Kayseri'de Üniversite-Sanayi İşbirliği Bölgesel Toplantısı - Son Dakika
Güncel

Kayseri'de Üniversite-Sanayi İşbirliği Bölgesel Toplantısı

Kayseri\'de Üniversite-Sanayi İşbirliği Bölgesel Toplantısı

Ergün, Organize Sanayi Bölgesi Mesleki ve Teknik Eğitim Merkezi'nde gerçekleştirilen Kamu, Üniversite, Sanayi İşbirliği Bölgesel Toplantısı'na katıldı.

28.06.2013 10:59  Güncelleme: 11:00

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Ergün:

"Türkiye atmosferden çıkıyor. Atmosferden çıkarken de büyük bir enerji harcanır. Bazen ateş topuna döner. Ama Türkiye'nin demokrasisi ekonomisi toplumsal yapısı bütün bu süreci aşmaya muktedir bir yapıdır"

"Şu an Ar-Ge yapan firmalara ve teknogirişimcilere yönelik yatırım destek programı adı altında yeni bir destek mekanizması üzerinde çalışıyoruz"

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, "Türkiye atmosferden çıkıyor. Atmosferden çıkarken de büyük bir enerji harcanır. Bazen ateş topuna döner. Ama Türkiye"nin demokrasisi, ekonomisi, toplumsal yapısı bütün bu süreci aşmaya muktedir bir yapıdır" dedi.

Ergün, Organize Sanayi Bölgesi (OSB) Mesleki ve Teknik Eğitim Merkezi'nde gerçekleştirilen Kamu, Üniversite, Sanayi İşbirliği Bölgesel Toplantısı'nda yaptığı konuşmada,Türkiye'nin 1980'li yıllardan önce basma kumaş, toplu iğne ithal ettiğini ve ülkede ağırlıklı olarak ithal ikamesi bir sistem olduğunu söyledi. Ancak bu durumun Turgut Özal ile birlikte değiştiğini ifade eden Ergün, Türkiye'nin artık sıçrama yapması gerektiğini vurguladı.

Sıçrama yapmanın kolay olmadığını, bunun için zihniyetin değiştirilmesi, bazı meselelerin kenarı konulması, her şeye takılmamak ve ağırlıkların atılması gerektiğini ifade eden Ergün, şöyle devam etti.

"Türkiye son 10 yılda bir sıçrama yaptı. Milli gelirini 3 bin 500 dolardan 10 bin dolara, ihracatını 36 milyar dolardan 250 milyar dolara, teknolojisini, demokrasisini orta seviyeye getirdi. Ama bunu yaparken çok zorluklar oldu. Ben şuna benzetiyorum. Bu uzaya atılan füzeler en büyük zorluğu yer çekiminden kurtulurken yaşarlar. En büyük enerji orada harcanır. Kıyamet kopar orada. Yer çekiminden kurtulmak o kadar kolay değil. Türkiye de bu son 10 yılda çok büyük enerji harcadı aslında. Daha ileri gidebilirdi. Ama enerjisinin önemli bir bölümünü yer çekiminden kurtulmak için harcadı. 2003-2004 yılları Türkiye'nin darbe teşebbüslerini atlattığı yıllardır. 2005-2006 yılları cumhurbaşkanlığı seçimi nedeniyle ağır baskılar altında kaldığı, parlamentonun, kamuoyunun 'darbe yaparız ha' tehditleriyle karşı karşıya kaldığı bir dönemdir. 2007 yılı provokasyonlar dönemidir. 2008 yılı 'kapatırız' tehditleriyle geçirildi. Bunlar bir ülkenin üzerinde az ağırlıklar, az yükler değildir. Türkiye bu yüklerle orta düzeye gelmiştir."

Bu sorunların hepsinin geride kaldığını Türkiye'nin yoluna devam ettiğini anlatan Ergün, "Ama ikinci zorluğun yaşandığı bir yer daha vardır. O da atmosferden çıkarken. Atmosferden çıktığınız zaman karşınıza çıkacak manzara şudur. Daha az enerjiyle daha hızlı yol almanız mümkündür. Orada öyle bir imkan var. Türkiye atmosferden çıkıyor. Atmosferden çıkarken de büyük bir enerji harcanır. Bazen ateş topuna döner. Ama Türkiye'nin demokrasisi ekonomisi toplumsal yapısı bütün bu süreci aşmaya muktedir bir yapıdır. Çünkü bu günlere sağlam bir temel oluşturularak gelinmiştir" ifadelerini kullandı.

