Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Suriye içinde oluşabilecek yeni bir göç akınının yine bu ülke içinde karşılanması için komşu ülkeler ve BM ile çalışma içinde olduklarını belirterek, dört komşu ülke olan Türkiye, Ürdün, Lübnan ve Irak'ın katılacağı, krizin insani boyutu ile mülteciler konusunun ele alınacağı bir toplantı teklifinde bulunduklarını söyledi.
Habertürk TV'de yayınlanan "Eksen Özel" programında gündeme ilişkin soruları yanıtlayan Davutoğlu, Türkiye'nin Suriye politikasına ilişkin yaptığı değerlendirmede, Suriye politikasının revize edilmesi bağlamında tartışmaların sıklıkla gündeme geldiğini ifade ederek, "Türkiye'nin Suriye politikası hep yeniden yorumlanarak, revize edilerek yola devam etti" diye konuştu.
Türkiye'nin Beşşar Esed'e yönelik aylar süren ciddi bir angajman politikası yürüttüğünü, bu dönemde hem Türk basını hem uluslararası basın tarafından eleştirildiklerini ancak ümitlerini kaybedene kadar bu politikayı sürdürdüklerini anlattı. Suriye rejimiyle hiçkimsenin konuşmadığı kadar konuştuklarını ancak bu yöntemin yürümeyeceğini anladıklarını kaydeden Davutoğlu, "Esed'in ve ekibinin barışçıl bir geçiştense baskıyla sindirerek, eski otokratik yapısını sürdürme kararlılığında olduğunu görünce politikamızda revizyon yaptık" dedi.
Bu kez de muhalefeti mümkün olduğu kadar muhtemel bir siyasi sürece hazırlamak için çalışma kararı aldıklarını belirten Davutoğlu, geçen sene sınırda güvenlik problemleri doğmaya başladığında yeni bir revizyon yapma ihtiyacı hissettiklerini ve sınır güvenliğini esas alan politikalara yöneldiklerini söyledi.
"Sınırımızda bize müzahir unsurların olması bizim sınır güvenliğimizin esasıdır, kimse de bu konuda bizi tenkit edemez" ifadesini kullanan Davutoğlu, sınır güvenliğini esas alan politikalarla uluslararası baskıyı birlikte yürütmeye çalıştıklarını kaydetti.
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Zaten biz belli aralıklarla alandaki realitelere göre ve Ortadoğu'daki genel psikolojiye göre hem adım atıyoruz. O kadar çok yaratıcı, özgün diplomatik araçlar kullandık ki Suriye krizinin aşılması için. Suriye'nin Dostları Grubu Toplantısı'nı organize etmekten, İran-Mısır-Türkiye arasında mekanizma kurmaya, Rusya ile ikili çalışmadan, Cenevre Konferansı'na, birinci ana konferansına gitmeye kadar yelpazenin her şeyini kullandık. Diplomaside neredeyse kullanılmayan araç kalmadı ama bütün bunlar, şunu da söyleyeyim: Eğer geçen sene yani 2011'de uluslararası toplum net bir tavır almış olsaydı, -ABD'nin, AB'nin Suriye'deki yönetimi gayri meşru ilan etmeleri 2011 ağustosudur- alsaydı çok farklı olurdu. Herhalde bugün yüzbin kardeşimizi kaybetmemiş olurduk. Bütün uluslararası toplum bu konuda büyük vebal altındadır."
-"Suriye'de Bosna olaylarından hiçbir ders alınmadığı ortaya çıktı"
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, insanlığın yakın dönemdeki hafızasını çok çabuk kaybettiğini ifade ederek, bu hafıza kaybının yaşanmaması durumunda bugün Suriye'de yüzbinden fazla insan ölmemiş olabileceğini söyledi.
Bosna Savaşı'nda yaşanan zulme uluslararası toplumun kayıtsız kaldığını anımsatan Davutoğlu, o günlerde, uluslararası çevrelerin, Srebrenitsa soykırımından alınan dersler sayesinde gelecekte yaşanabilecek benzer durumlara sessiz kalmayacağını düşündüğünü anlattı.
Davutoğlu, "Ama maalesef Suriye'de Bosna olaylarından hiçbir ders alınmadığı ortaya çıktı. Bir anda bitti zannettiğimiz Soğuk Savaş psikolojisi geri döndü. Ülkeler, insan kayıplarına bakmaksızın, olayları böyle soğuk bir şekilde seyrederek, sadece BM Güvenlik Konseyi'ndeki güç dengelerine dayalı yaklaşımlarla dünyadaki genel rekabeti gözönüne alarak, insani boyutu tümüyle kenara atarak, son derece soğuk bir diplomasi takip etti. Şimdi iki buçuk yıl oldu, hala Suriye ile ilgili BM Güvenlik Konseyi kararı yok" diye konuştu.
Davutoğlu, Rus, Çinli, Amerikan, İngiliz ve Fransız meslektaşlarına mülteciler konusunda ve Suriye'de zor durumda olanlara ilaç ve yardım ulaştırılması hususunda uyarılarda bulunduğunu aktararak, "Herkes prensipte hak verdi, ama iki buçuk yıl oldu, hala BM Güvenlik Konseyi karar almadı. Bu, politikanın insani boyutunu kaybettiğini gösteren bir şey" değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'nin Bosna'da gösterdiği ilkeli duruşu Suriye'de aynı şekilde sergileyeceğine vurgu yapan Davutoğlu, "Tarih siciline kaydımız, zalimlerin zulümlerine ortak olarak geçmeyecek, aksine şehirlerdeki rakamıyla 500 bine yakın Suriyeli sahip çıkmış ülke olarak, bu dönemi hüzünle, üzüntüyle ama onurla hatırlayacağız" dedi.
-Komşu ülkeler ve BM'den yeni girişim
Suriye sınırları içinde güvenlik hattı oluşturulması ihtimalinin sorulması üzerine Davutoğlu, Suriye'ye çevreleyen ülkeler ve BM ile yeni bir diplomatik çalışma içine girdiklerini de anlattı. BM Mülteciler Yüksek Komiseri Antonio Guterres'le geçtiğimiz günlerde bir görüşme gerçekleştirdiği bilgisini veren Davutoğlu, şöyle konuştu:
"Dört komşu ülke, Türkiye, Ürdün, Lübnan ve Irak'ın katılacağı bir BM toplantısı teklif ettik. 'Toplantıda sadece insani boyut ve mülteciler konusu ele alınsın' dedik. Bu süreçte, Suriyeli mülteciler konusunun Suriye içinde çözümü için ne yapılabilirse bunu yapmak üzere harekete geçmeyi düşünüyoruz. Humus'ta tek bir sivil kalmadı neredeyse, 500 bini aşkın şehirde kimse kalmadı, onların hepsi mülteci konumuna düştü. Böyle bir göç akını olursa, böyle bir göç akının Suriye içinde karşılanması için uluslararası toplumun gereken tedbirleri alması konusunda çok daha ısrarlı, kararlı bir diplomasi yürütüyoruz."
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Türkiye'nin, misafir ettiği Suriyelileri gerekli güvenlik şartları oluşmadan ülkelerine göndermesinin söz konusu olmadığını da dile getirerek, "Uluslararası belli garantilerin sağlanması ve belli mülteci akınlarının Suriye içinde karşılanması için yoğun diplomatik çalışma içindeyiz" ifadelerini kullandı.
- Ankara
Son Dakika › Güncel › Davutoğlu, Gündeme İlişkin Soruları Yanıtladı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?