Tüsiad Başkanı Muharrem Yılmaz: Yeni HSYK Düzenlemesinden Büyük Rahatsızlık Duyuyoruz - Son Dakika
Ekonomi

Tüsiad Başkanı Muharrem Yılmaz: Yeni HSYK Düzenlemesinden Büyük Rahatsızlık Duyuyoruz

Tüsiad Başkanı Muharrem Yılmaz: Yeni HSYK Düzenlemesinden Büyük Rahatsızlık Duyuyoruz

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz, 17 Aralık sonrasında yaşanan gelişmeleri değerlendirerek, "Gözleri kör eden bu kavganın temelinde, hukuk devleti, güçler ayrımı, temiz siyaset gibi vazgeçilmez demokratik kavramlar konusundaki zaaflarımızın yattığı açıkken, bu meseleye sistemi, kurumları alt üst ederek çözüm bulmaya çalışmanın doğru olmadığını düşünüyoruz.

23.01.2014 14:24

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz, 17 Aralık sonrasında yaşanan gelişmeleri değerlendirerek, "Gözleri kör eden bu kavganın temelinde, hukuk devleti, güçler ayrımı, temiz siyaset gibi vazgeçilmez demokratik kavramlar konusundaki zaaflarımızın yattığı açıkken, bu meseleye sistemi, kurumları alt üst ederek çözüm bulmaya çalışmanın doğru olmadığını düşünüyoruz. Devletin güvenlikle ilgili kurumlarında yaşananlardan sonra, bu kurumların daha önce nasıl işlediğini, bundan böyle nasıl işleyeceğini, sorgulamadan da edemiyoruz. Emniyet güçleri ve yargı içerisinde varlığı ortaya çıkan gruplaşmaları ve bu gruplaşmaların örgütlü niteliğini, devletin kurumsallığı açısından kabul edilemez buluyoruz. Siyaset dışı örgütlenmelerin, devlet kurumları aracılığıyla siyaseti etkilemeye çalışması, hepimizi tedirgin ediyor" diye konuştu. TÜSİAD Başkanı Yılmaz, "Hukukun üstünlüğüne riayet edilmeyen, yargı mekanizması AB normlarında çalışmayan, düzenleyici kurumlarının bağımsızlığına gölge düşen, vergi cezaları veya başka tür cezalarla şirketler üzerinde baskı kurulan, ihale yasası onlarca kez değiştirilen Böyle bir ülkeye yabancı sermayenin gelmesi mümkün değildir" dedi.

TÜSİAD'ın 44. Olağan Genel Kurulu'nda kapsamlı bir konuşma yapan Başkan Yılmaz, "Çözüm süreci ile ilgili tartışmaları, bölgesel sarsıntıları, Gezi olaylarını, Yeni Anayasa çalışmalarının sonuçsuz kalmasını, hala süren, yolsuzluk ve hukuksuzluk iddialarıyla çerçevelenmiş siyasi depremi düşündüğümüzde, 2013'ün ağır gündemini ve yüklü miktarda sorunu yeni yıla devrettiğini söyleyebiliriz. 2014 yılında gerçekleşecek yerel seçimler ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin, 2015 yılındaki genel seçimlerin, ülkemizi sürekli bir siyasi kampanya ikliminde tutacak olması da bu dönemi belirleyecek dikkat etmemiz gereken en önemli husustur.Bütün bu seçimlerin Cumhuriyet'in yüzüncü yılına doğru AB üyeliği, çözüm süreci, yeni Anayasa gibi konuları sonuçlandırarak Türkiye'nin geleceğine şekil verecek siyasi kadroları belirleyeceğini de unutmamak gerekir" dedi.

-"GÖZLERİ KÖR EDEN BU KAVGANIN TEMELİNDE..."-

Konuşmasında dünya ekonomisindeki ve uluslararası ilişkilerdeki gelişmeleri değerlendiren Yılmaz,17 Aralık sonrası yaşananlarla ilgili olarak da "Ekonomik ve stratejik olarak, dünyanın yeni çerçevesinin çizildiği böyle bir ortamda, Türkiye kendisini tüketen, şiddetli, yıkıcı ve kazananı olmayacak bir kavgayla, enerjisini harcamakta.Gözleri kör eden bu kavganın temelinde, hukuk devleti, güçler ayrımı, temiz siyaset gibi vazgeçilmez demokratik kavramlar konusundaki zaaflarımızın yattığı açıkken, bu meseleye sistemi, kurumları alt üst ederek çözüm bulmaya çalışmanın doğru olmadığını düşünüyoruz. Diğer yandan, devletin güvenlikle ilgili kurumlarında yaşananlardan sonra, bu kurumların daha önce nasıl işlediğini, bundan böyle nasıl işleyeceğini, sorgulamadan da edemiyoruz.Emniyet güçleri ve yargı içerisinde varlığı ortaya çıkan gruplaşmaları ve bu gruplaşmaların örgütlü niteliğini, devletin kurumsallığı açısından kabul edilemez buluyoruz.Siyaset dışı örgütlenmelerin, devlet kurumları aracılığıyla siyaseti etkilemeye çalışması, hepimizi tedirgin ediyor" diye konuştu.

-"YASA TASARILARI BİZİ TEREDDÜDE DÜŞÜRÜYOR"-

Konuşmasında hukuk sistemiyle ilgili yapılan son düzenlemelere de özel bir vurgu yapan Yılmaz "Birbiri ardına hazırlanan bir takım kanunlar, bizi tereddüte düşürüyor. İnternette özgürlük sınırlarını düzenleyen kanun tasarısının, iletişim özgürlüğü üzerine, kara bir bulut gibi çökeceği görüşü hayli yaygın. Torba Tasarı, internette sansür uygulamalarını artıracak nitelikte bir düzenlemeye doğru yöneliyor. Bilgi toplumu olma hedefiyle, hoşumuza gitmeyen her alanı ani yasaklarla kısıtlamak anlayışı birlikte var olamaz.Bu düzenleme hazırlığının bir an önce, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin tanımladığı, ifade özgürlüğü kriterlerini içeren, AB standartlarında bir yapıyla değiştirilmesi gerektiğine kuvvetle inanıyoruz. Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu'nu düzenleyen yeni kanun teklifinden de, büyük rahatsızlık duyuyoruz.Hem 1982 Anayasası'na ilişkin, hem de 2010 Anayasa değişikliğinde sakıncalarına işaret ettiğimiz, HSYK modelini bugün bir kez daha değiştiren gündemdeki kanun teklifi, son günlerde izlediğimiz çatışmayı, yürütmenin yargı üzerindeki etkisini biraz daha artırarak aşmaya çalışmaktadır.Böylelikle, kanun teklifi, bağımsızlığı zaten tartışmalı olan HSYK yapısına, yeni sorunlar ilave etmektedir.Çözüm, yargı bağımsızlığı veya tarafsızlığını gerçekten sağlayacak ve Kopenhag kriterlerine uygun bir anayasal reformda yatmaktadır" dedi.

-ERKLER ARASI ÇATIŞMA-

Bugün aslında demokrasi ve hukuk devleti yolundaki eksik adımların sıkıntısının yaşandığını ifade eden TÜSİAD Başkanı şöyle devam etti:

"Sıkıntı, erkler arasında önemli bir çatışma ve çekişmeye dönüşmüş durumda.Bu çekişmeyi erklerin birbirleri üzerindeki etkilerini artırarak çözemeyiz.Böyle bir anlayış, bizi yeni sorunlara götürecektir.

Gerçek bir hukuk devleti yolunda çözümün, konjonktürel ve tepkisel adımlarda değil, çağdaş, evrensel kabul görmüş normlarda, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığını, gerçekten sağlayacak bir anayasal reformda olduğu çağrısını tekrarlamak istiyorum.Hukukun üstünlüğüne riayet edilmeyen, yargı mekanizması AB normlarında çalışmayan, düzenleyici kurumlarının bağımsızlığına gölge düşen, vergi cezaları veya başka tür cezalarla şirketler üzerinde baskı kurulan, ihale yasası onlarca kez değiştirilen...Böyle bir ülkeye yabancı sermayenin gelmesi mümkün değildir."

