6 Bin Kişiye Giriş Yasağı
Dışişleri Bakanı, "Bu bölgeye gelen her teröristin, ister yabancı savaşçı ister bölgeden olsun, Türkiye'ye yönelik bir tehdit olduğunu biliyoruz.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier, Almanya Dışişleri Bakanlığında yaptıkları görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenlendi. Türkiye'nin bugünlerde binden fazla şüpheliyi yakalayıp sınır dışı ettiğine dikkati çeken Çavuşoğlu, "Özellikle yabancı savaşçıların geldiği ülkelerin verdiği bilgiler doğrultusunda da bugüne kadar 6 binden fazla kişiyi, özellikle son 7 ayda 3 binden fazla kişiyi, ülkeye giriş yasağı listesine koyduk, artık Türkiye'ye giremiyorlar. Ortak çabalarımız sürecek" dedi.
Suriye ve Irak'taki yabancı savaşçılar konusuna da değinen Çavuşoğlu, şöyle konuştu:
"Özellikle yabancı savaşçılar konusunda, bu yabancı savaşçıların geldiği ülkelerle işbirliği çok önemlidir. İstihbarat paylaşımı, bilgi paylaşımı... Bu insanlar, ülkelerden ayrılmadan önce tespit edilip engellenebilirse en ideali. Engellenemezse Türkiye'ye bildirilerek Türkiye'ye girişinin engellenmesi gerekiyor ve yakalandıktan sonra sınır dışı edilmesi gerekiyor."
'Ürdün ve Lübnan desteklenmeli'
Suriye ve Irak konusunda özellikle Türkiye, Ürdün ve Lübnan'daki mültecilerin yaşam şartlarının önemine değinen Çavuşoğlu, Türkiye'deki mültecilerin herhangi bir sıkıntılarının olmadığını ifade etti.
Çavuşoğlu, ancak Ürdün ve Lübnan'ın bu konuda desteklenmesi gerektiğini, ayrıca mültecilerin geleceği konusunda hep birlikte düşünüp karar vermelerinin önemli olduğunu kaydetti.
'IKBY'ye silah yardımı yanlış anlaşılmamalı'
Almanya Dışişleri Bakanı Steinmeier ise basın toplantısında, IŞİD'e karşı mücadelede Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'ne (IKBY) yapılacak silah yardımına ilişkin bir soru üzerine şöyle konuştu:
"Irak'a yaptığım seyahatte gerek Bağdat, gerekse Erbil'de yaptığım görüşmelerde bizim Almanya olarak IŞİD'e karşı sunacağımız desteğin asla yanlış anlaşılmaması gerektiğini vurguladım. Özellikle de bunun, 'bağımsız Kürdistan' konusunda bir cesaretlendirme olarak katiyen algılanmaması gerektiğini defalarca ifade ettim. Tam tersine Irak'ın toprak bütünlüğünün sağlanmasını, devamının önemini vurguladım."