NEW Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, " İdlib'deki o çatışmasızlık bölgesinde sınırın dışında Rusya'nın güvenlik tedbirleri, iç kısımda da Türkiye'nin güvenlik tedbirleri var. Bu çift güvenlik tedbiri ile oradaki sıkıntıların aşılması yolunda adımlar atılıyor." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Reuters'a verdiği özel mülakatta, gündeme ilişkin konularda değerlendirmelerde bulundu ve soruları yanıtladı.
Türkiye'nin Rusya ve İran ile iş birliğini artırmasının, bu ülkeler tarafından desteklenen Beşşar Esed'e ilişkin Türkiye'nin tutumunu değiştirip değiştirmeyeceği sorulan Erdoğan, "Biz Esed'in Suriye'de iktidarda kalmasını cinayet olarak görüyoruz çünkü Esed denilen bu adam devlet terörü estiren birisidir. 1 milyona yakın insanı öldüren budur." ifadelerini kullandı.
Esed'in kimyasal ve ağır konvansiyonel silahlarla halkını öldürdüğünü vurgulayan Erdoğan, böyle birisinin demokratik hukuk devletlerinde iş başında tutulamayacağını söyledi.
Beşşar Esed gidince yerine kimin geleceğinin de Suriye halkının sorunu olması gerektiğini anlatan Erdoğan, "Suriye halkı kendilerini yönetecek en ideal ismi bulurlar diye inanıyorum. Eğer demokrasiye ve hukuk devletine inanıyorsak bizim oranın halkına inanmamız lazım." yorumunu yaptı.
İdlib'de çatışmasızlık bölgesi
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, Rusya ile İdlib'in kuzeyinde çatışmasızlık bölgesi için varılan anlaşmanın, Türkiye'nin İdlib'in içine asker göndermesi anlamına gelip gelmediği de soruldu.
Erdoğan, bu soruyu şöyle yanıtladı:
"İdlib'deki o çatışmasızlık bölgesinde sınırın dışında Rusya'nın güvenlik tedbirleri, iç kısımda da Türkiye'nin güvenlik tedbirleri var. Bu çift güvenlik tedbiri ile oradaki sıkıntıların aşılması yolunda adımlar atılıyor. Şu an itibarıyla Rusya ile Türkiye bu konudaki dayanışmasını sürdürüyor. Pazartesi günü Sayın Putin ile bir görüşmem olacak ve hafta içinde kendisiyle Ankara'da bir yemek yiyeceğiz. Bu konuların hepsini yine etraflıca görüşeceğiz. Tabii Suriye'de iş kolay değil. Ne gibi adımlar atılması gerektiğini, bunların tamamen terör örgütlerinden arındırılmak suretiyle tamamen barışın estiği bir zemine nasıl kaydıracağız, bunun gayreti içerisinde olacağız.
Bu konuları da özellikle tabii İran Devlet Başkanı ile de burada görüştük, Astana'da görüştük. Trafik bu ara tabii yoğun. Nasip olursa 4 Ekim'de de benim bir İran seyahatim olacak. Bu aynı zamanda bizim Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey toplantımızdır, daha önceden başlatılmış. Benden önce de Genelkurmay Başkanımın yine oraya bir seyahati olacak ve Irak Genelkurmay Başkanının bu arada Türkiye'ye bir seyahati olacak. Yoğun bir trafik içerisinde bölgedeki bu barışa yönelik sağlıklı bir dönemin temellerini atmaya yönelik adımlarımız var. Bunları hem diplomatik hem de iç hukuk yönünden devam ettiriyoruz."
NATO ile ilişkiler
Türkiye'nin İran ve Rusya ile artan ilişkilerinin NATO ile ilişkileri zayıflatması anlamına gelip gelmediğinin sorulması üzerine Erdoğan, bu ilişkilerin Türkiye'nin NATO üyeliğine herhangi bir zayıflık getirecek adımlar olmadığını belirtti.
Erdoğan, NATO üyesi birçok ülkenin NATO dışında da birçok ticari ve savunma sanayisine yönelik ilişkileri olduğunu dile getirerek, Türkiye'nin İran ve Rusya ile önemli ticari ilişkileri bulunduğuna değindi.
