Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, "Emir komuta içinde yaptıran da alçak, dışında yapan da yaptıran da alçaktır. Darbe, darbedir. Zincir içinde, dışında yoktur. Hepsi gayrimeşrudur, gayri hukukidir. Hepsi bu millete, vatana ve topraklara yapılmış apaçık düşmanlıktır." dedi.
Bozdağ, Konya Sivil Toplum Kuruluşları Platformu'nca Ramada Otel'de düzenlenen "28 Şubat ve Adalet Konferansı"nda, darbelerin bir daha yaşanmaması için verilen mücadelenin başarılı şekilde yürütülmesiyle, darbe fırsatı kollayanların hiçbir zaman hayat hakkı bulamayacaklarını söyledi.
Türkiye'nin çok partili hayata geçmesinden bugüne kadar demokrasi ve hukukun kesintilere uğradığını belirten Bozdağ, parti kapatmalar, darbeler ve pek çok hukuksuzlukla Türkiye'nin dünyada kötü örnekler arasında en başta yer aldığını ifade etti.
Bozdağ, milletin Adnan Menderes'i oylarıyla iktirada getirdiğini, buna karşın 27 Mayıs 1960'ta darbecilerin millet iradesine el koyduğuna dikkati çekerek, "Darbeyi kim yaparsa yapsın, bütün darbeciler birer uşak, taşeron ve alçaktır. Başka güçlerin hizmetkarıdır. Emir komuta içinde yaptıran da alçak, dışında yapan da yaptıran da alçaktır. Darbe, darbedir. Zincir içinde, dışında yoktur. Hepsi gayrimeşrudur, gayri hukukidir. Hepsi bu millete, vatana ve topraklara yapılmış apaçık düşmanlıktır." diye konuştu.
27 Mayıs darbesini yapanların, milletten gereken tepkiyi görmediğini anlatan Bozdağ, 12 Mart 1971'de ise darbecilerin cumhurbaşkanı ve TBMM'ye muhtıra gönderdiğini, muhtıranın Meclis kürsüsünden okunduğunu ve hiç kimsenin buna tepki göstermediğini dile getirdi.
Bozdağ, Türkiye'de "bir daha darbe olmasın" diye kimsenin üstüne düşeni yapmadığını, 1980'de ise 12 Eylül darbesinin gerçekleştiğini anımsatarak, 12 Eylül'ün buldozer gibi Türkiye'nin kazanımlarını ve geleceğini alıp götürdüğünü söyledi.
Normal siyasal düzene geçilmesine rağmen dönemin iktidarlarınca darbenin bir daha olmaması için hiçbir tedbir alınmadığına işaret eden Bozdağ, dümenin başına geçen siyasilerin ise "Böyle gideri" dediklerini anlattı.
"Gür bir ses çıkmadı"
Bozdağ, 28 Şubat 1997'ye gelindiğinde Türkiye'nin 12 Mart 1971'den farklı olarak post-modern muhtırayla karşı karşıya kaldığını belirterek, şöyle devam etti:
"Tanklar yürüdü, 'Balans ayarı yapıyoruz.' dendi ama kimse, 'Kime balans ayarı yapıyorsun?' diye soramadı, böyle cümle kuramadı. Dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan Hocamız, siyasi partileri gezdi. 'Bu muhtıraya karşı dayanışma içinde olalım.' diye tek tek genel başkanlara gitti. 'Demokrasinin, milli iradenin yanındayız, millete ihanet edenlere karşı yanındayız.' diye gür bir ses çıkmadı. Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu ve Erbakan Hocamız, ikisinin de ölüm yıl dönümü. Onları rahmetle yad ediyorum. Onlar ve Tansu Hanım destek verdi.
Millet onları unuttu mu? Unutmaz. Kıyamete kadar da unutmayacaktır. 28 Şubat sürecinde Türkiye'nin medyası da iyi bir imtihan vermedi. Medya 12 Eylül'de, 12 Mart'ta ve 27 Mayıs'ta da iyi sınav vermedi. Akademisyeni, yargısı, siyasetçisi, o da iyi sınav vermedi."
Merhum Necmettin Erbakan'a, o dönemde bir komutanın terbiyesizlik ve ahlaksızlık yaptığını anlatan Bozdağ, kimsenin buna karşı durmadığını, "TSK peygamber ocağıdır, böyle bir alçak burada olmaz." diye tepki gösteremediğini dile getirdi.
"Siyaseti ve demokratik güçleri yanında göremedi"
Bozdağ, 28 Şubat'ta Erbakan'a karşı sesini yükseltenler olduğuna dikkati çekerek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"O dönemde 'Beceremediniz, bırakın, gidin.' diyen, 2015 darbe teşebbüsünü yapan FETÖ elebaşı Gülen var. 28 Şubatçılarla el ele, kol kola dönemin iktidarını indirmek için her şeyi yaptılar. Merhum Hocamız direndi, direndi, direndi, sonra imzaladı. Siyaseti ve demokratik güçleri yanında göremedi. AB Konseyini, Türkiye'ye her zaman ders vermeye kalkan insan hakları savunucularını yanında göremedi.
İstifa etmek zorunda bırakıldı. Orada aslında iradi bir istifa yoktur. Zorladılar, istifa etti, yeni bir hükümet kurma süreci başladı."
İmam hatiplerin orta kısımlarının kapatıldığını, liselerinin ise kendi kendine bitecek hale getirildiğini anlatan Bozdağ, Kur'an kurslarına gitmenin yasaklandığını ve hafızlık müessesinin yok edildiğini söyledi.
Bozdağ, 28 Şubat sürecinde üniversitede başörtüsü zulmünün katmerlendiğini, pek çok öğrencinin okulunu bıraktığını hatırlatarak, şunları kaydetti:
"O zaman demokrat geçinenler, 'Siyasi hayatıma mal olsa da imam hatiplerin kökünü kazıyacağım.' dedi. Kazıyamadı ama millet onların kökünü çok iyi kazıdı. Fazilet Partisi de bu anlayış tarafından yaşatılamadı, o da kapatıldı. Merve Kavakçı milletvekili seçildi, parlamentoya geldi, yemin ettirilmedi. Merhum Ecevit, oturduğu yerden kalktı, milletin kürsüsü Meclis kürsüsüne çıktı, 'Burası devlete meydan okunacak yer değildir, bu kadına haddini bildirin.' diye kükredi. Parlamentoda ses seda çıktı mı?"
(Sürecek)
Son Dakika › Güncel › 28 Şubat ve Adalet Konferansı' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?