Sedyeyle saha dışına taşınan Theo Walcott bir daha oyuna dönemeyeceğini anlayınca ayaklarını değil, ellerini çalıştırmaya karar verdi. Emirates tribünlerindeki Tottenham taraftarına bakarak bir eliyle iki, diğer eliyle sıfır yaptı ve maçın skorunu işaret etti. Oysa Walcott'ın maça dönememesi, tüm değişiklik haklarını kullanan Arsenal'in en az 10 dakika eksik oynaması anlamına geliyordu. Ancak bu sezon burada bir kez daha kazanmışlardı, yine başardılar ve ezeli rakipleri Tottenham'ı 2-0 mağlup ederek kupada turladılar.
FA Cup 3. turu için fazlasıyla sert bir eşleşme sayılan Kuzey Londra Derbisi, iki takımın da zaaflarının yüksek sesle konuşulduğu bir döneme denk gelmesinden ötürü biraz düşük bir atmosferde oynandı. Ancak işi ciddiye alan taraf, açıkça Arsenal'di. Nitekim menajer Arsene Wenger, bu maç öncesinde geçen sezona ilişkin bir itirafta bulunarak bu maça atfettiği önemi vurguladı:
Wenger bu kez iddialı
"Blackburn yenilgisi yalnızca sezonun kötü günlerinden biri değildi, bu sonuç bizi Bayern'e karşı da epey kötü duruma düşürdü. Bayern'e karşı oynadığımız maçın başlarında takımdaki herkesin kendine güveni azalmıştı ve bu bize pahalıya mal oldu. Büyük bir şok yaşadık, iyileşmek için yeterli vakit olmayınca üç gün sonrasında kendimizde değildik."
Duygusal yükseliş
Geçen yıl kupanın beşinci turunca Blackburn'e elenen Arsenal, Wenger'e göre bu maçın yarattığı duygusal düşüşün etkilerini atlatamayarak Bayern'in karşısına kırılgan bir vaziyette çıkmıştı. Rövanşta sonuna kadar zorladıkları rakibe karşı ilk maçta sağlam durabilmiş olsalardı, belki de skorun getireceği pozitif havayla geçtiğimiz sezon bambaşka bir hikaye yazabilirdi.
Aslında Arsenal'in öyküsünde böylesi anların sayısı hiç de az değil. Sezonun ilk haftasında Aston Villa'ya yenilen Topçular, ağır bir tenkit bombardımanı altında kalmışlardı. Fakat Şampiyonlar Ligi ön elemesinde Fenerbahçe'ye karşı oynadıkları maçlar ile yeniden hayata döndüler. Wenger'in Bayern maçı öncesi örneğine tersten bakarsak, eğer Fenerbahçe hoca değiştiren bir takımın sezon başı organizasyon eksikliğini yaşamıyor olsa ve Arsenal'e karşı yüksek direnç gösterebilse şu sıralar Premier League'de zirvenin sahibi başka bir takım olabilirdi.
Arteta kupa istiyor
Sonrası dün olduğu gibi içeride alınmış bir Tottenham galibiyeti ve Mesut Özil'in transferi… Takımın çıkışındaki en önemli aktörlerden biri olan Mikel Arteta, bir özel transferin yarattığı etkiyi içeriden bir gözle şöyle özetlemişti: "Mesut Özil'in transferi kulüpten gelen önemli bir mesaj. Herkes takıma üst düzey bir futbolcunun katılmasını bekliyordu ve nihayet harika bir oyuncuya sahip olduk. Onun varlığı sadece biz futbolcuları değil tribünleri de ayaklandırdı. Stadyumda atmosferin yükseldiğini hissedebiliyoruz, bu da bizi olumlu etkiliyor."
Çabuk geri dönüşler
Geçtiğimiz sezonun ikinci yarısını oldukça iyi geçiren takım, ateşi harlamak için yalnızca bir kıvılcım bekliyordu. Mesut Özil'in sahada oynadığı oyun değil, Arsenal formasını taşıyor olması bir oyuncu grubunu harekete geçirdi. Onları bir seviye yukarı çıkartan, teknik bir artıdan ziyade Mesut'un varlığının getirdiği hava oldu ve bu kez, en azından şimdiye dek geçen yıllardaki gibi olmadı.
''Şampiyonlar Ligi'ni kazanabilirler"
Kupada Chelsea'ye kaybettiler, ama ardından Liverpool'a vurup geçtiler. Ligde Manchester United'a kaybettikten sonra üst üste 4 maç gol yemeden kazandılar. Manchester City'nin gazabı onları da vurdu, 6 yedikleri maçın öncesinde Napoli'ye kaybetmişlerdi ama şimdi, sakatlar listesinin uzunluğuna karşın ligde üst üste 3 maç kazandılar. Son Tottenham galibiyeti de Arsene Wenger'in iddiasının bir yansıması oldu: "Uzun zamandır kupa kazanamıyoruz ama bu kez değerlendirmek istediğimiz bir fırsat var."
FA Cup'ı kaldırmak kolay değil ama kurtlar sofrasına dönüşen Premier League zirve yarışından daha çetin bir iş olmadığı da kesin. Şampiyonlar Ligi'ni de katarsak üç kulvarda da zirveye oynayan Arsenal'in geçen sezonlardan kalite artısı var, ancak en önemli farkı yaratan duygusal dalgalanma aralığının daralmış olması.
Şimdi ve sonra
Şimdilerde ise esas mesele eksikler, özellikle de forvet hattında art arda yaşanan sakatlıklar. Tottenham maçıyla birlikte iki maç kaçıran Olivier Giroud'daki belirsizlik sürerken Cardiff City karşısında galibiyet golünü atan Nicklas Bendtner de en az 1 ay sahalardan uzak kalacak. Lukas Podolski sakatlık sonrası paslanmış göründü, Theo Walcott'un da bir süre takımdan uzak kalması bekleniyor. Diğer yandan Aaron Ramsey ve Kieran Gibbs'in yokluğu etkiliyor, fakat Arsenal kazanmaya devam ediyor.
Arsenal'de sakatlık krizi
Şampiyonluk iddiası yeterince keskin ve görünen o ki, sonucunu detayların belirleyeceği yarışta Arsenal son düzlükte potada olacak.
Öte yandan, devre arasında bir santrfor almasına kesin gözüyle bakılan Arsene Wenger, hiçbir spekülasyonu yalanlamayıp herhangi bir isim vermezken, kazandıkça artan neşesiyle işi dalgaya vurmaktan çekinmiyor:
Walcott'un yokluğu sizi ön alanda güdük bırakır mı?
Evet bırakır, çünkü Walcott uzun değil.
Son Dakika › Spor › Arsenal Artık İyi Şeyler Hissediyor… - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?