METİN BOLAT - ALİ BARDAK - Karaman'ın Ermenek ilçesindeki kömür ocağında su baskını sonrası 18 işçinin hayatını kaybettiği olaya ilişkin hazırlanan iddianamede, şüphelilerden Ali Kurt'un teknik nezaretçi defterini, Naci Özsoy'un ise barutçu defterini olaydan sonra doldurduğu bilgisine yer verildi.
İddianamede, hakkında "Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olma" ve "Özel belgede sahtecilik" suçlaması yapılan teknik nezaretçi Ali Kurt'un teknik nezaretçi defterini olaydan sonra doldurduğu belirtildi.
"Üretim alanındaki eski imalatı bildiği gerçeğini gizlediği", "Eski imalat haritasını temin etmediği" ve "Ocağın imalat haritasına işlenmesi için çaba sarf etmediği" ileri sürülen Kurt'un kontrol sondajı yapılması için gerekli olan sondaj makinesi bulunmamasına rağmen can güvenliği için önemli olan bu hususu teknik nezaretçi defterine yazmayıp, ruhsat sahibi Cenne Şirketini ve rödovansçı Has Şekerleri uyarmadığı ifade edildi.
İddianamede, şüphelinin görevini gerektiği şekilde ifa etmediğine, bu konuda gerekli özeni göstermediğine dikkat çekildi.
Şüphelinin teknik nezaretçi defterine teftiş raporunda belirtilen eksikliklerin giderilmesi ve sondaj makinesi temin edilmesi gerektiğini yazdığını iddia etse de kaza olduğu zaman ocağa gelerek defteri sonradan doldurduğunun anlaşıldığı aktarılan iddianamede, şunlar kaydedildi:
"Teknik nezaretçi defterine şüphelinin yaptığı eklemeler, ilk bakışta dahi kuşku uyandıracak şekildedir. Normalde şüpheli tüm raporlarını 'bu rapor önceki raporlarda verilen talimatlara ve yönergelere uyulması gereği ile tebliğ edildi' şeklinde bitirirken, 20 Ağustos 2014 tarihli raporda bu ibarenin peşine "Ayrıca MİGEM tarafından yapılan teftişte istenilen yer altı sondaj makinesinin temini ve kullanımı gereği de tebliğ edildi' cümlesi eklenmiştir. Teknik nezaretçi defterinde sondaj hususuna değinilmiş, 2 Eylül 2014 tarihli raporda da sondajla ilgili cümlenin olduğu bölümde kazıntı, daksilleme ve ekleme yapıldığı çıplak gözle dahi görülebilmektedir. Sondaj makinesi hususunun geçtiği diğer rapor olan 25 Ekim 2014 tarihli raporu da kazadan sonra yazdığına dair ifadeler olduğu gibi, normalde 15 günde bir rapor yazan şüphelinin 9'uncu günde bu raporu yazmış olması da kuşku uyandırıcıdır."
Ali Kurt tarafından Hasşekerler Ocağının Teknik Nezaretçi Defterinin geriye dönük olarak sonradan doldurulduğu veya tahrif edildiğinin iddia edilmesi nedeniyle söz konusu defterin incelenmek üzere Ankara Jandarma Kriminal Daire Başkanlığına gönderildiği belirtilen iddianamede, gelen rapor ve suçlamalarla ilgili şu bilgilere yer verildi:
"Raporda, teknik nezaretçi defterinin 20 Ekim 2014 tarihli 0082 numaralı sayfasının 21. maddesinin metninde üç ayrı mürekkepli kalem kullanıldığı, ayrıca 21. maddedeki 'MİGEM tarafından yapılan teftişte istenilen yer altı sondaj makinesinin temini ve kullanımı gereği de tebliğ edildi', 'Ocak içi ilerlemeler sondaj ile yapılmalıdır' ibaresinin deftere sonradan eklendiğine yer verildi. Tüm bu hususlar bir arada değerlendirildiğinde şüphelinin sondaj konusuna kaza tarihinden önce teknik nezaretçi defterinde değinmediği anlaşılmıştır. Ayrıca şüphelinin olay günü bu kusurunun ortaya çıkmaması için teknik nezaretçi defterlerinin üzerinde oynama yaparak, özel belgede sahtecilik suçunu işlemiştir. Yine ruhsat sahasının her bölgesini en az 15 günde bir denetlemek zorunda olan şüpheli, kömür kaymasına rağmen buraya sondaj vurulması konusunda da uyarıda bulunmamıştır. Ocakta alarm sistemi bulunmaması hususu ile ilgili herhangi bir işlem yapmamış, bu hususu (teknik nezaretçi defterindeki) raporlarında belirtmemiştir. Yukarıda açıklanan nedenlerle meydana gelen neticeyi öngörebilecek bir kişi olan şüphelinin, tedbirsiz ve özensiz davrandığı değerlendirilmektedir."
