Sonunda Zirvede

63 hafta sonra yeniden

La Liga'da 25'inci hafta, biri hariç bu hafta sonu oynanan maçlar dışında tamamlandı. Haftaya zirvede giren Barcelona, Real Sociedad karşısında adeta yokları oynayıp Bask deplasmanında 3 puan bırakınca haftanın ilk sürprizi yaşanmıştı. Lakin 25'inci haftanın sürprizleri bu maçla da sınırlı kalmadı. Şampiyonluk mücadelesi veren Atletico Madrid'i 45 dakikada dağıtan Osasuna, iç sahada Barcelona ve Real Madrid'in ardından Simeone'nin ekibinden de puan çalarak deyim yerindeyse serisini tamamladı. Bu iki takımın puan kayıpları yaşamasını son derece iyi değerlendiren Real Madrid ise Elche'yi 3-0 ile geçerek tam 63 hafta sonra La Liga'da zirveye oturdu.

İstikrar

Real Madrid, ligin ilk devresinde Barcelona'ya mağlup olarak Katalan ekibinin 6 puan gerisine düşmüştü. Fakat o maçın ardından toparlanmayı başaran Real Madrid, ligde oynadığı 15 maçtan 41 puan çıkararak puan farkını eritti ve sonunda liderliğe yükseldi. Real Madrid, bunu yaparken her zaman istenen futbolu oynamadı belki ama bu periyotta en fazla dikkat çeken faktör, Ancelotti'nin kadro istikrarını sağlaması oldu. Sistemi sürdürülebilir kılmak adına başta Isco olmak üzere kimsye taviz vermeyen İtalyan hoca, zorunlu kalmadıkça taşlarla oynamadı. İleride ideal isimleri de bulan Ancelotti, Ronaldo(Jese)-Di Maria-Bale üçlüsüyle vurucu gücünü de oluşturdu ve Bale'in de form tutmasıyla takımı istediği yörüngeye soktu.

Real Madrid bu şekilde haftalar geçtikçe aradaki farkı kapatıp rakiplerini baskı altına alırken Diego Simeone ve Gerardo Martino ise Ancelotti'nin tam tersi bir profil çizerek takımlarının ideali tutturmasının önüne geçiyor. Son olarak oynanan Sociedad maçında neredeyse pozisyon bile üretmekte zorlanan Barcelona'da orta sahada Song-Busquets ikilisinin denenmesi hakkında Martino, maç sonunda "hataydı" dedi ama iş işten çoktan geçti. Orta sahada ve ileri üçlüde sakatlıkların dışında da sürekli oynanması takımın bir çizgi tutturmasının açıkça önüne geçiyor. Özellikle bu rotasyonların kritik deplasman maçlarında gelmesi ve hedef maçların tutturulamaması ise Barcelona adına daha korkutucu tablo olarak öne çıkıyor.

Aynı problemin Atletico Madrid için de geçerli olduğunu söylemek yanlış olmaz. Her ne kadar kadro darlığı sezon başında Simeone'ye çok müsaade etmese de Arjantinli hoca, fikstürün de sıkışmasıyla sanki kendini zorunlu hissetmişçesine hiç kullanmadığı oyunculara süre veriyor, sezonun en kritik virajında taşları yerinden oynatıyor. Bu sezon La Liga'da sadece 5 maçta 11 başlayan Alderweireld ile 12 maçta 11 başlayan Adrian'ın Osasuna deplasmanında sahada yer alması puan kaybının en büyük sebebi oldu. Atletico Madrid, Real Madrid ve Barcelona'dan içeride puan almayı başaran ama buna rağmen küçümsenen Osasuna karşısında en büyük silahıyla vuruldu ve bu yan topların ikisinde Toby Alderweireld'in doğrudan hatası vardı. Hücumda ise Adrian ile neredeyse bir kişi eksik oynadılar ve ilk 45 dakika boyunca hemen hemen hiç pozisyon üretemediler. Skorun 3-0'a gelmesinin ardından bile rakip kaleye gitmekte zorlandılar ve haliyle puan kaybı geldi. Barcelona gibi Atletico Madrid'de de hocanın seçimleri ilerisi için en belirleyici faktör olacak ama Simeone'nin son bir ayda yaptığı oyuncu seçimleri de tıpkı Martino gibi gelecek adına ışık vermiyor.

Düşene bir tekme de hakemlerden

Her hafta hakemlerin konuşulduğu La Liga'da bu haftanın öne çıkan ismi ise Gil Manzano oldu. Real Betis'in Athletic'i konuk ettiği maçı yöneten Gil, 31'de Ruben Castro'ya yapılan net penaltıyı vermedikten sonra biri haklı olmak üzere iki Betisli oyuncuyu oyundan attı. Skorun 1-0'a gelmesinin ardından ise Balenziaga'nın eliyle çizgiden çıkardığı topu atlayarak bir kez daha Betis'in hayallerini yıktı. Betis, 9 kişiyle puan almak için sahada tüm doğruları yaparken, pozisyonlar da bulmasına rağmen adeta hakeme takıldı. 25 haftada 14 puanla ligin dibinde yer alan Betis'in kümede kalma umutları böylelikle iyice azalmış oldu.

Diğerleri

Haftanın açılış maçında Valladolid ile Levante 1-1 berabere kalırken, Cumartesi günü Celta Vigo'ya konuk olan Getafe de aynı skorla 1 puana razı oldu. Son sıralarda yer alan iki takımı karşı karşıya getiren Almeria- Malaga maçı ise başladığı gibi sona erdi.

Pazar günü Vallekas'ta Rayo'ya konuk olan Sevilla, 10 kişi tamamladığı maçta Coke'nin golüyle 1-0 galip gelmeyi başardı ve ligdeki 6 haftalık galibiyet hasretine son verdi. Ligin yükselen ekiplerinden Valencia ise geriye düşmesine rağmen pes etmedi ve son derece güzel bir oyunla Granada'yı 2-1 mağlup etti.

Haftanın kare ası

Valencia: Juan Antonio Pizzi ile şaha kalkan ve dinamik görüntüsüyle 'ben de varım' diyen Valencia yükselişini sürdürüyor. Valencia'nın bu kritik galibiyetinde sergiledikleri oyunla büyük pay sahibi olan Sofiane Feghouli ve Dani Parejo'ya da ayrı birer parantez açmak şart.

Rafinha: Celta Vigo'nun alt sıralardan kurtulup korkutucu bir takıma dönüşmesinde en büyük rolü oynayan Rafinha, durmak bilmiyor. Bu hafta Getafe karşısında da takımını orkstra şefi gibi yöneten genç yıldız, bununla da kalmadı ve takımının tek golünü atarak yenilmezlik serisini 5 maça çıkarmasını sağladı.

Asier Illarramendi: Modric'in cezasını iyi değerlendiren Bask oyuncu, Real Madrid'in liderliğe yükseldiği haftada takımının en iyi ismi olarak öne çıktı. Çaldığı toplarla Elche orta sahasına adeta top yaptırmayan Illarra, bununla da kalmadı ve Xabi Alonso'nun yükünü ciddi derecede hafifleterek takımının ileride daha rahat organize olmasını sağladı. Kilidi açan golü ise cabası.

Antoinne Griezmann: Fransız yıldız, takımının Barcelona'yı mağlup ettiği maçta tam anlamıyla yapması gereken her şeyi yaptı. Bir gol atan, bir de asist yapan Griezmann, oynadığı futbolla haftalar geçtikçe fiyatını katlamaya devam ediyor.