İngiltere'nin AB'den Ayrılma Kararı

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Ardahan Milletvekili Öztürk Yılmaz, İngiltere'nin Avrupa Birliği'nden (AB) ayrılma kararının ilişkin, "Bunun diğer 27 üye içerisinde farklı yansımaları olacak. Önümüzdeki dönemde, Türkiye'de bunun negatif sonuçlarıyla yüzleşmek zorunda kalacak." dedi.

Yılmaz, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, İngiltere'de tarihi bir gün yaşandığını belirterek, "İngiltere'de yapılan referandumda AB'ye 'hayır' oyu verenler 'evet' oyu verenleri geçti. İlk defa 43 yıllık evlilik boşanma ile sonuçlanıyor." ifadesini kullandı.

Kararın çok konuşulup, tartışılacağını vurgulayan Yılmaz, Lizbon Antlaşması ile üye ülkelerin AB'den ayrılmasının düzenlendiğini anımsattı.

İngiliz halkının verdiği kararın değerlendirmesinin yapılmasının önem taşıdığına işaret eden Yılmaz, şöyle devam etti:

"Bunun üç ana eksende değerlendirilmesi gerekiyor. Birincisi, bunun İngiltere açısından iç siyasi yansımaları olacak. Keza biraz önce İngiltere başbakanı, ekim ayından önce yeni bir başbakanın göreve başlaması gerektiğini açıkladı. İkinci konu ise İskoçya ve Kuzey İrlanda konusudur. İskoçya ve Kuzey İrlanda'da yüksek oranda 'evet' çıkmıştır. Bunların önümüzdeki dönemde AB'den ayrılan İngiltere içerisinde kalıp kalmayacakları da ciddi manada tartışılacak bir konu olacak.

Üçüncü konu, AB karşıtlarının bu kararla birlikte eli güçlenmiş oldu. Bu karşıtlar için İngiltere bir örnek teşkil edecek. Bu kararın başka ülkelerde, güçlenen muhalefetle birlikte yeni ayrılıkları tetikleyecek bir sürece giriyoruz.

Kampanya boyunca İngiltere'de, AB'de kalması veya ayrılması yönünde kampanya yapanlar, Türkiye üzerinden iğrenç bir kampanya yaptılar. Çok aşağılık bir kampanyaydı. Türkiye'yi adeta günah keçisi haline getirdiler, yerden yere vurdular ve şeytanlaştırdılar. Biz, İngiliz politikasında, Türkiye'nin bu çaplı bir kara kampanyaya konu olmasından ciddi rahatsızlık duyduk."

Yılmaz, Türkiye'nin AB sürecinin de bundan etkileneceğine işaret ederek, Avrupa politikasının marjinalleşme sürecine girmiş bulunduğunu, bunda yabancı düşmanlığının da büyük etkisi olduğunu bildirdi.

Bu tarihi kararla Avrupa'nın eski Avrupa olmayacağına dikkati çeken Yılmaz, bu sonucun AB üyesi diğer 27 ülke içerisinde farklı yansımaları olacağını, Türkiye'nin de bunun negatif sonuçlarla yüzleşmek zorunda kalacağını savundu. Yılmaz, Türkiye, iç siyaset malzemesi yapılırken, hükümetin sessiz kaldığını ileri sürerek, bunun üzüntü verici olduğunu belirtti.

Azerbaycan ile Ermenistan arasında devam eden müzakerelere de değinen Yılmaz, "Umuyoruz ki, cephede bazı noktalarda gerilemek zorunda kalan ve hazırlıksız yakalanan Ermenistan'ın böyle bir girişimi kullanmak suretiyle bölgeye daha fazla asker yığması, daha fazla hazırlık yapmasına vesile olmaz. Aynen Türkiye'deki 'barış sürecindeki' PKK'nın yapmış olduğu yığınağa benzer şekilde." diye konuştu.

"Türkiye'nin üyeliğine karşı olanlar bunu kullanacak"

Yılmaz, bir gazetecinin, "İngiltere'nin kararının Türkiye'yi nasıl etkilemesini bekliyorsunuz?" sorusu üzerine, referanduma konu olan en baş konulardan birisinin de Türkiye'nin AB'ye katılım süreci olduğunu ve İngiltere'de bu konunun son derece sert işlendiğini hatırlattı. Yılmaz, "Türkiye'nin, AB'deki müzakere konusundaki pozisyonu bu kararla birlikte daha da fazla zayıflayacak. İngiltere'de alınan sonuç sanki bir noktada da Türkiye'nin uzaklaştırılması şeklinde takdim edilecek. Türkiye'nin üyeliğine çeşitli gerekçelerle karşıt olan ülkeler veya halklar bunu kullanacaktır." ifadesini kullandı.

"Türkiye AB hedefine devam etmeli mi?" sorusuna Yılmaz, AB ile müzakerelerin stratejik bir hedef olduğunu ve devam etmesi gerektiği cevabını verdi. Referandum tartışmalarını anlamlı bulmadığını belirten Yılmaz, Türkiye'nin müzakere eden bir ülke olduğunu, istediği zaman hükümetin müzakereleri durdurabileceğini, "bunun için referanduma kılıf ayarlamanın anlamı olmadığını" dedi.

Yılmaz, kararın İngiltere'yi, ABD'ye daha fazla yaklaştıracağını, ABD ile olan ittifak ilişkisini daha fazla güçlendireceğini belirtti.

Gazetecilerin, "Karar, AB için sonun başlangıcı mıdır?" sorusu üzerine de Yılmaz, AB'nin 15 yıldır yasadışı göçü konuştuğunu, Avrupa'da artık demokrasi, insan hakları, liberal düşünce gibi unsurları güçlendirecek şeylerin tartışılmadığını, AB'nin daha fazla korumacılığa büründüğünü kaydetti.