dile getiren Arıcak, sözlerini, "Milli Eğitim Bakanlığı başta olmak üzere İçişleri Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, medya kuruluşları ve yerel yönetimler bu işte paydaş olmadığı sürece siber zorbalık adını verdiğimiz problemle aktif bir şekilde baş edebileceğimizi düşünmüyorum." diye tamamladı.
Son Dakika › Güncel › Yeşilay 4. Uluslararası Teknoloji Bağımlılığı Kongresi - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?