Sinema yazarı ve eleştirmeni İhsan Kabil, "Sinemamızda yerlilik sorunu çözülmüş değil. Sinema dili olarak bir yere geldik fakat hikaye seçimleri, senaryonun bizde bıraktığı intibalar hala biraz yabancı kalıyor" dedi.
Kabil, Atatürk Kültür Merkezince gerçekleştirilen Kültür Söyleşileri kapsamında "100. Yılında Türk Sineması" konulu bir söyleşi gerçekleştirdi.
Türk sinemasının, 1914'te Ayestafanos Rus Abidesi'nin yıkılışının çekilmesiyle başlatıldığını anımsatan Kabil, bundan önce Makedon kökenli Manaki Kardeşler'in Osmanlı kültürünü, yaşamını yansıtan pek çok film çektiğini anlattı. Kabil, bu sayede sinemanın başlangıcının 10 yıl daha geriye götürülebileceğini belirterek, "Balkanların Lumiere Kardeşleri" olarak nitelediği Manaki Kardeşler'e mutlaka sahip çıkılması gerektiğini kaydetti.
-"Yerlilik sorunu çözülmedi"
Sinemanın dünyada ortaya çıkışından hemen bir yıl sonra Osmanlı topraklarında yer bulduğunu bildiren Kabil, o günlerden bu zamana Türk sinemasının önemli festivallerden ödüller kazandığını anımsattı.
İhsan Kabil, Bu ödüllerin önemli olduğunu söyleyerek, "Ancak sinemamız özlediğimiz bir noktada mı? Teknik, sinema dili ve dramaturjinin yanı sıra muhteva bakımından, bu coğrafyanın gerçek kültürel dokusunu yansıtış bakımından istenen noktada mı, bence buradan değerlendirmek lazım" ifadesini kullandı.
Beyaz perdede öne çıkan yapımlarda bu coğrafyaya oryantalist yaklaşımla bakıldığını söyleyen Kabil, Nuri Bilge Ceylan, Zeki Demirkubuz, Yeşim Ustaoğlu, Handan İpekçi gibi isimlere bu grupta yer verdi.
Kabil, "Sinemamızda yerlilik sorunu çözülmüş değil. Sinema dili olarak bir yere geldik fakat hikaye seçimleri, senaryonun bizde bıraktığı intibalar hala biraz yabancı kalıyor" değerlendirmesinde bulundu.
Türk sineması deyince Yeşilçam'ın akla geldiğine değinen Kabil, Yeşilçam'ın tek bir akış içinde gelişmediğini, farklı yüzlerinin olduğunu dile getirdi.
Kabil, Yeşilçam'ı nostaljik bakış açısıyla görülmesi gerektiğini anlatarak, özellikle İstanbul'un eski mekanları, insanların iç içe geçen yaşamları, samimiyet yönünden ele alınmasının önemini vurguladı.
-"Muazzam filmler ortaya çıkaracaktık"
Türk sinemanın kendine has dilinin oluşmadığından yakınan Kabil, cumhuriyetin ardından ortaya konan devrimlerle kültürel kırılma yaşandığını ve bu nedenle geleneksel sahne sanatlarından orta oyunu, meddah, Karagöz'ün evrilerek yeni dile aktarılmadığını söyledi.
Kabil, "Kültürümüzdeki o doğal akış sağlansaydı kameranın marifetiyle beyaz perdede çok muazzam filmler ortaya çıkarmamızı sağlayacaktı. Çok zengin kültürümüz, özgün senaryolar sanatın hak ettiği dinamiklerle sinema diliyle hak ettiği karşılık bulacaktı" değerlendirmesinde bulundu.
Genç sinemacıların yapımlarında da geleceğe dönük olumlu doneler gördüğünü de sözlerine ekleyen Kabil, konuşmasının ardından söyleşiye katılanların sorularını yanıtladı.
Atatürk Kültür Merkezi Başkanı Turan Karataş'ın, Türk edebiyatındaki zengin şiir külliyatından sinema sanatının nasıl istifade ettiğini sorusuna ise "Şiir üst bir dil olarak sinemamızda fazla yer bulmamıştır ancak bazı karakterlerin ağzından dizeler olarak çıkmıştır. Bizim kendi kültürümüzden, edebiyatımızdan kopmamızla bağlantısı olduğunu düşünüyorum" cevabını verdi. - Ankara
Son Dakika › Kültür Sanat › 100. Yılında Türk Sineması - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?