TBMM Başkanı Cemil Çiçek, birkaç günden beri Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) kararıyla "umut hakkı" diye bir hakkın varlığından haber olunduğunu belirterek, "Demek ki başka haklarımız var. Bunu doğru tartışamazsak, içini doğru koyamazsak, o zaman bu hak neyi ifade ediyor, neyi nasıl yapacağız? Bunları açıkça ortaya koymakta zorlanırız. Onun için öğrenmenin yaşı yok" dedi.
Çiçek, Bahçeşehir Üniversitesi'nin Beşiktaş Yerleşkesi'nde düzenlenen Basın Konseyi Üyeler Genel Kurulu'nun açılışında yaptığı konuşmada, basın konusunun çağdaş toplumda ne kadar önemli olduğunu en azından teorik olarak bildiğini, bu konuda herkesin kabul ettiği doğrular olduğunu söyledi.
Ülkenin demokrasinin kalitesinin ne anlam ifade ettiğini ortaya koyan en önemli göstergenin basın özgürlüğü olduğunu vurgulayan Çiçek, basın özgürlüğünün sadece ifade ve düşünce bakımından değil, başkaca hakların korunması açısından da bir demokratik toplumda hayati önem taşıdığını kaydetti.
Çiçek, Basın Konseyi'nin kurulduğu 1988'den bu tarafa bu manada önemli çabaları olduğunu ifade ederek, bu alanın, anayasası, ilkeleri ne ise bunları ortaya koymak suretiyle daha kaliteli basın hizmeti verilebilmesi için önemli bir görev ifa ettiğini anlattı.
Basın Konseyi'nin bu alanın ombudsmanı, denetçisi, sivil kuruluşu olduğunu belirterek, bu alanın da sivil toplum kuruluşları tarafından denetlenmesinin, o hizmete kalite katması bakımında önemli olduğunu vurguladı.
Çiçek, 1988'den bu tarafa basınla ilgili ilişkiler, basına yönelik şikayetler açısından konseyin önemli bir görev ifa ettiğini belirterek, "Bir kısım boşluklar resmi kurumlar tarafından değil, sivil toplum kuruluşlarınca doldurulursa daha anlamlı olacaktır" diye konuştu.
"Keşkelerin tarihi"
Kurallar ve kurumların ihtiyaçlardan doğduğunu ifade eden Çiçek, ihtiyaçların kurallara şekil verdiğini, kurumların ortaya çıkmasına imkan sağladığını, zaman içinde değiştiğini, geliştiğini, bu alandaki beklentileri karşılamaya yardımcı oluğunu kaydetti.
Çiçek, son 100 yıllık tarihin "keşkelerin tarihi" olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti:
"Ben bunları söylüyorsam senelerdir yazan çizen, söyleyen, konuşan insanlardan öğrendim. Öğrenme süreci henüz bitmedi. Çünkü dünün bilgisiyle bugünün sorunlarını çözme imkanı yok. Sorunlara yeni bakış açısıyla yeni dinamikler katarak çözüm aramak gerekiyor. Birkaç günden beri 'umut hakkı' diye bir hakkın varlığından haber olduk AİHM kararıyla. Demek ki, başka haklarımız var. Bunu doğru tartışamazsak, içini doğru koyamazsak, o zaman bu hak neyi ifade ediyor, neyi nasıl yapacağız? Bunları açıkça ortaya koymakta zorlanırız. Onun için öğrenmenin yaşı yok. Çoğumuzun bilgisi basından geliyor. Basın, düşüncelerimizin, bilgilerimizin büyük ölçüde kaynağıdır. Ama dünün bilgisi bugünün sorunlarını çözmeye yetmediğine göre yeni bilgiler ortaya koymaya ihtiyacımız var. Onun için 'keşke şunlar olmasaydı, şunlar yapılmasaydı' diyeceksek veya olumlu olarak 'keşke şunlar yapılsaydı, söylenseydi' diye beklentilerimizi ifade ediyorsak, yeni bir kısım bilgilere ihtiyaç var. Basın bu manada da çok önemli bir görev ifa ediyor, edecektir."
" Türkiye'deki eleştiri, öz eleştiri"
TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Türkiye'de yaşanılan sıkıntılar açısından birkaç konuyu dile getirmek istediğini belirterek, bunlardan birinin Türkiye'deki eleştiri kavramı olduğunu söyledi.
Çiçek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Özellikle siyasette, karşı olanları, benimki gibi düşünmeyenleri eleştiriyoruz. Doğrudur, bunun yapılması gerekir. Türkiye'de eksik olan öz eleştiridir. Öz eleştiri yapmadığımız sürece eleştiriler bir süre sonra, hakarete ve suçlamaya dönüşüyor. Bir süre sonra kamplaşmalar, kutuplaşmalar başlıyor. Şikayet ettiğimiz ortamın gelecekle sağlıklı zeminde sürdürülmesi bakımından yapılması gereken şey; eleştiri kadar öz eleştiriyi de yapmaktır. Ne zaman diyorsanız hemen şimdi diyeceğim ama ortam buna müsait değil. En azından 31 Mart günü yapmamız lazım. En başta siyasetçiler olarak, toplumun her kesimi ve bireyi olarak, 31 Mart günü bir hasar tespitine Türkiye'nin gerçekten ihtiyacı var. 'Neyi söyledik, neyi yıktık, neyi tahrip ettik, neler bugün bizi sıkıntıya sokuyor, neden her geçen gün biraz daha huzursuz oluyoruz' diyorsak, 31 Mart sabahı herkesin sükunetle sağduyuyla 'nerede doğru, nerede yanlış yaptık' diye bir öz eleştiriye ihtiyacı vardır. Eleştiri haktır, öz eleştiri de bir gerekliliktir."
"Hukuki çözüm gerekir"
Toplum olarak her konunun siyaseten tartışıldığını vurgulayan Çiçek, ister dini, ister başka bir bilimsel konu olsun, herkesin tartıştığı konunun siyaset olduğunu ve siyaset üzerinden tartışma yapıldığını kaydetti.
TBMM Başkanı Cemil Çiçek, elbette her konunun siyaset üzerinden tartışılacağını, her konunun bir siyasi yanı olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Ama işlem yapmak söz konusu olduğunda, siyasi çözüm bulamazsınız. Ona hukuki çözüm bulmanız lazım. Tartışırken siyasi tartışırız, işlem yaparken hukuka uygun yapmak mecburiyetindeyiz. Yaşadığımız sıkıntıların bir kısmında hukuku yok saymamız, hukuku gözardı etmemiz veya hukuku yanlış uygulamamızdan kaynaklanan sıkıntıları yaşıyoruz. Siyasetin kuralı yok, nerede başlayıp biteceği de belli değil. Hele hele bu siyasi tartışmalar bir bilimsel araştırmaya vesaire dayanmıyorsa tartışma bir sataşmadan ibaret oluyor. Onun en güzel örneklerini de seçim sürecinde çok güzel yaşıyoruz. Ama işlem söz konusu olduğunda, falancanın siyasi görüşüne kanaatine göre değil, hukuka uygun iş yapmak durumunda olalım ki, kamu düzenini tesis edelim, yaşadığımız toplumda huzurlu olsun."
Türkiye'nin uzunca bir zamandan beri unuttuğu, değerlendirmediği konunun hukuk olduğunu ifade eden Çiçek, hukukun önemli bir kısmını yasaların oluşturduğunu kaydetti.
- İstanbul
Son Dakika › Güncel › Basın Konseyi Üyeler Genel Kurulu - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?