Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkan Yardımcısı Mehmet Yörükoğlu, TCMB'de 2010 yılı sonu itibariyle yeni bir para politikası çerçevesi belirlediklerini belirterek, "Buradaki amaç ekonominin büyümesini dengeli bir hale getirmek ve ekonomiye gelen yüksek sermaye akışlarının yarattığı olumsuz etkileri en aza indirerek yumuşak iniş sağlamaktı" dedi.
Yörükoğlu, TCMB'nin katkıları ile gerçekleştirilen "Macro Workshop 2014" başlıklı uluslararası çalıştayın açılışında yaptığı konuşmada, bugün içinde bulunulan karmaşık küresel ekonomik mimaride güncel konularla ilgili üst düzeyde akademik araştırmanın önem kazandığını ifade etti.
Küresel finansal krizle birlikte yakın zamanda hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ekonomilerin merkez bankalarının uygulamalarında ve makro ekonomi alanındaki çalışmalarda çeşitli farklılıklar ortaya çıktığına değinen Yörükoğlu, kriz sonrasında makro ekonomik konularda özellikle merkez bankalarının hedeflerine ulaşmak için ellerindeki imkanları etkin şekilde kullanıp kullanmadıkları konusunda farklı tartışmaların gündeme geldiğini dile getirdi.
Bu krizle birlikte merkez bankaların karşısında ellerinde pek çok araç olduğu ve pek çok sorunu çözmek durumunda kaldıkları bir ortamın oluştuğunu belirten Yörükoğlu, merkez bankalarının hem ana hedefleri olan fiyat istikrarını muhafaza etme hem de ikincil amaçları olan finansal istikrarı sağlama açısından zorluklarla karşı kaşıya kaldıklarını ve bunların yanı sıra ekonomik büyümenin yavaşlaması ve işsizliğin ciddi oranda artmasıyla ilgili sorunları da çözmelerinin beklenmeye başlandığını kaydetti.
Yörükoğlu, merkez bankalarının yeni bir takım para ve makro ihtiyati politika araçları kullanmaya başladıklarını anlatarak, çeşitli tedbirler sonucunda küresel finansal sistem içerisinde ciddi bir likidite fazlasının oluştuğunu söyledi.
Bu durum neticesinde gelişmekte olan piyasaların sermaye akışlarını kendilerine çekmeyi sağlayan daha kuvvetli bir finansal yapı ve daha yüksek getiri oranlarının söz konusu olduğu bir ortamın ortaya çıktığına dikkati çeken Yörükoğlu, ancak kısa vadede bu kuvvetli sermaye akışlarının gelişmekte olan ekonomilerde kredilerin aşırı büyümesine, iç talebin kuvvetlenmesine ve yerel para birimlerinin değer kazanmasına sebebiyet verdiğini ifade etti.
"Makro ihtiyati tedbirler kullanarak kredi oranlarının büyümesindeki aşırı sapmaları önlemeye çalıştık"
Yörükoğlu, Türkiye ve Türkiye'ye benzer kuvvetli makro ekonomik dengeleri olan gelişmekte olan ülkelerde ortaya çıkan bu durumların sonucunda bir takım olumsuz etkilerin de olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Örneğin dış dengelerde bozulmalar, rekabetçiliğin azalması, parasal dışsallığın ortaya çıkması gibi durumlar ortaya çıktı. Bu gibi durumlarla karşı karşıya kalındığında gelişmekte olan ülkelerde çeşitli uygulamalar yapıldı. Bazı gelişmekte olan ülkelerde sermaye kontrolleri ve tedbirler uygulanarak sermaye akışlarının doğurduğu dalgalanmaların olumsuz etkilerinin üstesinden gelinmeye çalışıldı. Başka ülkelerde ise makro ihtiyati bir takım politikalar uygulandı ve geleneksel düşüncenin dışında daha sıradışı bir takım yeni politika önlemleri alındı.
TCMB'de biz 2010 yılı sonu itibariyle yeni bir para politikası çerçevesi belirledik. Buradaki amaç ekonominin büyümesini dengeli bir hale getirmek ve ekonomiye gelen yüksek sermaye akışlarının yarattığı olumsuz etkileri en aza indirerek yumuşak iniş sağlamaktı. Bu çerçevede enflasyon hedefleme rejimi geliştirildi. Bunu yanı sıra finansal istikrar da önem kazandı ve biz genellikle düşük ama esnek faiz oranlarıyla birlikte makro ihtiyati tedbirler kullanarak kredi oranlarının büyümesindeki aşırı sapmaları önlemeye çalıştık. Aynı şekilde kurlarla ilgili olarak da bu etkileri sağlamaya çalıştık."
Burada asimetrik faiz oranı koridoru ve likidite tedbirleri gibi çeşitli politika araçları kullandıklarını ve yeni bir takım yaklaşımlar geliştirdiklerini anlatan Yörükoğlu, bu politikaların kriz sonrasındaki toparlanma süreci içinde iç ve dış talepteki dengeleme sürecine katkı sağladığını ve Türkiye ekonomisi üzerinde Avrupa'daki ülke borç krizlerinin yarattığı olumsuz etkileri önemli oranda yumuşattığını ifade etti.
Mevcut gelişmeler çerçevesinde akademisyenlerin ve merkez bankacıların üzerinde odaklanması gereken çeşitli sorular olduğuna işaret eden Yörükoğlu, "Örneğin merkez bankaları hangi spesifik amaçlara ilişkin olarak hangi spesifik politika enstrümanlarını kullanacak? Aynı şekilde, kullanılan bu araçlar ve birden fazla hedefe ulaşmak için yapılan çalışmalarda uygulanan politikaların birbirlerine olan etkisi ne şekilde değerlendirilecek? Bu stratejilerden çıkış yapılırken ve geleneksel olmayan politika araçları kullanılırken bunların ekonomiler üzerindeki etkileri ne olacak?" diye sordu.
Yörükoğlu, şunları kaydetti:
"Acaba bir merkez bankası standart faiz kurallarına uygulayarak çıktı farklılıkları ve enflasyondaki değişikliklere tepki veren pasif bir oyuncu mudur yoksa merkez bankaları dinamik bir optimizasyon kurumu olarak standart genel denge modelleri içerisinde makro şoklara karşı optimal politika adımlarının neler olacağını belirlemekte önemli bir oyuncu mudur? İkinci olarak optimal para ve makro ihtiyati politikaları genel bir denge çerçevesi içerisinde temsili verilere dayanarak mı incelemek lazım yoksa her ne kadar hesaplaması karmaşık olsa da bankalar, hane halkı ve firmaların içinde bulunduğu daha heterojen yapıların göz önüne alınarak değerlendirilmesiyle mi belirli çalışmalar yapılmalıdır?"
Karşı karşıya kalınan değişik sorular ve gelecek dönemdeki politika uygulamaları çerçevesinde merkez bankalarının kendi araştırma yeteneklerini geliştirmelerinin gerektiğini vurgulayan Yörükoğlu, bu çerçevede araştırmaların yüksek kalitede olabilmesi ve fikir alışverişinin yapılabilmesi için çeşitli ortamlar yaratmaya çalıştıklarını da sözlerine ekledi. - İstanbul
Son Dakika › Ekonomi › Tcmb Başkan Yardımcısı Yörükoğlu Açıklaması - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?