NATO ülkeleriyle de önemli ilişkileri olduğunu kaydeden Erdoğan, "Bizim 'bunlardan birini at, öbürüne sarıl' öyle bir şeyimiz yok. Şu anda NATO içerisinde özellikle sorumluluğunu en ideal şekilde yerine getiren ülkelerin başında diyebilirim ki yani Amerika'dan sonra, Almanya gibi birkaç ülkeden sonra Türkiye gelir." değerlendirmesinde bulundu.
"Terör örgütüne silahları ücretsiz olarak veriyorlar"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bütün mesele nedir? NATO içerisindeki ülkeler olarak biz birbirimizi anlayabildik mi? Acaba biz birbirimize karşı gerçekten saygılı mıyız? Örneğin ben Türkiye olarak NATO üyesi ülkelerden ihtiyacım olan silahları alabiliyor muyum? Şimdi ben NATO üyesi olan ülkelerden ihtiyacım olan silahı paramla alamıyorsam kusura bakmasınlar o zaman ben ihtiyacım olan bu tür silahları NATO dışındaki ülkelerden de almak durumundayım çünkü ülkemin güvenliği esastır, söz konusudur."
Türkiye'nin, "dostlarından" insansız hava aracı alamadığını bildiren Erdoğan, "Paramızla alacağız, vermediler. Bunun dışında diğer birçok silahları istedik vermediler ama şu anda terör örgütüne bunları ücretsiz olarak veriyorlar. Bunu neyle izah edeceğiz? Sıkıntı burada. Bizim mesela şu anda Fransa'yla, İtalya'yla bu noktada anlaşmalarımız var. Bunlar da güçlenerek gidiyor. Dediğim gibi biz dostları artıracağız, düşmanları azaltacağız." diye konuştu.
Rusya'dan S-400 alınması
Erdoğan, Rusya'dan S-400 füze alımına ilişkin soru üzerine de anlaşmanın yapıldığını ve yol haritasının belirlendiğini aktardı.
Bu yol haritasına göre S-400'leri alacakları bilgisini veren Erdoğan, "Rusya'dan bu konuda olumsuz bir yaklaşım gelmedikçe biz almakta kararlıyız ama şunu da söyleyeyim; mesela Yunanistan'da S-300'ler var. Ne NATO ne şu anda NATO'nun diğer üyeleri kalkıp da S-300'lerle ilgili herhangi bir şey söylememiştir." dedi.
NATO içinde herhangi bir sıkıntı olmadığını anlatan Erdoğan, şu anda sürecin başladığını ve ödeme planları doğrultusunda üretim sürecine geçileceğini bildirdi.
OHAL'in süresi
İktidara geldiklerinde bir ay içinde OHAL'i kaldırdıklarını hatırlatan Erdoğan, şunları anlattı:
"Doğu Almanya- Batı Almanya ayrışması olduğu zaman şu andaki Batı Almanya o zaman 600 bine yakın memuru görevden aldı. Kimse kalkıp da bunların hesabını sormadı. 'Niye aldınız?' demediler. İstisnasız bir anda görevden aldı. Ben bunu Sayın Merkel'e de sorduğum zaman bana cevabını veremiyor. Sadece 'şartlar gerektirdiği için' diyor. Tamam senin için şartlar gerektiriyor da bende ülkemi devirmeye yönelik bir darbe girişimi var, biz niçin bunu uygulamayacağız?"
Yargılama süreçlerinin devam ettiğini söyleyen Erdoğan, "Bu yargılama süreci içinde bir kısmı görevden alındı. Bir kısmı şu anda tutuklu ve bu süreç içinde zaman zaman bırakılanlar oluyor, zaman zaman yeni tutuklamalar oluyor ama bizde böyle 500 bin, 600 bin kişi görevden alınmadı ve böyle bir sayı içeride değil." değerlendirmesini aktardı.
"Basın özgürlüğü noktasında sıkıntı yok"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, basın özgürlüğü ve gazetecilerin tutuklanmasına ilişkin sorular üzerine de "Türkiye'de basın özgürlüğü noktasında herhangi bir sıkıntı yoktur." ifadesini kullandı.
Erdoğan, bu konuya ilişkin şu açıklamayı yaptı:
"Yani sınırsız özgürlük olabilir mi? 'Basın mensupları da sınırsız özgürdür' diyebilir miyiz? Peki basın mensubu eğer ruhsatsız silah taşırsa ve böyle bir silahla yakalanırsa gereği yapılmayacak mı? veya hırsızlık yaparsa gereği yapılmayacak mı? Terör eylemine karışmışsa gereği yapılmayacak mı? Teröre yataklık yapmışsa gereği yapılamayacak mı? Teröre destek vermişse, ajanlık yapmışsa gereği yapılmayacak mı? Şu anda bunların kararını veren siyaset değildir. Bunların kararını veren, Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir ve hukuk devleti içerisinde eğer hukuku bu noktada çiğniyorsa bunlar için de kim olursa olsun gereğini Türkiye Cumhuriyeti'nin yasal mekanizmaları vermektedir.
Mesela özellikle şu ifade zaman zaman kullanılıyor; 'muhalefet medyasının kapatıldığı.' Şimdi bunlar yalan. Ha şunu söylerseniz anlarım; 'darbe medyasının kapatıldığı' derseniz, doğru. Darbeyi yapanların medyasını mahkemelerimiz kapatmıştır çünkü bunlar darbe yaptı. Bunlar kapatılmayacak da kim kapatılacak? Onlar yine oradan darbenin arka odası olarak çalışmalarını devam mı ettirsinler? ve bu kararı veren merci, dikkat edin mahkemelerimizdir. Bunlar vermiştir bu kararı ve şu anda bunlar içerisinde yurt dışına kaçanlar var. Şu anda Amerika'da olanlar var. Ben merak ediyorum, Amerika bunları burada niye tutuyor? Bu adamlar buraya niye girdi? Kendileri için burayı en güçlü sığınak buldular ve Pensilvanya'daki FETÖ çetesinin başıyla orada beraberler. Oradan yönetiyorlar. Bir kişi değil, iki kişi değil, üç kişi değil.
Asla bunları böyle 'asparagas haberlerle içeri atmak, şu bu filan', böyle bir şey söz konusu değil. Tamamıyla hepsi kaynakları sağlam ve bu kaynaklara dayalı olarak da yargı bunlarla ilgili kararını vermektedir. Biz de zaten bunların birçoğunu bildik, biliyoruz. ya bunların da söylediği gibi öyle yüzlerce kişi falan içeride yok. 'Ben gazeteciyim' diyene bir defa inanmayın. Terör örgütü herkese bir tane kart veriyor. Sarı basın kartı sahibi olanlar bunların içerisinde 50'yi geçmez. Durum budur. Onun için de bu oyunlara da gelmemek lazım ve bu konuda yargımız çok hassastır, dikkatlidir ve adımlarını da buna göre atar."
"Hakkımı aramayacak mıyım?"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendisi ve ailesine yönelik saldırı amaçlı haber ve köşe yazılarına da değindi.
Gerek attıkları başlıklar gerekse köşe yazılarıyla saldırılarında çok ciddi manada ileri aşamada olanlara karşı hakkını mahkemelerde aradığını dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:
"Düşünün eşime, çocuklarıma haksız yere yaptıkları saygısızlıklar, hakaretler var. Bunları o gazetelerin patronlarına ilettiğimde, 'Ne diyorsunuz buna?' diye sorduğumda 'Olmaz böyle şey' diyorlar ama oldu işte bak. Siz gazetenizi kontrol etmiyor musunuz? Şimdi ben hakkımı aramayacak mıyım? 'Buyurun, bana hakaret etmeye devam edin' mi diyeceğim? Benim hakkımı arayacağım yer neresidir? Yargıdır, hukuktur. Ben de orada hakkımı arıyorum."
(Bitti)
Son Dakika › Güncel › Cumhurbaşkanı Erdoğan Reuters'a Konuştu - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?