-TOPLUMSAL MUTABAKAT ÇAĞRISI-

Refah düzeyi düşmeye başlayan bir toplumda, sorunların soğukkanlı bir şekilde çözülmesi ihtimalinin de ger geçen gün zayıflayacağını,devlet ile toplum arasında veya toplumsal katmanların kendi aralarında mutabakat sağlayabilecek ortak paydaları üretmenin giderek zorlaşarak çatışmaların artacağını savunan TÜSİAD Başkanı "Farklı ton ve dozlarda da olsa, yaşanmakta olan siyasal, toplumsal ve kültürel kutuplaşmalar, giderek hepimizin aklını ve gönlünü esir alır ve toplumdaki 'biz' duygusu zedelenir, parçalanır" dedi.

Tüm bu toplumsal sorunları aşabilmenin yolunun, kısa dönemde siyasi mutabakattan, orta ve uzun dönemde ise toplumsal zihniyet değişimiyle birlikte, yeni bir toplumsal mutabakat tesis etmekten geçtiğini vurgulayan Muharrem Yılmaz şöyle devam etti:

"Biz, TÜSİAD olarak, Cumhuriyet'in kuruluş harcında bulunan değerleri, bugünün şartlarında hayata geçirmek, yani Batı uygarlığı içinde yer alarak, ülkemizin refahını artırmak, hak ve özgürlükleri hukuk devletince koruma altına alınmış eşit vatandaşlardan oluşan, huzurlu ve bütünleşmiş bir toplum olmak arzusundayız.Ülkemizin,'ama'sız, şerhsiz, istisnasız işleyen ve batı standartlarını esas alan, demokratik kurallara göre yönetilmesini istiyoruz, bekliyoruz.Ekonomimizin, eşitlikçi ve kapsayıcı biçimde, bölgesel kalkınmışlık farklarını azaltacak şekilde, nitelikli işler ve yatırımlarla büyümesini, bu sürecin eğitim kalitesi ve artan inovasyon kapasitesi ile desteklenmesini, bağımsız düzenleyici kurumların denetlediği piyasalarda, hukuk güvenliğinin ve şeffaflık ilkelerinin gözetilmesini istiyoruz.Dış politikamızın, duygusallıktan uzak, dünya gerçeklerini dikkate alan bir zemine oturması gerektiğini düşünüyoruz.Toplumun önüne yeni bir mutabakatın, ilkelerini, yeni bir "biz" tahayyülünün ipuçlarını koymak; insanların kalbine geleceğe güven duygusunu yerleştirmek de mümkün.Bunun için, sadece siyaset sahnesinin değil, tüm toplumun demokratikleşmesi, sisteme ve adalete güveni tesis edecek adımların atılması, hoşgörünün genişletilmesi, gündelik hayata ve dile sinmiş nefret söylemlerinin reddedilmesi, kadının gündelik hayattaki rolünün genişletilmesi gerekiyor.Bu ilkelerin üzerinde yükselen bir toplumsal dönüşümü başlatmak mecburiyetindeyiz. Siyaseti, hukuku, eğitimi yeniden yapılandırarak bir zihniyet değişimine kapı açmalı ve bu kapıyı sürekli açık tutacak yeni bir anayasa hazırlamalıyız."

