Basın Özgürlüğü Tartışması - Son Dakika
Son Dakika Logo
Güncel

Basın Özgürlüğü Tartışması

23.12.2025 19:45

CHP'li Konuralp, basın özgürlüğü ihlallerini ve bağımsız yargı tartışmalarını eleştirdi.

(TBMM) - CHP Ankara Milletvekili Okan Konuralp, "İşinize gelince yazılarına, değerlendirmelerine sığındığınız kimi tarihçiler, yazarlar, hukukçular Altaylı'nın lehine mütalaa verdiği halde kendisi hakkında hüküm tesis edildi. 'Biz vermedik, bağımsız yargı verdi' diyorsunuz ama bu tür yargı kararlarını savunmaktan da geri durmuyorsunuz çünkü 'bağımsız' dediğiniz yargı pek çok tartışmalı davada kararlarını hukuki içtihatlara göre değil Tayyip Bey'in ve yakın çevresinin arzularına ve beklentilerine göre veriyor. Gizli tanık ifadelerine dayanan mesnetsiz suçlamalarla gazetecilere gözdağı veriliyor, iktidarınıza yakın medya kuruluşları aracılığıyla masumiyet karinesi ayaklar altına alınıyor" dedi.

TBMM Genel Kurulu'nda CHP tarafından Türkiye'de basın ve ifade özgürlüğünün tüm boyutlarıyla araştırılması üzerine verilen öneri reddedildi. Önerinin gerekçesini açıklayan CHP Ankara Milletvekili Okan Konuralp, şunları söyledi:

"TCK 217'de bir suç tanımı var. Madde, özetle, halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak, halk arasında endişe, korku ve panik yaratmak şeklinde. Yüzlerce bağımsız, tarafsız gerçek gazeteci bu maddeye atfen suçlanıyor, gözaltına alınıyor ve hatta tutuklanıyor. Üstelik, bu kararların Anayasa Mahkemesinden, oradan olmasa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinden gazeteci arkadaşlarımızın lehine döneceğini, gazeteci arkadaşlarımızın aklanacağını siz de biliyorsunuz. Peki, sizin suç algınıza göre sormak gerekirse kayıtsız şartsız AK Parti iktidarını destekleyen ve kendilerini 'gazeteci' olarak nitelendiren kişiler arasında, örneğin, halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçunu işleyen tek bir kişi yok mu? Bu hazretlerinizin sözlerinde, yazılarında, manşetlerinde yalan, dezenformasyon, itibarsızlaştırma, iftira hiç mi yok? Var ve siz de biliyorsunuz olduğunu ve var olduğunu bildiğiniz halde susuyorsunuz.

"Bir nevi FETÖ'nün tamamlayamadığını tamamlamaya çalışıyorsunuz"

Şimdi, Merdan Yanardağ bir başka suçlamayla cezaevinde ve dişiyle tırnağıyla kurduğu, büyüttüğü Tele1'e de kayyum atadınız. Merdan'a yöneltilen suçlama casusluk; oysaki Merdan Yanardağ, FETÖ terör örgütünün hedefinde olmuş, Ergenekon kumpas davalarında aylarca hapis yatmış ama FETÖ'nün karşısında geri adım atmamış bir gazeteciydi. ve şimdi siz ve sizin bağımsız yargınız FETÖ'nün diz çöktüremediği Yanardağ'a diz çöktürmeye, bir nevi FETÖ'nün tamamlayamadığını tamamlamaya çalışıyorsunuz. Bu büyük yanlıştan kurtarmalısınız kendinizi. Bir diğer örnek Fatih Altaylı. Kendisine Tayyip Beyi tehdit suçundan hapis cezası verildi. Altaylı'ya verilen ceza da bir çifte standart örneği. İşinize gelince yazılarına, değerlendirmelerine sığındığınız kimi tarihçiler, yazarlar, hukukçular Altaylı'nın lehine mütalaa verdiği halde kendisi hakkında hüküm tesis edildi. 'Biz vermedik, bağımsız yargı verdi' diyorsunuz ama bu tür yargı kararlarını savunmaktan da geri durmuyorsunuz çünkü 'bağımsız' dediğiniz yargı pek çok tartışmalı davada kararlarını hukuki içtihatlara göre değil Tayyip Bey'in ve yakın çevresinin arzularına ve beklentilerine göre veriyor. Gizli tanık ifadelerine dayanan mesnetsiz suçlamalarla gazetecilere gözdağı veriliyor, iktidarınıza yakın medya kuruluşları aracılığıyla masumiyet karinesi ayaklar altına alınıyor."

