Bir kız, kırmızı bir elbise içinde. Bir anatomik tiyatroda. Azade Köker karanlık bir odada bir kadın figürü sergiliyor. "Bir Bakışın Anatomisi" adlı enstalasyonu huzursuz edici bir ortam yaratıyor. İzleyici, acımasız ancak aynı zamanda erotik bir arzu uyandıran bir gösteriyle karşı karşıya kalıyor. Bu bir sahte kılık ve aynı oranda fizikselliğin ifşası.Ayna ve bıçak tuhaf bir ilişkiye giriyor. Anatomia bir kadın. Köker'in çalışmasında referans verdiği Leiden'deki anatomik tiyatrodaki bir gravürde Anatomi iki kadın figürüyle temsil edilir; Biri dekoratif bir ayna taşır, diğeri ise yüzülmüş bir insan derisiyle görünür. Bu öğeler kadınsal niteliklerin bir göstergesidir. Özbenliğin sergilenebileceği yansıtıcı ayna ve anatomik tiyatroda gün yüzüne çıkan şeyin yargılanmasına yardımcı olan keskin neşter.
Köker'in enstalasyonunda Anatomia yürüyen bir kız biçiminde gözüküyor. Kırmızı bir elbise giyen kız, arkasından resmediliyor. Kırmızı renk, açılmış bir vücudun titreşen içine atıfta bulunuyor. Siyah, kırmızı ve beyaz renklerin karışımı Pamuk Prenses ve diğer efsanevi öyküleri anımsatıyor; Çıplak insan derisinin rengi tarafından bir anlamda sarmalanan bir renk üçlemesi. Fiziksel kılıfın bu şekilde sergilenişi dikkatleri görüntü alanındaki diğer düzlemlere çekiyor. Ancak bunlar hiçbir şekilde birbirlerinden bağımsız olarak değil, aksine birbirleriyle canlı bir ilişki içerisinde var oluyorlar.
Anatomik tiyatroda veya 16ncı ve 17nci yüzyıllardaki tıbbi imgelerdeki –bıçağı simgelemek için kullanılırlardı– yüzülmüş deri kırmızı elbise tarafından kaplandığı zaman sanatçı kanlı iç kısma dikkatleri çekerek deri yüzmenin yoğun bir şiddet olduğunu vurguluyor. Bir Bakışın Anatomisi'nde Köker, günümüze kadar önemini çok az yitirmiş kültürel yazıtları inceliyor. Burada, mesela, Türkiye'deki kadın-erkek ilişkilerini düşünüyor – (kadın) vücudunun kültürel olarak içselleştirilmiş ifadesiyle ortaya çıkan — kadına karşı şiddet.
Sanatçının izleyiciyi davet ettiği sergi alanı tekinsiz bir biçimde zemin seviyesindeki derinliklere açılıyor. Kız bir uçuruma doğru hareket ediyor. Bu alanın idrakı bile tek başına fiziksel bir tedirginlik uyandırıyor. Projeksiyon, aşağıya doğru açılan, kabus gibi bir görüntü alanı yaratıyor. Kafa karanlıkta kalıyor. Bu kişi suratını kaybetmiştir. Figürün hareketleriyle beraber değişen derin kırmızı elbisedeki kıvrım ve süslemeler iç kısmın canlılığına tanıklık ediyor ve benzeri olmayan bir güzellikle fışkırıyorlar. Bir cerrahi operasyon tiyatrosundaki kıpırdaşan organlar misali.
Duvarlar neredeyse dekore edilmiş görünüyor. Bir kafatası motifi, sanatçının bazı yerlerde işlediği anatomik tiyatro sahnelerinin tarihi çizimlerinde bir örüntü (pattern) olarak tekrar tekrar ortaya çıkıyor – evet, neredeyse bir süsleme gibi. Köker ekliyor ve çıkartıyor. İşlerinde kesme kullanıyor ve anatomik metodu kültürel bir teknik olarak gösteriyor. Yaşam ve ölüm birbirlerinden çok ayrık değil. Ameliyat (?) ve anatomi birbirlerine bağlı. Sıralardan izleyen yüzler, bakışları tarafından çok belirgin bir şekilde ifade edildiği gibi, doymaz bir arzuyla bu ölü vücudun içine girmek istiyorlar; Bu, kadının vücudunun etrafında dönen, açıkça zararsız kırmızı-beyaz noktalı, ince askılı kız elbisesi, parlak duvar resimleri karşısında bedensiz kumaş parçacıkları olarak ön plana çıkıyor.
Son Dakika › Güncel › Azade Köker'in Bir Enstalasyonunda - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?