"Hayatıma Astroloji Şekil Veriyor"

Ünlü popçu Tan Taşçı ya da bilinen adıyla Tan, 'İlk' isimli yeni albümünü geçtiğimiz günlerde piyasaya çıkardı. İlk günkü heyecanını yansıtmak için, albümünün ismini 'İlk' koyduğunu anlatan şarkıcı, "Bir gün sahneleri bırakabilirim ancak beste yapmayı asla bırakmam. Çünkü; sahnede insanları sadece bir gece eğlendirebilirsiniz ama bestelerinizin izi ömür boyu silinmez" diyor. Tan'la hem özel hem de iş hayatını konuştuk.

Albümü biraz anlatır mısınız? 'İlk' nasıl oluştu?

Ben, müzik piyasasının içine 20 yaşında girdim. Konservatuvarı bırakıp, İstanbul'a geldiğimde kendime bir söz verdim ve "Bu işi öğreneceğim" dedim. Bu albümü de 30 yaş olgunluğuyla çalışarak ve bilerek, kendim yaptım. O yüzden de bu albüme 'ustalık dönemi albümüm' diyebiliriz. İlk albüm; her zaman çok kıymetlidir. Zaten 'ilk'ler de hafızadan hiç silinmez. İlk aşk, ilk öğretmen... Bunlar hep hafızadadır. Ben de ilk albüm enerjisinde bir iş yaptım ve o yüzden de adını 'İlk' koydum. Ama zaten içinde de bir sürü ilk var. İlk defa Twitter simgeleri ile adımı yazdırdım, ilk kez fotoroman bir kapak yaptırdım.

ARTIK OLGUNUM!

Bu albümde kimlerle çalıştınız?

Ben albümün aranjesinden klibine, şarkıların mix'inden kartonetinin hazırlanmasına kadar her aşamasında bulundum. Çünkü bu paylaşımlar sonucu ortaya güzel şeylerin çıktığını biliyorum. Albümün aranjelerini çocukluk arkadaşım Okan Akı yaptı. Erhan Bayrak, Kıvanç K. mix'lerimizle uğraştı. Klip ve fotoğraf çekimlerinde Mehmet Turgut'la çalıştık. Klibin montajı 1.5 ay sürdü. Eski Tan olsa "Tamam oldu" derdi ama artık hep daha fazlasını istiyorum.

"İlk albümümden bu yana olgunlaştım" dediniz. Peki hayatınızda neler değişti?

Bir şeyleri öğrenmek için hatalar yapmak ve bu hataların da acısını çekmek gerekiyor. Ayakkabı bağcığını bağlamıyorsan, düşüp bacağını parçalıyorsun ama sonra ayakkabı bağlamayı öğreniyorsun. Bende de öyle oldu ama ben ne kadar düşersem düşeyim zaten dayanıklıyım. Tabii ki, yurt dışında olsaydım, başka olurdu. Çünkü yabancı sanatçıların her şeyiyle ilgilenen bir sürü insan var. Ama bence Türk sanatçıların da yabancı starlardan bir farkı yok! Aradaki tek fark; işin mutfağında, bazı şeyleri düşe kalka öğreniyoruz. Bu da bence bizim için artı oluyor. Dünya starları ilk düştüklerinde; oturup ağlıyorlar. Bizlerse dizimiz parçalanınca elimizle silkeleyip ayağa kalkmayı başarıyoruz. Artık her şeyin farkındayım ve olgunlaştım. Kendimi belli bir saygınlığı ve belli bir başarıyı kaldırabilecek düzeyde hissediyorum.

RÜYALARIM TEHLİKELİ

Hislerinizin kuvvetli olduğunu duydum. Doğru mu?

Evet, hislerim ve tahmin yeteneğim kuvvetlidir. Rüyalarımsa çok tehlikelidir. Kendim için büyük ve komik hayallerim var; ama sana söylersem Türkiye'ye rezil olabilirim. (Gülüyor) Astroloji konusunda bazı dersler aldım. Bu konuda danıştığım çok insan var. Albüm çıkarırken de, tarihleri göz önüne alarak çıkardım. Hayatımı astrolojik tarihlere dikkat ederek yaşıyorum. Astrolojiye ve kadere inanarak hareket edilmeli diye düşünüyorum.

Peki besteciliği bırakmayı hiç düşündünüz mü?

Her şeyden sıkılabilirim ama beste yapmaktan asla! Kendimi 20 yıl sonra yeni sanatçılar yetiştiren biri olarak görmek istiyorum. Dağda yaşamam, çiftlikte domates yetiştirmem ama çiftliğe gidip bir star yetiştirebilirim.

SANATÇILAR ÇOK ÇALIŞMALI

Son dönemde aranjörlerin albüm çıkarması konusunda ne diyeceksiniz?

Sanatçılar işlerini yeterince yapmadılar. "Şarkıcıların seslerini düzeltiyorum. Sahnede de ekstra bir şey vermiyorlar. Bunun aynısını ben de yaparım" diyen aranjörler de kendi çabalarını artık sahneye yansıtıyorlar. Bence güzel oldu. Bu saatten sonra sanatçılar, "Daha fazlasını nasıl yapabilirim?" diye düşünmeli ve daha çok çalışmalı. İYİ

İŞ BELLİ OLUR

Sürekli yeni albümler çıkıyor. Bu rekabete ne diyeceksiniz?

Rekabet anlayışı ile düşünürsek, işin içinden çıkamayız. Başarının önünü de kapatmış oluruz. Evet, çok fazla albüm çıkıyor, çok fazla karmaşa ve hile var. Ama ben buna fazla takılmıyor, söylenenleri dinlemiyorum. Çünkü

güzel iş yaparsanız, bunları birileri dinler. Önüne geçemezsiniz.

HIZLI TÜKETİM AVANTAJ

Hızlı tüketim avantaj mı, dezavantaj mı sizce?

İlk başta bir sürü ismin çıkması dezavantajdı. Çünkü teknoloji buna cevap vermiyordu ama artık avantaja dönüştü. Artık ne kadar çok sanatçı varsa, işlerinin de o kadar da hızlı sunulduğu mecralar var. Sanatçı arkadaşlara tavsiyem; rekabete fazla takılmayıp kendi enerjilerini kirletmemeleri... Bence hiçbir şeye takılmayıp içlerinden geldiği gibi hareket etmeliler...

Sabah : http://www.sabah.com.tr