-"UMUDU KORUMAK İÇİN DE YETERİ GEREKÇEMİZ VAR"-

Endişeleri destekleyecek ne kadar olgu varsa, umudu muhafaza edebilmek için de bir o kadar gerekçeleri olduğunu ifade eden Yılmaz şu görüşleri dile getirdi: "Geleceğin Türkiye'sini dünyaya açık, demokratik ve özgürlükçü değerleri benimsemiş, katılımcı demokrasiyi özümsemiş bireylerin kuracağına inanıyoruz.Yeni nesillerin, bu değerleri büyük ölçüde benimsediğini, başta Gezi Parkı süreci olmak üzere, birçok vesile ile görme fırsatını elde ettik.Yapılan eleştiriler, ortaya konan talepler, bu gelişim çizgisinin görmezden gelinerek veya yasaklanarak, durdurulamayacağını bize kuvvetle göstermektedir. Türkiye'nin AB üyeliği hedefini paylaşan herkesin, bu bakış açısını teyit edeceği kanaatindeyiz. Aramızdaki tüm sorunlara, Türkiye'ye gösterilen tüm samimiyetsiz yaklaşımlara, hükümetin süreci uzun sure boşlamasına rağmen, AB üyeliğine verilen yüksek düzeydeki desteğin, bize çok net bir mesaj verdiği kanısındayım.Türkiye'de AB üyeliğine olumsuz bakanların oranı, hemen her koşulda yüzde 28-30 civarını geçemiyor. Bu seviyeyi aşamıyor. Buna karşılık AB üyeliğini destekleyenlerin oranı ise yüzde 48 ile 70 arasında. Bu güçlü destek, toplumumuzun özlemleri, hedefleri ve kendisine uygun gördüğü gelecek hakkında, aklımızda hiç bir tereddüde yer bırakmıyor.Türkiye ekonomisi artık 850 milyar dolarlık dışa açık bir büyük piyasa ekonomisidir."

-10 BAŞLIKTA NASIL BİR TÜRKİYE HAYALİ-

Muharrem Yılmaz, Türkiye'nin gündeminde olması gereken 10 öncelikli alanı aktarırken de üyelere seslenerek, "Gündemimiz oluşturan bu başlıkların büyük çoğunluğu demokratik standartlarımızın yükseltilmesi anlamına gelmektedir.Bir çoğulcu ve katılımcı demokrasi talebidir.Siz bunu "Nasıl Bir Türkiye Hayal Ediyoruz" diye de dinleyebilirsiniz" dedi. Yılmaz, bu beklentileri şöyle sıraladı:

1-Mevcut Siyasi dalgalanmanın ve 2014 yılında gerçekleştirilecek seçimlerin muhtemel ekonomik etkilerini bertaraf ederek yeniden yüksek büyüme patikasına dönülmesi,

2- Yargı bağımsızlığı tartışmasının Kopenhag siyasi kriterleri çerçevesinde çözülmesi,

3-Türkiye'yi terör ve şiddet ortamından kalıcı bir şekilde arındıracak olan "Çözüm Sürecinde" şeffaf, kararlı ve somut adımlar atılması,

4-AB müzakere fasıllarında, başta "yargı ve adalet sistemi" ile ilgili olan 23. ve 24. başlıklar olmak üzere, en az 3-4 yeni başlık açılması,

5-Seçim sisteminin, 2015 yılı Genel Seçimlerinde uygulanmak üzere, çağdaş normlar çerçevesinde gözden geçirilmesi ve özellikle yüzde 10 barajının indirilmesi,

6- Merkez Bankası'nın yüzde 5 olan sene sonu enflasyon hedefini yakalaması,

7-Rekabet gücünün teknoloji ve inovasyon temelli olarak yükselmeye odaklanılması ve bu yönde destekleyici mevzuatın geliştirilmesi,

8-Bu yüzyılın becerilerini kazandıracak çağdaş normlar ile şekillendirilmiş uzun erimli eğitim politikalarının yürürlüğe konması,

9-İnternet düzenlemeleri başta olmak üzere, ifade, toplantı ve gösteri yürüyüşü gibi temel hak ve özgürlüklerin alabildiğince genişletilmesi,

10-İtibarı, sürdürülebilirliği ve refahı gözeten bir dış politika anlayışının benimsenmesi

Başkan Yılmaz konuşmasını " Biz, TÜSİAD olarak, Türk özel sektörü olarak Türkiye'nin dinamosuyuz.Hiçbir kriz, hiçbir güçlük, hiçbir engelleme bu özelliğimizi, bu gücümüzü bizden alamaz" sözleriyle tamamladı.

NÇ/ÖZK).

Kaynak: ANKA

Son Dakika Ekonomi Tüsiad Başkanı Muharrem Yılmaz: Yeni HSYK Düzenlemesinden Büyük Rahatsızlık Duyuyoruz - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement