Dicle Üniversitesi Tasvir Sanatı İle Saray Bosna'da

Dicle Üniversitesi Meslek Yüksekokulu öğretim görevlisi Emine Dilek Yalçın, "KAFES" adlı sergisi ile Saray Bosna'ya anlamlı bir ziyarette bulundu.

Bosna'daki savaşta yaşanılan acıları kalbinde çok derinden hissettiğini dile getiren Emine Dilek Yalçın, sergisi ile ilgili bilgiler verdi. Yalçın, sözlerini şöyle sürdürdü:

" Saraybosna'daki birkaç günlük izlenimim ve özellikle savaş yılları sırasındaki dualarımızla Bosna'ya olan bağlılığım bu serginin oluşumunu belirledi. "Kafes" yitirilen özgürlükleri anımsatıyor. Sergime "The Cage" ismini vermemin nedeni, Bosna'nın birdenbire içine düştüğü ya da düşürüldüğü durum. Tüm dünyaya kapalı hale getirilmiş, ablukaya alınmıştı. Birden bire sahip olduğu özgürlüklerini yitirmiş, acziyet içine girmişti. Bosna'nın sokaklarındaki taşların üzerine boyanmış "Don't Forget" cümlesini sergimde kullandım. Zira amacım kin duygusunu uyandırmak değil, kısacık ömürlü kelebekler gibi uçup giden, savaşta yitirdiğimiz sevdiklerimizi anmaktı."

Sergide 7 eserin Karagöz Tasvir Sanatı'ndan esinlenerek kağıtların kesilmesi ve yapay sabit ışık kaynağı kullanılarak, oluşturulduğunu kaydeden Yalçın, "yapmış olduğum ahşap baskı çalışmamdaki imgeyi burada kağıt keserek yineledim" dedi. Yalçın: "Dev bir tavşana silah doğrultmuş asker imgesi: Tavşanların davranışları izlendiğinde, onların birçok tür gibi tehlike anında birbirlerini haberdar edip, saklandıkları görülür. Ancak tavşanlar farklı olarak şiddet ve saldırganlık gibi olumsuz davranışlar göstermezler, bu anlamda zararsızdırlar. Genel olarak renklerinin beyaz olması masumiyet sembolü olarak "tavşan"ı seçmeme neden oldu. Masumiyetin gücünü ele aldığım bu çalışmayı bugün, zulüm gören tüm insanlığa adıyorum. Ayrıca bu çalışmamı beni burada misafir eden Uluslararası Saraybosna Üniversitesi'ne armağan ediyorum" diye belirtti.

Diğer üç kafesin ise yaşamın devamlılığı ile ilişkilendirdiği "ağaç" ile ilgili olduğunu belirten Yalçın, "Nasıl ki bir tohum, Allah'ın gücü ve inayeti ile kayaları bile delerek koca bir ağaç olarak her türlü dış etkene direnç gösterip, yaşamını devam ettirebiliyorsa, varlığı ve gölgesiyle insanlığa hizmet ediyorsa bizim de bundan örnek alarak huzurlu bir yaşamın izini sürmek için barış içinde yaşamanın yollarını bulmamız gerek. Yaşanan acıların yinelenmemesi için zihinlerde pozitif imgeler oluşturmayı hedef alıyorum. Sanatın iyileştirici yönüne inanıyorum" diye konuştu.