- "Başı ağrımasın" diye barutçu defterini geriye dönük doldurmuş
İddianamede, Hasşekerler Maden Ocağında işçi sıfatıyla çalışan, şüpheli daimi nezaretçi ve mühendis Yavuz Özsoy'un kardeşi Naci Özsoy'un ocağın barutçu defterlerini tuttuğu ifade edildi.
Bu defterlerin her vardiyada barut kullananlar ve teslim edenlerce imzalanması gerektiği ancak şüphelinin defterlerin bir kısmını doldurup imzaladığının anlaşıldığı belirtildi.
Hakkında "Özel belgede sahtecilik" suçlaması yapılan Özsoy'un Cumhuriyet Başsavcılığında verdiği ifadesine de iddianamede yer verildi.
Özsoy, eleman eksikliği ve ocakta 24 saat kalması nedeniyle dinamit deposuna göz kulak olduğunu belirtti.
Çavuşların üzerlerini değiştirdikleri odanın bitişiğinde iki metrekare genişliğinde, dinamitlerin geçici olarak konulduğu bir oda bulunduğunu kaydeden Özsoy, "Esasen dinamitler kantardaki ana depodan alınır, ocağa getirilir ve bu küçük depoya konulurdu. Buradan ustalar dinamitleri alıp, ocağa inerlerdi. Ustaların almasının nedeni, son dönemde ocakta yeteri kadar dinamitçi olmamasıydı" ifadelerini kullandı.
Barutçu defterinin 18 günlük kayıtları içeren tüm sayfalarını kazadan sonra geriye dönük olarak topluca yazdığını ve her sayfanın altına, yazdığı isimlerin yerine Cemile Karaca haricindeki tüm imzaları attığını belirten Özsoy, şunları kaydetti:
"Defterin kazadan sonra bizden isteneceğini tahmin ettiğimden dolayı 'defter son güne kadar doldurulmuş görünsün, başımız ağrımasın' düşüncesiyle geriye dönük olarak doldurdum ve ilgili şahısların adına imzaları attım. Mühendis Karaca'ya ait olan imzalar hariç, ambarcı, barutçu, mesul nezaretçi ve baca ustaları için yazılmış diğer tüm yazılar ve imzalar bana aittir. Şahısların imzaları kendilerinin atmamasının nedeni esasen yeterli barutçu olmaması ve barutçuların yerine ustaların dinamit işini yapmalarıdır. Usulüne uygun tutamayacağımız için defteri kendim tutuyordum ayrıca hesabını da ben tutuyordum. Defteri, kazadan sonra düzenledim. 5-6 aylık dönemde doldurduğum barutçu defterlerinde de ambarcı, barutçu ve mesul nezaretçi sıfatlarının altındaki imzaları gerçekte ben attım çünkü, her vardiyada barutçu olmuyordu. Diğer arkadaşlara da ulaşmada sıkıntı yaşıyordum. Bu nedenle onların yerine imzaları ben atıyordum."
Resmi barutçu defterini tutarken yararlandığı, ustaların aldıkları dinamitleri belirttikleri bir karalama defteri olduğunu anlatan Özsoy, çalışılan ocağın olduğu yerde eski bir ocak olup olmadığını bilmediğini, "numune" isimli eski bir ocağın çalıştıkları sahanın yakınında bulunduğunu, girişini kalıntılarından bildiğini kaydetti.
- "Bildirim yükümlülüğünü ihlal ettiği" suçlaması
İddianamede, şüpheli Mustafa Ayan'ın, olayın çok büyük çaplı olduğu ve acilen yardım istemeleri söylenmesine rağmen "Sakın hiç kimseye haber vermeyin, bekleyin, ben önce Saffet Uyar'ı arayacağım, ondan sonra bakarız" dediği öne sürüldü.
Bu nedenle ocakta kazaya uğrayan kişiler olduğunu bilmesine rağmen şüphelinin, kasten durumu ilgili makamlara iletmediği belirtilen iddianamede, "bildirim yükümlülüğünün ihlal edildiği" görüşüne yer verildi.
Son Dakika › Yerel › Ermenek'teki 'Faciadan' Sonra Kendi Dertlerine Düşmüşler - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?