MHP Genel Başkanı Bahçeli, "Hükümet sistemi vahiy değildir, değişebilecektir. Hükümet sistemi vazgeçilmez değildir, dönüşebilecektir. Şartlar olgunlaşır, sosyal, siyasal ve tarihi gerçekler oluşursa milletimiz kendisine uygun sistem yapısını elbette tekrar tayin ve tespit edebilecektir. Bunda ne mahsur vardır? Bunca gürültü, patırtı neye hizmettir?" dedi.
Bahçeli, partisince Sakarya Demokrasi Meydan'ında düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, 1982 Anayasasında şimdiye kadar 18 değişiklik yapıldığını, 19'uncusunun da 16 Nisan'da yapılacağını söyledi.
Meclis'teki 11 Ekim 2016 tarihli grup toplantısında Türkiye'nin fiili açmazlıkla daha fazla mesafe alamayacağını ve süratle bu fiili durumun hukuki boyut kazanabilmesinin yol ve yöntemlerinin aranması gerektiğini söylediğini hatırlatan Bahçeli, bu teklifin, kanaatlerine esas teşkil eden üç dönüm noktası olduğunu kaydetti.
Devlet Bahçeli, bu dönüm noktalarından ilkinin cumhurbaşkanının doğrudan seçilmesine 21 Ekim 2007 referandumuyla karar verilmesi olduğunu ve bu andan itibaren cumhurbaşkanı seçimini milletin aracısız üstlendiğini ve yetkiyi eline aldığını anlatarak, bunun sebebinin ise 2007'de TBMM'de cumhurbaşkanlığı seçimini yaptırmamak için 367 toplantı yeter nisabını çıkaran müflis ve kriz siyaseti olduğunu ifade etti.
Meclis'e cumhurbaşkanı seçtirmemek için çırpınan odakların çuvalladığını, aslında bugüne ortam açtığını, bu güruhun şimdilerde "hayır" diye yollara düşmesinin tam anlamıyla kara mizah ve iki yüzlülüğün tescili olduğunu aktaran Bahçeli, "İkinci olarak 10 Ağustos 2014'te ilk kez halk oyuyla cumhurbaşkanı seçilmesi ve bunun sonucunda yeşeren, kök salan sistem tartışmalarıdır. Direkt millet tarafından seçilmiş cumhurbaşkanının ağırlığı ve doğurduğu ihtiyaçlar sistemsel onarım ve normalleşmenin kaçınılmazlığını ortaya çıkarmıştır." ifadesini kullandı.
En önemli dönük noktasının ise FETÖ'nün 15 Temmuzdaki darbe girişimi olduğunu vurgulayan Bahçeli, "15 Temmuz, siyasetin diyaloğa geçmesini mecburi kılmıştır çünkü vatan, millet ve devlet dehşet bir suikaste maruz kalmıştır. Türkiye dağılmanın, parçalanmanın, bölünmenin eşiğine gelmişti. 22 Haziran 1920'de Yunan taarruzu neyse 15 Temmuz FETÖ işgal girişimi aynısıdır. 1920'lerde iç isyanların daha şiddetlisi, daha vahşisi 15 Temmuz'da az kalsın Türkiye'yi yutacaktı. Milliyetçi Hareket Partisi beka meselesinin ağırlaştığını, kayıp ve mahvın eşiğine gelindiğini görmüştür. Bu itibarla milli ve tarihi sorumluluğumuzun gereğini yaptık. 'Önce ülkem ve milletim, sonra partim ve ben' dedik." diye konuştu.
Bahçeli, "Devletteki dağınıklığı görüyorduk, siyasetteki çarpıklığı ve çalkantıyı biliyorduk. Kavga edemez, kutuplaşmaya hizmet edemezdik. Mutlaka ki siyasetin toplum sözleşmesinin sınırlara çekilmesi lazımdı. Devletin fiili durumdan kurtarılması gerekiyordu. Aksi halde yeni darbe, kriz, kaos ve kargaşa ataklarıyla başa çıkabilmek imkansız olabilecekti. Hainleri güldürmemek için milli uyanış şarttı." ifadelerini kullandı.