Türkiye'nin şimdi üzerindeki yeni yükleri attığını ifade eden Ergün, uzun yıllardır çözülemeyen, 30 yıldır ülke üzerinde duran terör meselesinin çözüldüğünü, entegrasyonu tamamlanmamış kesimlerin entegrasyonunu tamamlayacak mekanizmaların kurulduğunu, yeni demokratikleşme hamlesi, yeni bir teknolojik sıçrama yapıldığını ve gelir düzeyinde artış olduğunu vurguladı.

Bu durumun zorlukları olduğunu anlatan Ergün, "Atmosferden çıkarken kolay olmuyor. Ama Türkiye, siyasetiyle, ekonomisiyle, toplumsal yapısıyla, kurumlarıyla, makro ekonomik dengeleriyle, uluslararası ilişkileriyle sağlam bir yapı oluşturmuş bu süreçlerin hepsinden çıkıp yoluna emin adımlarla devam edebilecek bir ülkedir. Türkiye fert başına milli gelir düzeyini 25 bin dolara, teknolojisini yüksek seviyeye, ihracatını 500 milyar dolara çıkarrdığı zaman çok daha az enerjiyle çok daha büyük mesafeleri kat edebilecektir. Türkiye'de bunu yapmaya çalışıyoruz. Üniversite sanayi iş birliğiyle yapmaya çalıştığımız budur" diye konuştu.

-Buluşcu hoca yüzde 30 pay alacak

Yeni patent kanunu ile üniversitelerin kurumsal olarak patent sahibi olabileceğini belirten Bakan Ergün, "Buluşcu hocalar da kazanacak, üniversiteler de kazanacak. Buluş sahibi akademisyenlerimizin patent gelirinden en az yüzde 30 pay almalarını sağlayacağız" dedi.

Ergün, bugüne kadar bin 134 üniversite mezunu genç girişimcinin Bakanlığın teknogirişim sermaye desteğinden yararlandığını ve kendi işini kurduğunu ifade ederek, 2002 yılında Türkiye'de teknopark sayısı sadece 2 iken, bugün 35 ilde 50 teknopark kurulduğunu, bunların 36'sının da faaliyete geçtiğini, teknoparkları bilişim ve savunma teknoparkı gibi ihtisas teknoparklara dönüştüreceklerini söyledi.

-Firmalara yeni destek programı geliyor

Bakan Ergün, daha nitelikli ve yüksek katma değerli, ileri teknolojili ürünler üretme hedefine yönelik olarak yeni destek mekanizmaları üzerinde çalıştıklarını belirterek, şunları kaydetti:

"Şu an Ar-Ge yapan firmalara ve teknogirişimcilere yönelik yatırım destek programı adı altında yeni bir destek mekanizması üzerinde çalışıyoruz. Konuyla ilgili Maliye Bakanlığı ile görüşmelerimiz son aşamada. Özellikle yeni girişimcilerin, teknogirişimcilerimizin, Ar-Ge yapan KOBİ'ler ile büyük ölçekli firmaların yararlanacakları destekler vereceğiz. Bu desteği orta ve ileri teknoloji alanlarda Ar-Ge projesi yapan firmalara ve girişimcilerimize öncelikle vereceğiz. Türkiye'de Ar-Ge desteği veriliyordu ancak bu Ar-Ge projelerinin yatırıma dönüşmesi hususunda bir eksiklik dikkati çekiyordu. İşte biz bu destekle, Türkiye'de ilk defa Ar-Ge projelerinin yatırıma dönüşmesini sağlayacak, teknoloji tabanlı firmaların sayısını artıracağız."

-Paramız var, kullanacak adam arıyoruz

Ergün, Ar-Ge merkezi belgesi almak için gerekli olan 50 tam zaman Ar-Ge personeli sayısını 30'a indirmek için bir çalışma başlattıklarını açıkladı. Özellikle KOBİ'ler ve yeni girişimciler için büyük önem taşıyacak olan Pazarlama ve Tanıtım Desteği Programının da kısa sürede yürürlüğe gireceğini belirten Ergün, bu desteğin, ürünlerini ulusal ve uluslararası alanda tanıtmak isteyen firmalara verileceğini söyledi.

Firmalara yüksek katma değer oluşturabilecek nitelikli projeler geliştirmeleri çağrısında bulunan Ergün, "Proje destekleri bilinmediği için TÜBİTAK bütçesinin bir bölümünü iade ettik. Paramız var, kullanacak adam arıyoruz. Mesela Rekabet Öncesi İşbirliği Projesi hiç gelmedi. Dünyanın dev firmalari biraraya geliyor bizim KOBİ'ler gelmiyor" dedi.

Toplantıya Sivas Valisi Zübeyir Kemelek, Yozgat Valisi Abdulkadir Yazıcı ve sanayiciler katıldı.

'Türkiye'yi İstanbul'dan, ankara'dan yorumlamak doğru olmaz'

Ergün, Kayseri'deki temasları kapsamında "Hürriyet Kayseri Buluşması"na da katılarak bir konuşma yaptı. Ergün konuşmasında, görevi gereği Anadolu'yu karış karış dolaştığını ve her ilde iş dünyasıyla, üniversitelerle bir araya gelerek sanayinin ve milletin nabzını tuttuğunu söyledi.

Medyanın, Türkiye üzerine kafa yoran, düşünen insanların da bu tür organizasyonlar vesilesiyle Anadolu ile buluşmasını son derece önemsediğini belirten Ergün, "Hem kendilerini yeni süreçte nasıl konumlandırıyorlar bunları anlatmaları açısından hem de Anadolu ne bekliyor, ne düşünüyor bunu algılama açısından son derece önemlidir. Nasıl Türkiye'yi Ankara'dan yönetmek mümkün değilse, Türkiye'yi sadece İstanbul'dan, İstanbul'un belirli semtlerinden bakarak yorumlamak ve anlamak da mümkün değil. Biraz tabana inmek icap ediyor, Anadolu'nun nefesini hissetmek icap ediyor. O nedenle bu organizasyonlar önemli" diye konuştu.

Türkiye'de sosyal medyada dahil olmak üzere medyanın ne kadar önemli bir rol oynadığının birçok sefer görüldüğü ifade eden Ergün, bazen iyi bazen kötü bir rol oynadığını ama medyanın rolünün olmadığı bir dünyada yaşanmadığını vurguladı.

Medyanın mahiyetinin de değiştiğine dikkati çeken Ergün, artık kağıda dokunma zamanının geçtiğini, gün geçtikçe kağıda dokunanların sayısının azaldığını ve cep telefonlarından, bilgisayarlardan bütün yazarların okunup reklamlara ulaşılabildiğini, haberlerin ve görüntülerin takip edilebildiğini aktardı.

-Medyaya 'manipülasyon' uyarısı

Televizyon ve gazetenin aynı anda cepte taşınabildiğini vurgulayan Ergün, şunları kaydetti:

"Medyanın rolü önemli. Tabii bir taraftan kitlenin hassasiyetlerini algılayıp, onu yansıtma rolü var. Ama bazen manipüle edilmekle de karşı karşıya kalıyor. Çünkü bugünkü dünya medyayı da manipüle ediyor ya da medyanın kendisi de manipülasyon aracı olarak kullanılabiliyor. O nedenle bu hassas çizgilerin çok iyi korunması lazım. Yani bizim işimizde hassas çizgiler var, bunları çok iyi korumamız lazım. Nihayetsiz bilgi önümüzden akıp gidiyor. Telefonumuzdan, bilgisayarımızdan akıyor. Peki bu nihayetsiz bilgiden istifade etmek için bir kural, kaide yok mu? Kuşkusuz var. Bilgiden istifade etmek istiyorsak şöyle bir hassasiyet göstermemiz lazım. Kullanılan bilginin doğruluğuna, tamlığına, temizliğine bakmamız lazım. Aslında son haftalarda yaşanan olaylarda buna pek de bakılmadığını gördük. Buna bakanlarla bakmayanlar aynı davranmadı. Buna bakanlar daha rasyonel davrandı, bakmayanlar rasyonel davranamadılar. Böyle bir tabloyla karşı karşıya kaldık"

-Muhasebe yapılmalı

Son olayların siyasetçiler, medya ve tüm vatandaşlar için çok önemli bir muhasebe vesilesi olacağına inandığını anlatan Bakan Ergün, çok ciddi muhasebe yapılması gereken bir durum olduğunu söyledi.

Sıcağı sıcağına tabiki tartışmaların içinde muhasebe yapmanın kolay olmadığını ama soğukkanlı bir döneme doğru gidildiğine dikkati çeken Ergün, şöyle devam etti:

"Bu soğukkanlı dönemde herkes daha iyi muhasebe yapabilir. Muhasebe yapılması gereken çok önemli şeyler yaşadık. Bu yaşadıklarımızı 'yaşanmış geçmiş' diyemeyiz. Çıkartılması gereken bir sürü ders var, bunları çıkarmamız lazım. Akla, sükunete, dürüstlüğe, sağduyuya ne kadar ihtiyacımız olduğunu bu vesileyle görmemiz lazım. Bu süreçte aslında çok dostluklar tahrip oldu. Bir sürü kurulan dostluklar zarar gördü, arkadaşlıklar tahrip oldu. Gereksiz yere bir takım komşuluklar tahrip oldu. Rasyonel olmayan davranışlar nedeniyle komşuların birbirini kırdıklarının gördük. Halbuki siyaset, bugün şöyle olur yarın böyle olur. Ama komşuluk, arkadaşlık öyle değil. Arkadaşlık, komşuluk başka bir hukuk. Siyasetten, her şeyden bağımsız düşünmek lazım bu konudaki hukuku ama bu alanların da yara aldığı, tahrip olduğu bir süreç yaşadık. Bunları yeniden inşa etmek, yara alan komşulukları, dostlukları arkadaşlıkları yeniden inşa etmek mecburiyetindeyiz."

-Rasyonelize edilmesi lazım

Bu süreçte dargınlıkların, kırgınlıkların olmuş olabileceğini ancak bu dargınlığın, kızgınlığın nefrete, kine dönüşmesine de asla izin vermeyeceklerini dile getiren Bakan Ergün, şöyle konuştu:

"Hiç kimse kırıldıysa da, darıldıysa da, gücendiyse de bunu bir kine nefrete dönüştüremez. Derhal yaraların sarılması, arkadaşlıkların, komşulukların, dostlukların belki akrabalıkların yeniden sağlıklı bir şekilde inşa edilmesi lazım. Eğer hepimiz belli ölçülere uygun olarak hareket etmiş olsaydık bunlar yaşanmazdı. Birbirimize hitap ederken de bu böyledir. Yarala, yarala nereye kadar bu böyle gidecek. Birbirimizi yaralayarak nereye gideceğiz. O kadar kaba sözler söyleniyor ki insanın ifade edemeyeceği şeyler. Hem bu mecralarda, hem siyaset dünyasında açık veya kapalı alanlarda. Biz böyle ilerleyemeyiz. Bunlar bizi ilerletmez. Bizim bu işi derhal rasyonelize etmemiz lazım. Herşeyin ölçüsü var. Herşeyi ölçüsünde yapmamız icap ediyor."

Konuşmanın ardından Bakan Ergün, toplantıya katılanların sorularını yanıtladı.

-Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Ergün Kayseri'de

Slovenya'nın Kayseri ve Nevşehir Fahri Konsolosluğu ofisinin açılışına katıldı.

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Kayseri Organize Sanayi Bölgesi'nde Slovenya'nın Kayseri ve Nevşehir Fahri Konsolosluğu ofisinin açılışını gerçekleştirdi.

Törende İzober Taşyünü Fabrikasının içinde oluşturulan ofisin açılışını yapan Bakan Ergün, Slovenya'nın Kayseri ve Nevşehir Fahri Konsolosu Harun Hasyüncü'ye fahri konsolosluk beratını verdi.

Slovenya'nın Ankara Büyükelçisi Milan Jazbec, törende yaptığı konuşmada, 1957'den beri devam eden Türkiye ve Slovenya ilişkileri açısından çok önemli bir gün yaşadıklarını, bunun iki ülke ilişkilerinin gelişmesi için önemli bir dönüm noktası olduğunu söyledi.

Bugün böyle bir kalabalığın oluşması ve Harun Hasyüncü'ye destek verilmesini çok önemsediklerini ifade eden Jazbec, "Kayseri ve Nevşehir Fahri Konsolosluğu Slovenya'nın 7'nci konsolosluğu oldu. Çok yakında da 8'inci konsolosluğumuzu açacağız" dedi.

Harun Hasyüncü de Türkiye'nin 1992 yılında Slovenya'nın bağımsızlığını tanıyan ilk ülkelerden birisi olduğunu söyledi. Slovenya'nın yaklaşık 30 bin dolar milli gelire sahip bir ülke olduğunu ifade eden Hasyüncü, şöyle devam etti:

"Gayri safi milli hasılasının yüzde 30'luk kısmını sanayiden, yüzde 60'lık kısmını ise hizmet sektöründen elde etmekte. Sanayi sektörüne baktığımızda Kayseri ile çok fazla yakınlık gösteren bir yapısı var. Çünkü mobilya, tekstil, kağıt ve metal ürünlerinde öncü sektörleri var. Buradaki amacımız Kayseri ile Slovenya'daki firmaların daha çok ticari, ekonomik, kültürel ilişkilerini geliştirmek. Bu açıdan Kayseri'de böyle bir fahri konsolosluğun açılması şehrimiz adına çok önemli. Hayırlı olmasını diliyorum."

Konuşmaların ardından Bakan Ergün ve Büyükelçi Jazbec, İzober Taşyünü Fabrikasını gezdi ve aynı zamanda fabrikanın yönetim kurulu üyesi olan Harun Hasyüncü'den bilgi aldı.

Kaynak: Bültenler

Son Dakika Güncel Kayseri'de Üniversite-Sanayi İşbirliği Bölgesel Toplantısı - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement