CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Biz başkanlık sistemine karşıyız, Sayın Erdoğan'ın şahsına, bunu bir kişisel olay olarak biz görmüyoruz. Ama o kişisel olay olarak görüyor. Zaten sorunumuz da orada. Biz cumhurbaşkanı anayasal sınırlar içerisinde kaldığı sürece, ettiği yemine sadık kaldığı sürece bizim bir sorunumuz yok" dedi.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, katıldığı bir televizyon programında gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Yeni anayasa çalışmaları ve başkanlık sistemi tartışmalarına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Kılıçdaroğlu, CHP'nin itirazının başkanlık sistemine mi yoksa Erdoğan ismine mi olduğu sorusuna, "Biz 12 Eylül darbe hukuku dolayısıyla ilgili bir komisyon kuruyoruz. Anayasa o darbe hukukunun bir parçası. Dolayısıyla bu komisyonu biz anayasa komisyonu olarak değil darbe hukukunu değiştirme komisyonu olarak düşünüyoruz biz. Aynı komisyon anayasayı görüşürken darbe hukukunu da görüşecek ve değiştirecek. Bu anayasanın izdüşümü olan yasaların değişmesi lazım. Eş zamanlı bunlar değişecek. 12 Eylül artığı olan ve 12 Eylül'den sonra o yasaları tahkime den yasalar var. Bunların değişmesi lazım. Yoksa anayasa olsa ne olur olmasa ne olur? İngiltere'nin anayasası yok diye demokrasi mi yok" yanıtını verdi.
"BİZ BAŞKANLIK SİSTEMİNE KARŞIYIZ"
Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Biz başkanlık sistemine karşıyız, Sayın Erdoğan'ın şahsına, bu bir kişisel olay olarak biz görmüyoruz. Ama o kişisel olay olarak görüyor. Zaten sorunumuz da orada. Biz cumhurbaşkanı anayasal sınırlar içerisinde kaldığı sürece, ettiği yemine sadık kaldığı sürece bizim bir sorunumuz yok. Sayın Erdoğan'ı vatandaşımız seçmiştir. Hiçbir eleştiri de getirmedik. Ne zamanki anayasal sınırların dışına çıktı, en sert şekilde onun anlayacağı dilden eleştirdim. Hala aynı tutumunuzu takınırsanız eleştirideki dozu artırarak devam edeceğim dedim" değerlendirmesinde bulundu.
"ÇOK TALİHSİZCE BİR AÇIKLAMA YAPTI, ALMANYA'DAKİ HİTLER ÖRNEĞİNİ VERDİ"
En son Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Gazi Mustafa Kemal'in de parlamenter sistemi benimsediğini kaydeden Kılıçdaroğlu, "O da bir dikta yönetimi başkanlık sistemini filan düşünmemiş. Şimdi biz bunların tamamını çöpe atalım başkanlık olsun diyoruz. Niye başkanlık oluyor? 13 yıldır kimsenin aklında değildi de Erdoğan Cumhurbaşkanı seçildikten sonra başkanlık sistemi olsun. Çok talihsizce bir açıklama yaptı, Almanya'daki Hitler örneğini verdi. Hitler örneğinden sonra Almanya Hitler'i terk etti, başkanlık sistemini terk etti, parlamenter sisteme geçti. Niye geçti? Almanya neden şu anda Avrupa'nın amiral gemisi konumundadır? Parlamenter sistem var. Parlamenter sistemi çalıştırmayan mekanizma ne üzerinde asıl tartışmamız gereken bu. Siz bu sistemden memnun musunuz? Biz bu sistemden memnun değiliz. Ama düzeltelim. Yok, düzeltmeyelim yeni bir sistem kuralım. Nasıl kuracağız o sistemi? Henüz daha belli değil. Sayın Davutoğlu'na da sordum nedir başkanlık sistemi. Bir çalışma yapacak ve bize verecek. Parlamenter sistemi çalışamaz hale getiren 12 Eylül darbe hukukudur" şeklinde konuştu.
"BİZ BAŞKANLIK SİSTEMİNİN TÜRKİYE'DE TARTIŞILMASININ TAMAMEN YAPAY BİR TARTIŞMA OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUZ"
"Biz başkanlık sisteminin Türkiye'de tartışılmasının tamamen yapay bir tartışma olduğunu düşünüyoruz" diyen Kılıçdaroğlu, "Bugün Türkiye'nin dünya kadar sorunu var. Doğru ve Güneydoğu'da kan gövdeyi götürüyor. Her gün şehitlerimiz geliyor. Anayasa tartışmaları mı çok değerlidir yoksa bu sorunu çözmek mi çok değerlidir? Biz bırakmışız orayı kalkmışız bir kişiye göre rejimi değiştireceğiz onun keyfi olsun diye. Yeter artık bu kadarda olmaz" dedi.
"BUGÜN RUSYA İLE İLİŞKİLERİMİZİ DÜZELTECEK AKTÖR ERDOĞAN OLABİLİRDİ"
Kılıçdaroğlu, konuşmasına şöyle devam etti:
"Doğu-Güneydoğu'da sorunlar ortada, işsizlik sorunu var, dolar almış başını gidiyor, sanayici ne yapacağını bilmiyor, ihracat sürekli düşüyor, işsizlik artıyor. Vatandaşın derdi bu. Onların istediği oturun adam gibi bu memleketi yönetin. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları sana dünyanın en güzel koltuğunu verdiler sana, otur görevini yap. Bana verilen yetkileri kullanıyorum diyor. Sana verilen yetkilerin ötesini kullanıyorsun. Sen açıkça anayasayı ihlal ediyorsun, tarafsızlığı ihlal ediyorsun. Namusun ve şerefin üzerine yemin ettin sen. Bir ülkenin cumhurbaşkanları, devlet başkanları çok fazla konuşmaz. Yerinde ve zamanında konuşur. Rusya krizinde Erdoğan konuşmasaydı, bütün konuşmaları Davutoğlu yapsaydı bugün Rusya ile ilişkilerimizi düzeltecek aktör Erdoğan olabilirdi. Şimdi adam arıyorlar kimi araya koysak da biz acaba Rusya ile barışsak."
"Komisyonun çalışma konusunda teknik boyutta Sayın Başbakanla tamamen mutabıksınız değil mi?" sorusuna Kılıçdaroğlu, "Komisyon belki 3 ayda bitirir, belki 6 ayda. Öyle konular var ki mesela başkanlık konusu mesela biz bunu istemiyoruz. O zaman niye getiriyorsunuz? Çözümsüzlük için getiriyorsunuz. Geçen yasama döneminde başkanlık sistemini hiç tartışma konusu yapmadık" cevabını verdi.
"REFERANDUMA GİTMEZ Kİ SİSTEM NASIL GİDECEK?"
"CHP genel başkanı olarak sistemin referanduma gitmesi fikrine nasıl bakıyorsunuz?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, "Referanduma gitmez ki sistem, nasıl gidecek? Niye referanduma gidiyoruz? Referanduma gidecekse önce vatandaşa sorulmalı; sen parlamentoda ihale takipçisi milletvekili istiyor musun istemiyor musun? Sen parlamentoda cebini düşünen milletvekili istiyor musun istemiyor musun? Yüzde 99.9 istemiyorum çıkacak. Yüzde 49 buçuk oy alan bir başbakanın yeri zamanı geldiğinde her şeyden önce sayın cumhurbaşkanı anayasa sınırları içinde görev yapacaksın demesi lazım. Hadi bunu çıkıp milletin önünde söylemeyebilir, bunu da anlayışla karşılarım ama kendisini ziyaret ettiği zaman sizin bu tavrınız hükümetimizi zora sokuyor demesi lazım. Sanki iradesini kullanamayan bir parti gibi düşünülüyoruz. Bugün Sayın Başbakana bilgi vermeden doğrudan Cumhurbaşkanına bilgi veren bürokratlar, bakanlar var" diye konuştu.
Başbakan Davutoğlu'nun başkanlık sistemi ile ilgili olarak iyi tanımlanmış bir başkanlık sistemi demesinin sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, "Tanımın içeriği güzel ama aynısı parlamenter sistemde de yapabiliriz. Demokratik bir başkanlık sistemi diyor, getirsinler darbe yasalarının hepsini değiştirelim. Ondan sonra oturalım başkanlık sistemini tartışalım. Bunları değiştirdiğimiz zaman kimsenin aklına başkanlık diye bir sistem gelmeyecek" açıklamasında bulundu.
Çözüm süreciyle ilgili Kılıçdaroğlu, "Belki yılların getirdiği bir tortu bu. Biz halk neden böyle düşünüyor diye özel bir suçlama yapacak halimiz yok. Böyle bir algı varsa dönüp kendimize bakmamız lazım. Bu algıyı neden biz böyle yarattık. Emin olun şuanda böyle bir algı yok. CHP bu sorunun çözümünde mutlaka ana aktör olarak devreye girsin. Çünkü CHP her partiyle görüşen bir partidir" dedi.
Kılıçdaroğlu, Davutoğlu'nun HDP ile görüşmesini iptal etmesinin doğru bir şey olmadığını söyledi.
"BÖLGESEL ÖZERKLİĞİ KABUL ETMİYORUZ VE DOĞRU BULMUYORUZ"
Öz yönetim ve özerklik konusunda ise Kılıçdaroğlu, "Biz yerel yönetimlere özerklik şartını kabul ediyoruz. Uygulanmalı diyoruz. HDP'nin istediği bölgesel özerklik, bölgeye yönelik özel statü. Yerel yönetimlere özerklik şartı Türkiye'nin bütün bölgelerini kapsıyor. Özerklik denilince hemen ülkenin bölündüğü şeklinde bir algı çıkıyor. Tabi bu bağlamda bölgesel özerkliği kabul etmiyoruz ve doğru bulmuyoruz" açıklamasında bulundu.
AK Parti'deki ihraçlara ilişkin ise Kılıçdaroğlu, "Siyaset açısından güzel tabi. Mutlaka kendi ellerinde ciddi bulgular vardır. Siyasetin kirlilikten arınması açısından çok önemli bir adım olarak görüyorum" değerlendirmesinde bulundu.
"ÖZEL BİR KOLTUK MERAKIM YOK "
CHP Kurultayı ile ilgili konuşan Kılıçdaroğlu, "Her kurultay bir değişim demektir. Bu kurultayda da değişim olması, yönetim kademelerinde de değişim olması doğaldır. Özel bir koltuk merakım yok. Çünkü koltuk insana sorumluluk yüklüyor. Adaylar çıkar demokratik bir yarış olur, ben de çok memnun olurum. Yeni bir geleneği aslında başlatıyoruz. Lider eksenli bir parti değiliz. (Mustafa Baybay) insani olarak ilişkilerimiz devam ediyor. Siyaseten o kendisi genel başkanlığı daha iyi yapacağını düşünüyorsa buna hakkı var. Diğer arkadaşlarım için de geçerli. Çok değerli arkadaşlarımız" dedi.
"ŞUANDA PROGRAMIMIZ 350 SAYFA"
"Delegeye ne söyleyeceksiniz?" sorusuna Kılıçdaroğlu, "Çalışırsak iktidar olmamamız için hiçbir neden yok. Bu işin sihirli formülü bütün örgütlerin çalışması lazım. Biz çalışma yöntemimizi, propaganda yöntemimizi de değiştireceğiz. Bu konuda ciddi hazırlıklarımız var. Biz şöyle bir şey yapıyoruz. Bu kurultayda onu getireceğiz. Kontenjan hakkını bir kez kullanan ikinci kez kontenjan hakkını kullanamayacak. Sürekli kontenjan olmayacak. Ağırlığı ön seçime veriyoruz. Ön seçim olduğu sürece 3 dönem kural koymanıza hiç gerek yok. Halk seviyorsa seçilebilmeli. Onun önünü biz kesmemeliyiz. Program konusunda da ciddi hazırlığımız vardı. Arkasından program kurultayı yapacağız. Bunu gerçekleştirmeden önce bunu toplumun aydınlarına, akademisyenlere soracağız, tartışma zemini yapacağız. Şuanda programımız 350 sayfa bunu çok daha kısa rahat okunabilir temel ilkelerden oluşan bir programa dönüştüreceğiz" cevabını verdi.
"BELLİ BİR ÇEVREYE VERİLMİŞ MESAJ OLARAK GÖRÜYORUZ"
Kılıçdaroğlu, kamuda cuma namazı için bir genelge hazırlanmasıyla ilgili ise şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bunun bir siyasi malzeme konusu yapılması doğru değil aslında. İnsanlar ibadetlerini özgürce yapabilmeliler. Geçmişte de buna benzer genelgelerin çıktığı söyleniyor. Bizim düşündüğümüz İsrail'e karşı hani 'biz İsrail'e muhtacız' sözünün bir seçeneği olarak 'ya bakın biz de bunu yapıyoruz'. O algıyı biraz değiştirmek, daha farklı bir alana dikkat çekmek için belli bir çevreye verilmiş mesaj olarak görüyoruz. İbadet hürriyeti açısından hiçbir sorunumuz yok. Gider insanlar ibadetini yaparlar. Bizim sadece ve sadece bize düşen görev ibadetini yapan insana saygı göstermektir."
Suudi Arabistan ile İran arasındaki gerginlikle ilgili Kılıçdaroğlu, bölgede İran ile Türkiye'nin ciddi bir işbirliğine gitmesi gerektiğini anlattı. - ANKARA
Son Dakika › Politika › Kılıçdaroğlu: 'Biz Başkanlık Sistemine Karşıyız' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?