"Biz bu vatana sahip çıktık"
MHP lideri Bahçeli, Mehmet Akif Ersoy'un "Sahipsiz olan memleketin batması haktır/ Sen sahip olursan bu vatan batmayacatır/ Feryadı bırak, kendine gel çünkü zaman dar/ Uğraş ki telafi edecek bunca zarar var." dizelerini okuyarak, şöyle konuştu:
"Nitekim biz bu vatana sahip çıktık. Biz bu devletin batışına göz yummadık. Feryadı bırakıp zarar, ziyanı telafi için sorumluluk aldık. Ne diyor şair; 'Bir yerin adına denince Türk ülkesi, gözüm bayrak arar, kulağım ezan sesi.' 15 Temmuz gecesi verilen selalar aşkına, tankın önüne atılan kahramanlar anısına, darbeye göğsünü geren vatan evlatları hatırına devletin önünü açtık, sistemsel düğümü çözdük. Devlet anayasal yörüngeye çekilmezse işimizin çok zor olduğunu gördük. Sistemin teklediğini fark ettik. Sistemin su kaynattığını, bilye dağıttığını anladık. Yönetim yapısında gel git ve anlaşmazlıklar devam ettiği sürece içten ve dıştan çığ gibi üzerimize gelen mütecaviz saldırıların söndürülmesini imkansız değerlendirdik. Bir olmalıydık, bir araya gelmeliydik, milli şuurda birleşmeliydik. Eften püften kavgalarla vakit geçiremezdik. Mevzu vatansa ayrı düşemez, birbirimizden kopamazdık. Aynı elin parmakları, aynı gövdenin dalları olduğumuzu bilmeliydik. Tıpkı 7 Ağustos Yenikapı ruhunda olduğu gibi yan yana, çelikten irade gibi sağlam durmalıydık. Bu amaçla sistemin reforma tabi tutulması zaruretti. Devlet yönetimindeki karmaşanın son bulması, fiilen uygulanan hükümet etme sisteminin toplumsal sözleşme alanına çekilmesine ihtiyaç vardı. Bunu yapmadığımız takdirde yeni istila denemelerine hazırlıksız yakalanabilirdik. Devlet güçlü olmadığı, siyasal birliğimiz teyitle takviye edilmediği takdirde Türkiye düşmanları tekrar şanslarını deneyebilirlerdi."
Milli bekayı müdafaa için devreye girdiklerini ve devleti meşru alana çekmek için üzerlerine düşeni yaptıklarını ifade eden Bahçeli, "Bu kapsamda Adalet ve Kalkınma Partisi ile anayasa değişikliği esasında oturup konuştuk, görüşüp anlaştık. Sonuç itibarıyla 18 maddelik değişiklik paketi üzerinde uzlaştık. Biz düşmana karşı aynı hizada, aynı mevzideyiz. Biz canilere karşı aynı milli tepkinin, aynı iradenin kanatlarıyız çünkü biz Türkiye'yiz. Hükümet sistemi vahiy değildir, değişebilecektir. Hükümet sistemi vazgeçilmez değildir, dönüşebilecektir. Şartlar olgunlaşır, sosyal, siyasal ve tarihi gerçekler oluşursa milletimiz kendisine uygun sistem yapısını elbette tekrar tayin ve tespit edebilecektir. Bunda ne mahsur vardır? Bunca gürültü, patırtı neye hizmettir?" şeklinde konuştu.
Bahçeli, "Devlet için evet, millet için evet, Cumhuriyet için evet, Türklüğün bekası için evet, Türkiye için evet." ifadelerini kullandı.
(Sürecek)
Son Dakika › Güncel › Bahçeli: 'Hükümet Sistemi Vahiy Değildir, Değişebilecektir' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?