"Özgürlük seçici olmaz ya herkesindir ya da hiç kimsenin değildir"

DEM Parti Bingöl Milletvekili Ömer Faruk Hülakü ise "Mesele özgürlük var mı, yok mu değil kime var, kime yok meselesidir" diyerek iktidarın yaklaşımını eleştirdi ve şunları söyledi:

"Sizin çerçevenizden baktığım zaman size hak veriyorum. Niye çünkü kendi propagandanızı yapan kanallara sonsuz özgürlük var ama eleştiren gazeteciler terörist, soru soran muhabirler suçlu, gerçekleri yazanlar ise susturulması gereken hedeflerdir.  Şimdi, bu tabloda nasıl hür değiller? Basın Özgürlüğü Endeksi'nde 180 ülke arasında 158'inci sıradayız. Bakın, cezaevlerinde onlarca gazeteci var, televizyon kanalları RTÜK sopasıyla hizaya sokuluyor, internet siteleri bir gecede erişime kapatılıyor, sosyal medyada bir paylaşım yapan yurttaş sabah polisle uyanıyor, sonra da utanmadan 'bu ülkede basın özgürlüğü var, ifade özgürlüğü var' diyoruz. İşte, mesele özgürlük var mı, yok mu değil kime var, kime yok meselesidir. İktidarın hoşuna giden sözler serbest, rahatsız eden gerçekler yasaksa buna özgürlük denilmez, buna ancak korku düzeni denilir Basını susturan, toplumu karanlığa mahküm eder, karanlıkta ise ne adalet görünür ne hakikat ayakta kalır. Bu düzen sürdükçe kimsenin anlattığı masallara demokrasi adı verilmez çünkü özgürlük seçici olmaz ya herkesindir ya da hiç kimsenin değildir."

"Gazetecilik hiç kimsenin borazanı olmamak demektir"

İYİ Parti Tekirdağ Milletvekili Selcan Taşcı da medya sektörendeki yozlaşmanın sorumlularına dikkat çekti ve şunları söyledi:

"Özgürlük endekslerindeki utanç sıralamalarının, haberin suçlaşmasının, yandaşlaşmanın, yandaşlaşmayı bile aratan yeni medya düzeni mensupları değil kalemlerini, inançlarını satar; kalemleriyle birlikte bedellerini de araçsallaştırır hale getiren yozlaşmanın sorumlularına değil, mağdurlarına yani gazetecilere sesleniyorum; gazetecilik tek iktidar borazanı olmak değildir, gazetecilik hiç kimsenin borazanı olmamak demektir. Gazetecilik mahallenize çektiğiniz yağ yahut karşı mahalleye attığınız taş kadar var olunabilen bir meslek değildir. Gazetecilerin gücü hürriyetlerinden gelir. Yoksa, ne devler, krallar, kraliçeler geldi geçti bu sektörden; kırk yılda yaptıkları bir gecede yıkıldığı üzerlerine. On yıl önce zirvedekiler şimdi yerin dibine girdiler, on gün önce zirvedekiler şimdi, hücrelerinde nedamet halindeler. On ay önceye kadar, belki uçaktan inmeyenler bir daha ne zaman gökyüzünü görebilecekler yeniden, belli değil. Birkaç yıl öncesine kadar en şöhretli olanlar unutuldular, şimdi ev kiralarını ödeyemiyorlar. Yurt dışına kaçanlar, muhalefet idolüyken iktidarın has adamı olanlar, velhasıl gazeteciler; ibret alın."

"Fatih Altaylı'yı bile bula bula bir imadan tutuklamanız..."

İktidarın tek hedefinin muhalifleri susturmak olduğunu vurgulayan Yeni Yol Partisi Hatay Milletvekili Necmettin Çalışkan ise şu ifadelere yer verdi:

"Ne yazık ki özgürlüklerin her geçen gün artması gereken bir yerde daha fazla kısıtlandığını görüyoruz. Kamu kurumları ihdas ediliyor, varlık gerekçesi bu milleti susturmak. Şimdiye kadar RTÜK sansür aracı olarak tepemizdeydi, üzerine İletişim Başkanlığı; yetmedi, BTK; yetmedi, Siber Güvenlik Başkanlığı; Basın İlan Kurumu dört bir koldan bu milleti frenlemek, dizginlemek, susturmak için gayret ediliyor ne yazık ki. Öyle noktaya geldik ki sadece kontrol de değil; basına el koy, yasakla, erişimi engelle, içeriği kaldır, ekran karart, muhalifleri susturmak için herkese müdahale ediliyor. Burada iktidardaki arkadaşların da bir esaret altında oldukları gayet açık çünkü bunlara rağmen bu yasaklar geliyor. Ne yazık ki bu arkadaşların böyle milli olmak, değerlerimize saygı duymak gibi bir öncelikleri de yok. Tek bir hedefleri var; aykırı sese tahammül edememek, muhalifleri susturmak. Öyle olsaydı internette cirit atan sanal bahis kumarlarına, fuhuş çetelerine, uyuşturucu satıcılarına müdahale edilirdi; ahlaksız TV dizileri, sabah kuşağı programları, teşhircilik önlenirdi. Bunların hiçbirisine müdahale edilmiyor; tek bir hedef var, o da muhalifleri susturmak. Fatih Altaylı'yı bile bula bula bir imadan tutuklamanız... Dindar gazeteciler bir tarafa, bu konuda da ayırım yok; sağcı, solcu, dindar, seküler, hiçbir ayrım yok; muhalifsen senden kötüsü yok. Bu böyle gitmez arkadaşlar."

Kaynak: ANKA

Son Dakika Güncel Basın Özgürlüğü Tartışması - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement