Malezya'da Ramazan Etkinlikleri

Dünyadaki en modern Müslüman ülkelerinden biri olan Malezya, Ramazan ayındaki hayat tarzı ve gittikçe değişen İslami değerleriyle ilgi çekiyor.

Alçak yapıların arasında gökyüzüne uzanan yüksek binaları ve en ünlüsü olan Petronas Kuleleri, Kuala Lumpur'u akılda tutan en büyük öğeler olarak görülüyor. Şehrin her yanından bir yıldız gibi yükselen bu yapılar, sanki bir gemicinin yön bulmasına yardım eder gibi Kuala Lumpur'da yaşayan, en azından yabancıların şehrin neresinde olduklarını tahmin etmesine yardımcı oluyor. Bu sayede yön bulanların olduğu dahi iddia ediliyor. Tüm yüksek binalar ve modern yapılar bir tarafa, asıl önemle üzerinde durulması

gereken halkın İslam'ı yaşayış tarzı oldu. Son yıllarda bazı muhalefet partilerince de desteklenen bu İslami hayat tarzı, halk üzerinde de bir baskı unsuru haline gelince, başörtüsü oranı oldukça artmış ve hükümetin de serbestisi ile sokakta görünen kadınların hemen hemen hepsi başörtülü olmuş. Bazıları gerek aile terbiyesiyle bazıları ise çevre baskısı nedeniyle neredeyse tüm Malezyalı kadın nüfus kapanmış. Yabancılar ise yerli Malaylar kadar değil. Hintliler ve Çinliler, Malezya nüfusunun önemli bir

kısmını oluşturuyor ve bunların arasında Müslüman olanlar da var.

Ramazan ayında özellikle Kuala Lumpur'un bazı yerlerinde farklılıklar görülüyor. Bu farklılıklar bilinen farklılık değil. Yabancıların yoğun olduğu bölgelerde ve merkezi yerlerde halk Ramazan ayında rahat ve özgürce biraz daha. Katı kurallar sarmamış daha. Gündüz vakti lokantalarda masalar dolabiliyor, veya kişiler elinde sigarası işlerine kısa mola verebiliyorlar. Ancak bazı bölgelerde ne yemek ne de içmek sakıncalı. Çünkü İslamın daha baskılı olduğu bu bölgelerde Ramazan vakti gündüz yenen bir yemek

çevre halkı tarafından güçlü bir kınanmaya sebep olabiliyor.

Müslüman okullarındaki durum da hayli ilginç. Yemek veya yiyecek tedarik eden tüm yerler kapalı. İlkokullarda bile. Küçük öğrenciler okul bahçesinde koşup oynarlarken yemekhanede kilit vurulmuş hatta masalar birbirinin üzerine kapatılmış Ramazanın bitmesi bekleniyor. Ama bu çocuklar daha 10-12 yaşlarında ve gencecik. Tropik bir ülkede 12 saatten fazla oruçlu kalınması gerekiyor ve bu bedenlerin bu sürede aç kalmaları neredeyse imkansız. Mutlaka beslenmeleri gerek. Öğretmen olan Abdullah Binte Fauziah

bunu açıklıyor.

"Ramazan ayında kantinlerin ve kafeteryaların kapatılması çocuklara oruç tutmaya zorlamak değil onlara orucu öğretmek. Çocuklardan deneyenler bile var. Ben de bir anneyim ve çocuğum var elbette o uzun günde oruç tutamıyor. Beslenmesi şart. Ancak bu duruma tek benim karşı çıkmam anlamsız. Çünkü yönetim tarafından böyle bir uygulama var. Okuldaki kantinlerin kapatılması herkesin oruç tutacağı anlamına gelmiyor. Öğrenciler evlerinden yemek getirmek zorunda. Yoksa okul çevresinde yiyecek veya içecek

bulamaz." Diyor. Son derece mantıksız gelen bu durum aslında çocukların halini kara kara düşündürüyor Malezyalı olmayan birine. Çünkü aileler de çocuklarını oruca alıştırmak için evlerden yemek vermiyor. Okul çevresindeki marketler de eğer dinci kesimlere hitap ediyorsa, kapalı olacaktır. Dolayısıyla bu çocuklar zorbaca açlığa mahkum bırakılıyorlar.

Diğer bölgelerde durum farklı. Özellikle Hintliler lokantaları açık tutuyor. Müşterileri de gündüz vakti çekinmeden gidip yemek yiyebiliyorlar. Lokanta sahibi olan Hindu Vasantharaj; iftar vaktine kadar fazla müşterisi olmadığını, ancak ondan sonra günü kurtardığını ifade ediyor. Kimin oruçlu kimin oruçsuz olduğu ile ilgilenmediğini sadece lokantasını açarak işini yaptığını oruç tutmayan kim varsa gelip yediğini söyledi. Çevre insanını iyi tanıdığını, gündüzleri müşterilerinin özellikle Çinliler olduğunu

vurguluyor ve lokantasını sürekli açık tutmak zorunda olduğunu, ancak Ramazan ayı boyunca işlerinin pek iyi gitmediğini ifade ediyor. Hemen çevre lokantalardan bir başka yerde oldukça kalabalık bir müşteri görülüyor. Sahibi Malezyalı ve yerli. Yemeği pişiren de oruçlu bir kişi. Pirinç yemeğini ustalıkla ve hünerle pişiriyor. Yemekler lezzetli olmalı ki müsterisi diğer lokantalardan daha fazla. Hem aşçı hem de lokantanın ortağı olan Muhammad Sharif, "burada haşlama yemekler yapıyorum, hepimiz Müslümanız,

Hintli, Çinli oruç olmayan yerliler geliyorlar. Bu bölgede oruç tutan tutmayan beni ilgilendirmiyor, hepsi geliyor.burada 6 kişi çalışıyoruz ve hepimiz Müslümanız. Burdan alıp evlerinde yiyenler de var. Nerede yemeleri önemli değil. Bu bizim işimiz. 24 saat açığız." Dedi.

Bazı insanlarda evlerinde hazırladıkları yemekleri sokakta iftarda satmak için hazırlık yapıyorlardı. Yerel pazarlarda başörtülü olmayan yok neredeyse. Alışveriş yapanların hepsi başörtülü. Markette elbise dükkanı olan Hacı Abdullah Türkiye'nin yeni cumhurbaşkanını inançlı bir kişi olduğu için memnun olduğunu ifade etti. Bence tüm Müslümanlar aynı ancak ben Türkiye'yi biraz farklı görüyorum. Daha batı taraflısı geliyor bana.Çünkü Türkiye Avrupa ve Asya arasında model bir ülkedir. Ben Türkiye'yi bir

Avrupa ülkesi gibi görüyorum ama değil. Söylenecek fazla bişey yok sadece Türkiye güzel bir ülke. Benim sevdiğim konu, Türkiye hiçbir ülkeye benzemiyor ne Malezya ne de Arap ülkesi. Çok farklı bir ülke. Türk insanı inanıyorum ki doğru insanı seçti yönetici olarak. Dünyada en çok sevdiğim yerler Medine ve Mekke'dir. Mübarek yerler olduğu için hayranım. Kimin kime benzediği önemli değil. Tüm müslümanlar tek yürek olmalıdır ve sadece ibadet etmelidir. Gerisi önemli değil. Diyerek fikrini beyan ediyor.

Birçok yer Ramazan dolayısıyla kampanyalar başlatmış. Ramazana ait ücretler belirlenmiş. Halka arz edilmiş. Takı ve tekstil ürünleri Ramazan ayında halk tarafından rağbet görüyor. Alışveriş bölgelerinde de başörtülü bayanların büyük çoğunluğu ise dikkat çekiyor.

(KK-KK-KK-D)