Terör örgütü DHKP/C'nin avukatlık yapılanmasına yönelik 6'sı tutuklu 20 sanığın, "örgüt yöneticisi ve üyesi olmak" suçundan yargılandığı davada, sanıkların reddi hakim talepleri reddedildi.
Silivri Ceza İnfaz Kurumu karşısında bulunan duruşma salonunda İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesince yapılan duruşmaya tutuklu sanıklar Selçuk Kozağaçlı, Aycan Çiçek, Aytaç Ünsal, Behiç Aşçı, Barkın Timtik ve Engin Gökoğlu ile 2 tutuksuz sanık katıldı.
CHP'li milletvekilleri Mahmut Tanal ve Sezgin Tanrıkulu, Türkiye Barolar Birliği temsilcileri ile çeşitli ülkelerden gelen yabancı uyruklu avukatlar ve çok sayıda sanık avukatı da salonda hazır bulundu.
Duruşmada söz alan tutuklu sanık Selçuk Kozağaçlı, "Sizin bir örgüt üyesi olduğunuzu düşünüyorum. HSK'ya suç duyurusunda bulunuyorum, Adalet Bakanlığı Teftiş Kuruluna ihbarda bulunuyorum. Heyetinizi reddediyorum." dedi.
Diğer tüm tutuklu sanıklar da heyetin reddi talebinde bulundu.
Mahkeme Başkanı Akın Gürlek, Kozağaçlı'yı söylemlerine dikkat etmesi ve savunmasını yapması, aksi halde mikrofonunu kapatacağı yönünde uyardı. Başkan Gürlek, itham şeklindeki söylemlerine devam etmesi üzerine sanık Ağaçlı'nın, duruşmanın düzenini bozduğu gerekçesiyle salondan çıkarılmasına karar verdi. Bu sırada diğer sanıkların slogan atması ve sanık avukatlarının alkış tutarak masaya vurmaları üzerine duruşma salonunun boşaltılmasına karar verildi.
Kısa bir aranın ardından, yalnızca tutuksuz sanıklarla sanık yakınlarının bulunduğu salonda yeniden başlayan duruşmada, tutuksuz sanık Ahmet Mandacı'ya esasa ilişkin savunması soruldu.
Sanık Mandacı, avukatının duruşma salonunda olmadığını ve mütalaayı inceleyemediğini söyleyerek, esasa ilişkin savunma yapamayacağını ifade etti.
Hakkında ev hapsi şeklinde adli kontrol tedbiri bulunduğunu, bu nedenle maddi ve manevi anlamda sıkıntılar yaşadığını kaydeden Mandacı, "Dinlenilen 20 tanıktan sadece Berk Ercan'ın hakkımda beyanı var. Halkın Hukuk Bürosu'nda çalışmadım. Esasa dair savunmamı yapmam için süre istiyorum." dedi.
Mandacı'nın taleplerinin alınmasının ardından, sanık yakınları, oturumun düzenini bozmaları nedeniyle salondan çıkarıldı.
Duruşmada daha sonra, savunması sorulan tutuksuz sanık Zehra Özdemir de avukatı salonda olmadığı için esasa ilişkin savunma yapmayacağı belirterek, "Hakkımdaki karakola giderek imza atma şeklindeki adli kontrol tedbirinin kaldırılmasını talep ediyorum. Homeofis çalışıyorum. Bütün evraklarım, müvekkil bilgilerim bilgisayarımda. Bilgisayarımın iadesini istiyorum. Esasa ilişkin savunma yapmak için süre istiyorum." diye konuştu.
Öğle arasının ardından tutuklu ve tutuksuz sanıklarla devam eden yargılamada, sanık Selçuk Kozağaçlı, heyetin reddi talepleri olduğunu yineledi.
Mahkeme heyeti, cumhuriyet savcısına reddi hakim taleplerine ilişkin görüşü sordu. Savcı, gerekli şartların oluşmaması nedeniyle reddi hakim taleplerinin reddine karar verilmesini istedi. Bu sırada, tutuklu sanıklar söz almak istedi. Mahkeme Başkanı Akın Gürlek, ara kararını yazdıracağını belirterek sanıklara söz vermedi. Slogan atan tutuklu sanıklar jandarma eşliğinde salondan çıktı.
