TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanvekili Fatma Benli, "Televizyon sahipleri, reklam verenler, senaristlerle görüşün. Çok izlenen bir dizide, 2 dakika bir işitme engellinin sorununa dikkat çekilmesi, insanların 'hayatımızda bunlar var, bu konuda biz de bir şey yapmalıyız' demesini sağlayacaktır" dedi.
Benli, Dünya İnsan Hakları Günü dolayısıyla Türkiye Sağırlar Konfederasyonu Başkanı Orkun Utsukarcı, Engelliler Federasyonu Başkanı Veysel Gürsoy Çelik, Türkiye Engelli Amatör Spor Kulüpleri Federasyonu Başkanı Bülent Nadir Akboğa'yı kabul etti.
Utsukarcı, en fazla sıkıntı yaşayan grubun işitme engelliler olduğunu belirterek, "arabayla Japonya'ya kadar gitseler ancak sıkıntılarını anlatabilirler" diye konuştu.
Bütün engel gruplarının eşit olarak düşünüldüğünü ifade eden Utsukarcı, diğer ülke anayasalarında işaret dilinin koruma altına alındığını anımsatarak, Türkiye'de de koruma altına alınması halinde bütün sistemlerin değişebileceğini, bakanlıkların uyum içinde çalışabileceğini kaydetti.
Utsukarcı, 12 ülkenin anayasasında işaret dilinin koruma altına alındığını aktararak, " Afrika'da bile koruma altında. Engelli haklarında eksiklikler olduğunu düşünüyoruz. Anayasada koruma altına alındığında, televizyonlarda tercüman, alt yazı olacak. Bizim kullandığımız dilin okullarda kullanılması sağlanacak. Öğretmenin yanında tercüman olacak" değerlendirmesinde bulundu.
"Toplumsal farkındalığı artırmak"
Komisyon Başkanvekili Benli de heyetin tecrübe ve taleplerini dinlemenin önemine değinerek, heyete ziyaretleri dolayısıyla teşekkür etti.
Benli, Utsukarcı'nın bu talebinin anayasaya konulmasının zor, ancak yasaları değiştirmenin daha kolay olduğunu ifade etti.
Asıl sorunun, işitme engellilere yönelik toplumsal farkındalık eksikliği olduğunu belirten Benli, vatandaşların işitme engellilerle karşılaşmadığını, vatandaşlarla çok fazla iletişim halinde olmasına rağmen kendisinin de işitme engellilere rastlamadığını anlattı.
Benli, ilk aşamanın, bu alanda toplumsal farkındalığı artırmak olduğunu anımsatarak, "Görme engelliler çok daha fazla bilinir, tanınır durumda. Onların durumu daha fazla ön plana çıkıyor. İşitme engellilerin toplumsal farkındalığını, görünürlüğünü sağlarsak yasa, anayasa değişikliği yapmak daha kolay olur. İlk aşamada, direkt anayasa dersek, kolay kabul görmeyecektir. Toplumsal farkındalık sonrası yasalarda değişiklik kabul edilebilir" diye konuştu.
"İnsanların empati yapmasını sağlayan projeler"
Heyetten, hazırlayacağı raporlarda sorunu dile getirdikten sonra çözüm önerilerini de sıralamasını isteyen Benli, önce kişilerin bu sorundan haberdar olmasının sağlanması gerektiğini vurguladı. Benli, şöyle devam etti:
"Farkında olmazlarsa değiştiremezler. 'Zaten çok az insanı etkiliyor, biz neden uğraşıyoruz' denilir. Görüşebiliyorsanız televizyon sahipleri, reklam verenler, senaristlerle görüşün. Kurtlar Vadisi ya da başka bir şey, çok izlenen bir dizide, iki dakika bir işitme engellinin sorununa dikkat çekilmesi, insanların 'hayatımızda bunlar var, bu konuda biz de bir şey yapmalıyız' demesini sağlayacaktır. Görsellik çok önemli. Söyledikleriniz akılda kalmaz, raporlar, kitaplar okunmaz, tek bir vaka etkili olur. İnsanların, 'duymasaydınız derdinizi nasıl anlatırdınız'ı deneyimlemesini sağlamalısınız. İnsanların empati yapmasını sağlayan projeler oluşturursanız çok fazla insana ulaşırsınız. "
"Hendeklerin kazıldığı bir ortamda"
Benli, Dünya İnsan Hakları Günü dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada da insanca yaşamın sürdürülebilmesi ve insan olma onurunun korunmasının, temel hak ve hürriyetlerin kullanılmasının güvence altına alınmasıyla gerçekleşeceğini belirtti. Bu durumun da ancak güvenliğin sağlanmasıyla gerçekleşeceğini ifade eden Benli, şunları kaydetti:
"Özgürlükleri sınırlayan yegane unsur, diğerlerinin özgürlük alanı ve onurlarıdır. İnsan onurunun güvencesi özgürlük ve güvenlik dengesidir. Hiç kimsenin, kendi özgürlüğü için başkasının hak ve özgürlüklerini kullanmasına engel olma hakkı mevcut değildir. Temel hak ve özgürlüklerin genişletilmesi, herkesin haklarının korunmasıyla sağlanacaktır. Özgürlüklerin sınırları, diğer bireylerin haklarının başladığı yerde biter. Hiçbir kişi ve grup kendi hakkını kullandığını iddia ederken, başkalarının hayatına hükmedemez. Hendeklerin kazılarak, bubi tuzaklarının yerleştirildiği bir ortamda, barış, güvenlik ve insan haklarından bahsetmek mümkün olmaz. Güvenliği sağlamak, kimden kaynaklanırsa kaynaklansın kamu düzenini bozmayı amaçlayan şiddet ve teröre izin verilmeden, insan olma onurunu koruyan davranışlarda bulunmak hepimizin görev ve sorumluluğudur. Özgürlük ve güvenliği birbirinin tamamlayıcı unsurları görerek, özgürlük alanlarını genişletmek temel şiarımız olmalıdır."
Son Dakika › Politika › TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanvekili Benli Açıklaması - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?