Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Ziraat ve Doğa Bilimleri Fakültesi'nin kurucu dekanı olan ve bitki islahı çalışmalarıyla tanınan Prof. Dr. Fahri Altay, dünyada deniz ve çöller dışında tarımsal üretim yapılacak fazla bir alanımız kalmadığını belirterek, "Bu nedenle tek çözüm yolu verimliliğin arttırılması" dedi.
Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi'nin her çarşamba günü düzenlenen Tarih ve Kültür Sohbetleri'nin bu haftaki konuğu Prof. Dr. Fahri Altay Türkiye'nin gündemini uzun bir süredir meşgul edilen GDO konusunda bilgi verdi. Prof. Dr. Altay, nüfus artış oranına bakıldığında Türkiye'nin önümüzdeki dönemde ciddi bir tarımsal üretime ihtiyacı olacağını ve geleneksel üretim yöntemleriyle bu sorunun üstesinden gelmenin mümkün olmayacağını dile getirdi. Prof. Dr. Altay, "Önümüzdeki 25-30 yıl içinde yaklaşık 24 milyonluk bir nüfus artışımız olacak ve bu nüfusun beslenmesi için ilave gıda maddelerine ihtiyacımız olacak. Mevcut durumda bu 24 milyon insanın beslenmesini sağlayacak durumda değiliz. Organik tarım bir modadır. Bu bir çözüm olmaktan çok uzak. Dünyada deniz ve çöller dışında tarımsal üretim yapılacak fazla bir alanımız kalmadı. Bu nedenle tek çözüm yolu verimliliğin arttırılması. Şu an dünyada 28'e yakın ülkede GDO'lu üretim yapılıyor. 1994 yılından bugüne toplam 181 milyon hektarlık alanda bu üretim yapılmaktadır. Bunun yarıya yakını gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde yapılmakta. Soya en yüksek üretime sahip. Bunu mısır takip ediyor. Üçüncü sırada pamuk ve son sırada konola yer alıyor" dedi.
"AFRİKA'DA İSHALİ ÖNLEMEKTE KULLANILIYOR, HAYAT KURTARIYOR"
Altay, GDO'nun insan hayatını kolaylaştıran faydalarını zararlılara, yabani otlara, viral hastalıklara karşı dayanıklılık ve raf ömrünün arttırılması söyleyerek, " Afrika'da yaygın olan ishal vakalarının önüne geçmek için uygulanan ilginç bir yönteme değineceğim. Bazı ülkelerde, hastalıklara karşı ilaç depolanması gibi uygulamaların dahi olduğunu söyleyebiliriz. Patatese yüklenen bir gen aracılığıyla virüslerin bağırsaklarda oluşturduğu hareketin önlendiği ve ishalin önüne geçildiği bilgisini verdi. Altay bunun tek dezavantajının patatesin çiğ tüketilmesi gereklidir" ifadelerine yer verdi.
"GDO'DA RİSK ÇEŞİTLİ ANCAK ÇOK DÜŞÜK"
Prof. Dr. Altay, GDO'nun olası risklerini; transfer edilen genlerin insan ve hayvan bünyesindeki bakterilerle birleşme, virüs kaynaklı genlerin dayanıklı genini diğer virüslere transfer etme ve olası alerjik ya da toksit etki olarak sıraladı. Ancak bunların çok düşük ihtimaller olduğunu vurgulayan Altay şunları söyledi;
"Olası alerji ya da toksik etki ihtimaline erken müdahale edildiği için bugün hiçbir üründe toksik ya da alerjik etki söz konusu değildir ve olmamıştır. Günümüzde tüketilen buğdaylardan bazılarının hatta yaygın kullanılan ekmeklik buğdayın da doğal melezleme yöntemiyle ortaya çıktığını yani tabiatın da insanoğluna transgenik yani GDO'lu ürünleri kendiliğinden hediye etti. Türkiye'de biyo teknolojik araştırmalar ve özellikle transgenik ürünlerin elde edilmesi üzerine organize bir çalışmanın olmadığını ve bunun TÜBİTAK ya da benzer herhangi bir kurum tarafından koordine edilmesi gerekir.Türkiye biyolojik devrim fırsatını kaçırmamalı. Altyapımız var, bilim insanımız var, laboratuvarımız var, bütün mesele bunları bir araya getirip 'şu hedefe yöneliyoruz' demekte. Umarım bu hedefimiz gerçekleşir."
Toplantının sonunda Vali Yardımcısı Mustafa Güney tarafından Prof. Dr. Altay'a plaket takdim edildi. - BİLECİK
Son Dakika › Yerel › Bilecik'te Tarih ve Kültür Sohbetleri - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?