Gülten Dayıoğlu, Yapı Kredi Yayınları'nın 'Yazar Konuşmaları'nda konuştu

Yazar Gülten Dayıoğlu, Yapı Kredi Kültür Sanat ve Yayıncılık tarafından düzenlenen "Yazar Konuşmaları"nın bu haftaki konuğu oldu.

Yapı Kredi Yayınlarının Instagram sayfasından gerçekleştirilen canlı yayın programında usta kalem, yazarlık serüvenini ve yeni çıkan kitabı "Yüzler ve Sözler"i anlattı.

Yaratıcı drama eğitmeni Çiğdem Odabaşı'nın sunduğu programda 88 yaşındaki Dayıoğlu, "Yüzler ve Sözler"in 91. kitabı olduğunu ve eski telefon defterinin kılavuzluğunda bu eseri kaleme aldığını söyledi.

Kitabın çıkış hikayesini paylaşarak, eserde her okurun kendinden bir şeyler bulabileceğine işaret eden usta yazar, "Ben birkaç mastır yaparcasına bu kitabı yazarken 'ne tezgahlardan geçmişim, ne mengenelerde ezilmişim, kimlerle yüz yüze gelmişim, neler neler yaşamışım' dedim, yaşadıklarımı anımsadım ve bu yaşadıklarımı kaleme almaya karar verdim. Sonra kişiler listeledim. Belki yüz ifadelerinden de etkilendiğim 30 kadar isim notu oldu. 10 sayfa kadar da insan, 'kimleri çalışacağım' diye, böyle böyle yonta yonta kitap çıktı." dedi.

Dayıoğlu, edebiyatta 60. yılını tamamladığını ve yazarlık serüveninin gözlem, merak, araştırmacılık ve farkındalıkla bu yaşa kadar devam ettiğini dile getirdi.

Yazarlık hayatında çıkan ilk romanı "Fadiş"ten de bahseden Gülten Dayıoğlu, şunları kaydetti:

"Hüzünlü bir romandır. Bir zamanlar meslektaşlarımdan bazıları 'bu roman acıklı, çocuklara bu yapılmaz' gibi çıkışlarda bulundular. Ama şuna inanıyordum ben, çocuklar da acılarla büyür. Bir örneği benim. Ben vurdumduymaz olmadım, aşırı duyarlı oldum. Sabırlı, umut dolu oldum. Daha sonra şunu dedim, 'Fadiş, Türk insanına çocukluktan itibaren sevgiyi, merhameti, yumuşak yürekliliği aşıladı.' Okurlar dediler ki, '10 Kere ağlayarak okudum'. Aslında ben bu kitabı ağlasınlar diye yazmadım. Sadece yaşadıklarımı paylaştım."

Dayıoğlu, "Fadiş" kitabının 50. yaşını doldurduğunu dile getirerek, sinemaya aktarılmasının planlandığını da aktardı.

Yazarlık hayatında takvim arkalarını da not defteri yaparak hikayeler kaleme alan Dayıoğlu, "Yazarken birçok kez tıkanıklık yaşadım, 60 sayfalık bir planı yürüyemediği için yırtıp attım. Ben tıkandıkça farklı biyografi okuyorum. Gençliğimde de bilmediklerimi kimseye sormamak için, 'ay bunu da mı bilmiyor' dememeleri için hep araştırdım, okudum. Okumazsam yazamazdım. Dilime her zaman çok özen gösterdim." diye konuştu.

Usta yazar, hayatın tüm zorlu koşullarında okumayı bırakmadığını vurgulayarak, "Evlendiğimiz günlerde eşimle kirayı zor öderken, yine de gazete okumaya devam ederdim. Gazete ekmeğimiz, tuzumuz gibiydi." dedi.

Son üniversite sınavında Türkçe konusunda zorlanan öğrencilere de bolca farklı çeşitlerde kitap okuma önerisinde bulunan Dayıoğlu, içindeki çocukla bağının çok güçlü olduğunu, bunun da yazarlığına önemli derecede etki ettiğini sözlerine ekledi.