İstanbul Finans Zirvesi - Son Dakika
Ekonomi

İstanbul Finans Zirvesi

İstanbul Finans Zirvesi

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Murat Çetinkaya, "Mevcut konjonktürde Merkez Bankası'nın faiz seviyesi veya genel finansman maliyetleri kadar, genel finansal koşulları da içine alan büyük resmin dikkate alınması önem taşıyor.

06.09.2016 16:27

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Murat Çetinkaya, "Mevcut konjonktürde Merkez Bankası'nın faiz seviyesi veya genel finansman maliyetleri kadar, genel finansal koşulları da içine alan büyük resmin dikkate alınması önem taşıyor. Daha da önemlisi, merkez bankalarının istikrar odaklı kurumlar olarak finansal döngüleri büyütücü, artırıcı değil, dengeleyici yönde hareket ettiğinin de gözden kaçırılmaması gerekir" dedi.

Başbakanlık himayelerinde düzenlenen "7'nci İstanbul Finans Zirvesi'nin (Istanbul Finance Summit - IFS) öğleden sonraki bölümünde konuşan Çetinkaya, küresel gelişmelere ve bu gelişmelerin merkez bankalarına yansımalarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Küresel krizin ekonomik ve finans anlamında birçok ezberi bozduğunu belirten Çetinkaya, merkez bankalarının tarihte görülmedik biçimde sıra dışı politika araçları tasarlayarak uygulamaya koyduklarını anımsatarak, bu politikaların uygulamaya başlandığı dönemden bu yana neredeyse 8 yıl geçmesine rağmen halen küresel ekonomideki toparlanmanın hızının ve ekonomilerin kırılganlığının tartışma konusu olduğunu söyledi.

Çetinkaya, böyle bir ortamda para politikalarının sınırlarının da giderek zorlandığına işaret ederek, şunları kaydetti:

"Tarihsel süreç, özünde yapısal nitelik taşıyan problemlerin, yapısal olmayan araçlarla çözülemeyeceğini bizlere defalarca gösterdi. Nitekim küresel finansal kriz döneminde alınan parasal tedbirlerin, güçlü yapısal reformlarla desteklenememesi, aktarım mekanizmalarının tıkanma riskini de beraberinde getirmektedir. Merkez bankaları krizle birlikte biraz da çekimser olarak girdikleri oyunun içinde arzu ettiklerinden daha uzun süre kalmış görünüyorlar. Bundan sonraki aşamaları kestirmek pek kolay değil. Büyük ihtimalle merkez bankaları ellerindeki araçları sonuna kadar kullanmaya devam edecekler. Ancak küresel ölçekte biriken yapısal sorunların para politikaları ile çözülemeyeceği artık çok açık görünüyor. Ekonomiden sorumlu bütün paydaşların, bütüncül bir yaklaşımla, ortak bir çaba göstermesi şart. Bütün bu birikmiş konular önemini korurken, arka tarafta da küresel ekonomi yeni şoklarla karşı karşıya geliyor."

"Finansal koşullar, para politikasının dışında birçok faktörden etkilenebiliyor"

Başkan Çetinkaya, özellikle jeopolitik risklerin güven faktörü açısından oldukça önem kazanmaya başladığını, küresel ekonomideki kırılgan seyrin zaman zaman jeopolitik risklerle etkileşime girerek kendi kendini besleyen bir kısır döngüye dönüşebildiğini belirtti.

Böyle bir ortamda haliyle küresel piyasalardaki oynaklığın da devam ettiğini anlatan Çetinkaya, bu zorlu süreçte iktisadi temellerini sağlam tutabilen ülkelerin çalkantıları olabilecek en az hasarla atlatan ülkeler olacağına dikkati çekti.

Çetinkaya, şöyle devam etti:

"Gelinen noktada, son yıllarda yaşanan çeşitli şoklara rağmen Türkiye ekonomisinin, güçlü bankacılık sistemi, basiretli maliye politikası ve risk odaklı bir para politikası yaklaşımı ile oldukça dirençli bir seyir izlediğini ifade edebiliriz. Ekonomide artan koordinasyon ve her boyuttaki yapısal düzenleme çabalarının bu bağlamda oldukça önemli olduğunu vurgulamakta fayda görüyorum. İktisadi temellerin önemi konusunun kritik bir boyutunun da ekonomi politikalarının öngörülebilirliğini ve ikna ediciliğini artırmak olduğunu düşünüyorum."

Çetinkaya, finansal koşullar kavramının bu kapsamdaki önemine ve iktisadi birimlerce yeterinde vurgu yapılmadığına dikkati çekti.

Küresel kriz öncesi dönemde merkez bankalarının belirlediği kısa vadeli faizin, parasal ve finansal koşulları büyük ölçüde yansıttığı düşüncesinin hakim olduğunu kaydeden Çetinkaya, küresel krizi takip eden süreçte ise para politikasının duruşuna dair göstergelerin çok boyutlu bir nitelik kazandığını ifade etti.

Çetinkaya, şunları kaydetti:

"Kriz sonrası ortaya çıkan yeni resim, merkez bankaları politikaları ele alınırken ekonomideki genel finansal koşulları etkileyen her türlü gelişmenin bir arada değerlendirilmesi gerektiğine de işaret ediyor. Diğer bir ifadeyle, sadece tek bir oran, tek bir gösterge üzerinden değil genel parasal ve finansal koşullar üzerinden bir iletişim yapılmasının daha sağlıklı olduğu görüşü ağır basıyor. Bugün küresel ölçekte merkez bankalarının sıra dışı bilanço hareketlerinin ve finansal kuruluşlara dair düzenlemelerin, parasal ve finansal koşullar üzerinde ciddi etkilerinin olduğunu görüyoruz. Daha da önemlisi, küresel finans sisteminin bu kadar entegre olduğu bir dünyada, yurt içi politikaların genel finansal koşulları açıklamakta her zaman yeterli olmadığı görülmekte. Finansal koşullar, para politikasının dışında birçok faktörden etkilenebiliyor. Örneğin, küresel likiditenin oldukça önemli rol oynadığını geçtiğimiz yıllarda gördük. Yakın dönemde yapılan çalışmalarda, gelişmekte olan ülkelerin uzun vadeli faizlerinin en önemli belirleyicisinin küresel uzun vadeli faizler olduğu görülmektedir."

"Kredi piyasaları için üç husus önemli"

Murat Çetinkaya gelişmekte olan ülkeler için gelişmiş ülke merkez bankalarının kısa vadede alacakları faiz kararları kadar, küresel uzun vadeli faizlerin düşük seviyelerde kalıp kalmayacağı konusunun daha da önemli olabileceğine dikkati çekti.

Böyle bir ortamda finansal aktarım mekanizmasına dair tartışmaların, merkez bankalarının kısa vadeli faizleri üzerinden yürütülmesinin sağlıklı olmayacağını dile getiren Çetinkaya, şu bilgileri verdi:

"Türkiye örneğinden ele alacak olursak, finansal piyasalara dair birçok gösterge, bugün itibariyle finansal sıkılığa işaret etmekte. Örneğin finansal aracılığın ağırlıklı olarak bankalar üzerinden yürütüldüğü bir ekonomide, kredi büyüme hızları bir göstergedir ve bize fikir vermektedir. Ancak toplam kredilerin büyüme hızının yanı sıra, kredi dağılımı da dikkatle izlenmesi gereken önemli bir göstergedir. Finansal tüketicilerin, ister kurumsal ister bireysel olsun, krediye erişim şartları arasında yer alan diğer unsurlar da maliyet kadar önem taşımaktadır.

Sonuç olarak mevcut konjonktürde Merkez Bankası'nın faiz seviyesi veya genel finansman maliyetleri kadar, genel finansal koşulları da içine alan büyük resmin dikkate alınması önem taşıyor. Daha da önemlisi, merkez bankalarının istikrar odaklı kurumlar olarak finansal döngüleri büyütücü, artırıcı değil, dengeleyici yönde hareket ettiğinin de gözden kaçırılmaması gerekir."

Finansal koşullara niceliksel değil finansal istikrar ve parasal aktarım açısından yani niteliksel bir perspektiften baktıklarını anlatan Çetinkaya, "Örneğin kredi piyasası açısından bakıldığında üç hususa önem verdiğimizi söyleyebilirim. Birincisi, toplumun her kesiminin kredi büyümesinden dengeli bir biçimde pay alabilmesi. İkincisi, kredilerin makul koşul ve fiyatlamalarla sunulması. Üçüncüsü ise verimli dağılması. Olumlu ölçüde finansal derinleşmeyi de sağlayan bu yapıdaki bir kredi büyümesinin sağlıklı ve sürdürülebilir olduğunu düşünüyoruz. Bu yaklaşımı aynı zamanda parasal aktarım mekanizmasının etkin işleyişi açısından da önemsiyoruz" diye konuştu.

(Sürecek)

Kaynak: AA

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement