Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, "Konjonktürel gelişmeler, değişen güvenlik algılamaları ve bulunduğu jeopolitik konumu dikkate alındığında Türkiye; bekasının ve ulusal menfaatlerinin temini için, etkin güvenlik politikaları üretmek, kararlı ve duyarlı davranmak, muhtemel risk ve tehditleri zamanında ve doğru algılayarak gerekli önlemleri almak, maruz bulunduğu risk ve tehditler ile orantılı, caydırıcı ve etkili silahlı bir güce sahip olmak zorundadır" dedi.
Yılmaz, Plan ve Bütçe Komisyonu'nda Bakanlığı hakkında bilgi verdi.
Yılmaz, dünyada 20'ye yakın çatılma bölgesinin yarısından fazlası Türkiye'nin bulunduğu coğrafyada ter aldığın belirterek, "İsrail- Filistin arasında yakmak asır geçmesine rağmen çözülmeyen sorun, Azerbaycan- Ermenistan çatışması, Balkan ülkelerinde yaşanan krizler, Rusya ile Ukrayna ve Gürcistan arasında tırmanan gerilim, Kırım'ın Rusya tarafından ilhakı, Irak ve Suriye'de DEAŞ ve diğer radikal terör örgütleri, Yemen'de yaşanan iç çatışmalar, Arap Baharı sonrası bir türlü istikrar kazanamayan Kuzey Afrika ülkeleri, Ortadoğu'daki otorite boşlukları ve bundan beslenen radikal akımların yarattığı tehditler, ülke güvenliği yapılanmasında dikkate alınması gereken unsurlar olmaktadır" ifadelerini kullandı.
Yılmaz şunları kaydetti:
"Bölgemizdeki istikrarsızlık ve belirsizlik ortamında, risk ve tehdit odakları üzerinde caydırıcı etki sağlayarak, ülke güvenliğinin sağlanması, aynı zamanda bölgemizdeki anlaşmazlıkların barışçı yollarla çözümü, gerginliğin azaltılması, bunların silahlı çatışmaya dönüşmesinin önlenmesi veya mütecavizin sınırlanmasında Türk Silahlı Kuvvetlerinin her zaman hazır olması, güvenlik stratejimizin en önemli unsurlarından birini oluşturmaktadır.Bu kapsamda, konjonktürel gelişmeler, değişen güvenlik algılamaları ve bulunduğu jeopolitik konumu dikkate alındığında Türkiye; bekasının ve ulusal menfaatlerinin temini için, etkin güvenlik politikaları üretmek, kararlı ve duyarlı davranmak, muhtemel risk ve tehditleri zamanında ve doğru algılayarak gerekli önlemleri almak, maruz bulunduğu risk ve tehditler ile orantılı, caydırıcı ve etkili silahlı bir güce sahip olmak zorundadır."
Savunma Sanayi hakkında bilgi veren Yılmaz, "Savunma sanayimiz, 2015 yılında yıllık 5 Milyar Doları aşan üretim gücüne ve 1,6 Milyar Dolar ihracat kapasitesine ulaşmıştır. 2002 yılında ihracat rakamının sadece 60 Milyon Dolar olması bugün gelinen noktanın önemini gözler önüne sermektedir. Diğer taraftan savunma sanayi sektörümüz, yıllık 1 Milyar Dolar seviyesinde Ar-Ge harcaması ile Türkiye'nin en fazla Ar-Ge ve teknoloji yatırımı yapan sektörü konumuna gelmiştir. Savunma programlarımızda kaydettiğimiz başarılarla beraber, savunma ve güvenlik alanında emniyet güçlerimizin ve Silahlı Kuvvetlerimizin teknolojik kabiliyetleri artırılmıştır" dedi. (AUÖ - ANKARA
Son Dakika › Politika › Plan ve Bütçe Görüşmeleri - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?