İçişleri Bakanlığı Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğünün yürüttüğü Kamu-Sivil Toplum Kuruluşu (STK) İş Birliği Projesi kapsamında düzenlenen "Sivil Topum Günleri" Paneli Ankara'da başladı.
Türkiye ve Avrupa Birliği'nin (AB) birlikte düzenlediği panelde, kamu sektörü ile sivil toplum arasındaki iş birliğinin önündeki engelleri belirlemek, bu engelleri aşmak için çözüm önerileri sunmak ve iyi uygulama örnekleri paylaşmak için sivil toplum ve kamu sektöründen birçok temsilci bir araya geldi.
AB Türkiye Delegasyon Başkan Yardımcısı Gabriel Munuera Vinals, etkinliğin gerçekleşmesinde emeği geçen İçişleri ile Dışişleri bakanlıkları, kamu görevlileri ve sivil toplum temsilcilerine teşekkür etti.
Türkiye'nin birçok ilinde düzenlenen Sivil Toplum Günleri Projesi'nin AB tarafından desteklendiğini belirten Vinals, "Bu proje, Türkiye'nin AB'ye katılım süreci öncesinde yardım aracı kapsamında desteklenmektedir. Projenin başlıca amacı, sivil toplum kuruluşlarıyla daha iyi iletişim kurabilmek ve kamu ile STK arasındaki ilişkileri kuvvetlendirmektir." dedi.
Vinals, AB'nin ortak siyasi, kültürel ve ekonomik hedef ve düşüncelerini gerçekleştiren, kar amacı gütmeyen ve şiddet unsuru içermeyen tüm yapıları STK olarak kabul ettiğinin altını çizdi.
"Güçlü sivil toplum daha iyi demokrasi tesis eder"
Etkili ve güçlü bir sivil toplumun, her demokratik sistemin önemli bileşeni olduğunu ifade eden Vinals, "Sivil toplumun koordineli olması çoğulculuğu temsil eder ve destekler. Hesap verebilirliğin güçlenmesine, sosyal uyuma ve daha açık ve iyi işleyen demokrasilerin tesis edilmesine katkı sağlar." diye konuştu.
Vinals, özellikle yerel düzeyde, kamu ve sivil toplum arasında fikir alışverişinin sağlanmasının taraflar arasındaki güven ve iş birliğini arttıracağını, bu anlamda projenin kilit öneme sahip olduğunu söyledi.
Öte yandan Vinals, Türkiye'de sivil toplumun geçmişte birtakım demokratik engellerle karşılaştığı, Avrupa Komisyonu'nun Nisan 2018'de hazırladığı Türkiye İlerleme Raporu'nda bunların ifade edildiğini belirtti. Vinals, kısa süre önce yürürlüğe giren ve derneklerin tüm üyelerinin İçişleri Bakanlığına bildirilmesini içeren uygulamanın da sivil toplum üzerinde bir baskı oluşturduğunu savundu.
Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürü Erkan Kılıç da Türkiye'nin köklü bir sivil toplum geleneğine sahip olduğu, vakıf, lonca ve ahilik gibi örgütlenmelerin de bunun temelini oluşturduğunu ifade etti.
Kılıç, geleneksel olarak asırlar boyunca varlığını sürdüren bu yapıların ilk olarak 1908 tarihli Cemiyetler Kanunu ile yasal zemine bağlandığını belirterek, bu yasa ile sivil toplum sayısında ve çeşitliliğinde önemli artışlar yaşandığına dikkat çekti.
"STK üye sayısında yüzde 110 artış olmuştur"
Son 14 yılda sivil toplum alanında büyük gelişmelerin yaşandığının altını çizen Kılıç, "İlk olarak 2003 yılında Dernekler Dairesi Başkanlığı faaliyete geçirilmiş, böylelikle STK'ların iş ve işlemleri emniyet birimlerinden alınarak, sivil bir kuruluş tarafından denetlenmeye başlanmıştır. 2004 yılında Dernekler Kanunu yürürlüğe konmuş ve STK'ların önündeki bürokratik engeller kaldırılmıştır. Bu sayede, 2004-2017 yılları arasında STK üye sayısında yüzde 110 artış olmuştur. 2010-2018 yılları derneklerin sayısında yüzde 62, gelirlerinde ise yüzde 235 oranında artış olmuştur." ifadelerini kullandı.
Kılıç, iki yıl sürecek Sivil Toplum Günleri Projesi'nin, bin 500 kamu görevlisi için eğitimler, 6 AB ülkesine çalışma ziyaretleri, internet üzerinde kamu görevlerinin ve STK'ların katılabileceği bilgi merkezlerinin kurulması ve STK algı raporu hazırlanması gibi çalışmaları içerdiğini dile getirdi.
"Ülkemizde STK'lar üzerinde baskı söz konusu değildir"
AB'nin 2018'de yayımladığı Türkiye İlerleme Raporu'na dikkati çeken Kılıç, "Türkiye'nin kırmızı çizgisi ülke bütünlüğüdür. Bu noktalarda dikkat edildiğinde bizim hiçbir STK ile sorunumuz olması mümkün değildir. Ülkemizde STK'lar üzerinde herhangi bir baskı söz konusu değildir. Her ilde valiliklere resmi başvuru yapan kişiler STK'larını kurabilir. Tamamen özgür ortamda faaliyetlerini yürütebilir." dedi.
Türkiye'nin hukuk devleti olduğu ve anayasa kapsamında hareket edildiğinin altını çizen Kılıç, şöyle devam etti:
"Herkesin olduğu gibi, STK'ların da hukuka ve ülkemizin bölünmez bütünlüğüne saygı göstermesini isteriz. Buna gazeteciler de dahil. Hiçbir ülke kendisini bölmek için belli odaklarla iş birliği içine giren STK'lara izin vermez. En son 15 Temmuz darbe girişimiyle ülkemizin başına gelen süreci herkes biliyor. Bu noktada STK'lar Cumhurbaşkanı ve halkın yanında yer alarak, demokrasiye sahip çıkmıştır. Bu da Türkiye'de STK'ların ne kadar güçlü olduğunu göstermiştir. Dernek üye kayıtlarının istenmesi de tamamen yasaya uygun olarak yürütülüyor. Ayrıca bu talep STK'lardan geldi. Tamamen güvenli olan bilişim sistemimize STK'lar kendileri kayıt olmak istiyor. Böylece usulsüzlüklerin ve güvenlikle ilgili sorunların önüne geçiliyor."
Açılış konuşmalarının ardından Sivil Toplum Günleri Projesi'nin Teknik Destek Uzmanı Hakkı Çamur, projenin altyapısı, işleyişi ve hedef kitlesine ilişkin sunum yaptı.
Daha önce 20 pilot ilde gerçekleştirilen Sivil Toplum Günleri'nin Ankara'daki etkinliği, düzenlenecek panel ve istişare oturumlarıyla yarın akşama kadar sürecek.
Son Dakika › Güncel › Başkentte Sivil Toplum Günleri Paneli - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?