İKİNCİ PERDENİN SONU
Bu sayıda binyıllık bir takvimin bazı sayfalarını çeviriyoruz... Başlangıçta binyıl düşüncesi, kronolojik bir özelliği olan, günü gününe hesaplanan ve saniyelere itilmiş tarafsız bir zaman sorununu içermiyordu. Takvimlere Hıristiyanî bedenselleşmenin figürleri, Yahudilikteki kuvvetli Mesih inancının şemaları çizilmişti. Ruhülkudüs, ilahî zamanı içine katarak yürüyordu. Tanrısal bildirişe göre ahir zaman (kutsal son) geldiğinde inançsızlık bertaraf edilecek ve inanç yeniden yeşerecek, insanoğlu sükûneti ve huzuru bulacaktı (Millenarianism). Binler basamağına geçildiğinde İsa Mesih yeryüzünde dolaşacak ve saadetini esirgemeyecekti (Kiliazm). Kıyametçi bu kompozisyonun diğer ucunda –kötüler hânesinde– asılı kalan şeytanın akıbeti Yeni Ahit’te şöyle tasvir edilir: “Ve gökten inmekte olan bir melek gördüm; elinde cehennemin anahtarı ve büyük bir zincir vardı. Ve iblis ve şeytan olan ejderi, eski yılanı, tuttu; ve onu binyıl müddetle bağladı ve binyıl tamam oluncaya kadar artık milletleri saptırmasın diye kendisini cehenneme atıp onu kapadı ve onun üzerine mühürledi...” (Vahiy, Bap 20: 13).
Binyıl (Millenium) bir mutluluk tablosu... Kadim doğruları yaşamak ve yaşatmak, olup biten düzensizliklerin üstesinden gelmek, ahlâksal güçsüzlüklerden sıyrılmak ve bütün erdemleri Tanrısal kayranın kucağında birleştirmek, binyılcılığın vaat ettiği bir altın çağdır. Altın Çağ’a, günleri art arda ekleyerek ulaşabilir miyiz? Hayır. Böylesi bir gelişim/değişme apokaliptik literatürde soysuzlaşma olarak kabul edilir. Zamanın yüzeydeki kıpırdanışları döngüseldir, tekâmül düşüncesi geçmişte, ilk kaynaklarda aranmalıdır. Dolayısıyla binyılcılık insanın tarih karşısında resmi geçit şeklinde ilerlemesi değil arındırılmış ruhun Tanrı’ya geri dönüşüdür.
Binyılcı anlam dünyası sistematik olmayan teolojik bir tarih felsefesini de doğurmuştur. Seçilmiş halkın tarihini yazmak, efendilik dürtüsü, kehânetler, ütopyalar, çeşitli senaryolar bu süreci hızlandırmıştır. İyilerle kötülerin mücadelesi, Davut ile Golyat’ın savaşı, tüm insanlık için kurtuluş emri, mutluluk teorilerinin esin kaynağıdır. Kıyametin kopması ile devrimlerin patlak vermesi kuşkusuz aynı tarihsel gerçekliği paylaşmazlar, fakat bu tür işaret sistemlerinin bir insicam içinde aktığını birbirlerinden beslendiklerini görüyoruz. “Kıyametçi”nin radikal eskatolojik göndermeleri ile “devrimci”nin dünyaya ilişkin sert tasarımları iki keskin kılıç gibi uçları birleşir.
Şimdilerde binyıl kıyametçi, ütopik misyonundan uzaklaştı. Zamanın bir metâ hâlinde kullanılması daha uygun görüldü. Binyıl paketleri hazırlandı. Altın çağ özlemleri hediyelendirildi.
Biz kendi pozisyonumuzu üstlenmeliyiz ve korumalıyız. Yaşadığımız gerçeklik olayları yığmak ve sayıları çoğaltmak suretiyle aşılamaz. Uğrak alanları, bir dönemin bittiği, ağır taş yığınlarının kaldırıldığı, kırılma noktalarına temas etmelidir. Zihniyetlerin değişimini/serüvenini takip etmek önümüze ışık tutacak bizde gerçek bir seyir tadı bırakacaktır. Her şeyi kuru bir akılcılığa teslim etmek külfetlidir. Aksi hâlde insanın sahnede figüran rolünde kalması –esasen oyundan, yani tarihten dışlanması– söz konusudur.
Yazar: Kolektif
Yayınevi: Doğu Batı Dergileri
ISBN: S00101-10-000
Boyut: 16x24
Basım Yılı: 2014
Basım Yeri: Ankara
Cilt Durumu: Karton Kapak
Kağıt Türü: 2. Hamur
Dil: Türkçe
Son Dakika › Kültür Sanat › Doğu Batı Düşünce Dergisi Sayısı: 10 Bin Yılın Muhasebesi Kitabı - Son Dakika
Sizin düşünceleriniz neler ?