Salona zorla giren avukatlara jandarma müdahale etti
Heyet, duruşma salonunda ara kararlarını yazdırdığı sırada sanık avukatları duruşma salonunun kapısını zorlayarak içeri girdi. Bir kısım avukatun salona zorla girmesi üzerine jandarma müdahale etti. Avukat Bahattin Özdemir, duruşma salonunun ortasına gelerek, heyete karşı "Alçak" diye bağırdı. Jandarma, avukat Özdemir'e müdahale ederek, salondan çıkartmak istedi.
Bu sırada salona zorla giren bazı avukatlar, heyete karşı, "O başkan buraya gelecek. Akın duyuyor musun? Kanunsuz mahkeme başkanı. Başkan gel görüşelim" şeklinde bağırdı. Jandarma, avukatların salona girmelerini engelledi. Avukat Ömer Kavilli'nin, "Başkan ne yazdın tutanağa, doğru yazdın mı? Ver bakalım" diye bağırması üzerine başkan Gürlek, "Ömer Kavilli polemik yapma" şeklinde cevap verdi.
Mahkeme heyeti, avukatların slogan attığı sırada iki tutuksuz sanığı duruşma salonuna çağırarak, ara kararını okudu.
Başkan Gürlek ara kararını okurken avukatlar slogan atmaya devam etti.
Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, esas hakkındaki mütalaanın verilmiş olduğu, sanıklara esasa ilişkin mütalaaya karşı savunma yapmaları süre verildiğini hatırlatarak, heyetin reddi talebinin geri çevrilmesine hükmetti. Avukat Bahattin Özdemir'in, mahkeme heyetine karşı hakaret içerikli sözlerde bulunması nedeniyle hakkında suç duyurusunda bulunulmasına karar veren heyet ayrıca Özdemir hakkında kısıtlılık kararı verilerek yarın yapılacak oturuma alınmamasını karara bağladı.
Sanıkların esasa ilişkin savunmalarının alınması için duruşma yarına erteledi.
-Türkiye Barolar Birliğinden açıklama
Öte yandan Türkiye Barolar Birliği, duruşmayla ilgili yaptığı yazılı açıklamada, "İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanan 20 avukatın Silivri Cezaevi Kampüsü'nde görülen üçüncü duruşmasına, Türkiye Barolar Birliği Avukat Hakları Merkezi Başkanı ve Yönetim Kurulu Üyesi avukat Gültekin Uzunalioğlu ile yönetim kurulu üyeleri avukat Ali Elibol ve avukat Şakir Uzun katılmıştır. Türkiye Barolar Birliği, Silivri'de yargılanan avukatların duruşmasını soruşturma aşamasından itibaren takip etmektedir. Anayasamızın 36. maddesine göre, herkes, yargı mercileri önünde adil yargılanma hakkına sahiptir. Türkiye Barolar Birliği'nin de talebi adil yargılanmadır. Yargılanan kişilerin kim, suçlamaların ne olduğundan bağımsız olarak adil yargılama ilkelerinden sapılması, tüm vatandaşların hukuki güvenliğini tehlikeye düşürmektedir." denildi.
Yargılamada, suçsuzluk karinesinin esas olduğu, kesin hükümle mahkum oluncaya kadar herkesin suçsuz kabul edileceği ifade edilen açıklamada, duruşmada usule ilişkin birtakım tartışmaların çıktığı, mahkemenin savcının esas hakkında mütalaasını aldıktan sonra deliller hakkında avukatların değerlendirmesini dinlemeye başladığı belirtildi.
Açıklamada, delillerin değerlendirmesinin talepleri alınmadan esas hakkında mütalaa aşamasına geçilmemesi gerektiği, avukatların duruşma salonundan çıkarılmasının ise kabul etmelerinin mümkün olmadığı kaydedilerek, Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu'nun süreci yakından takip etmeye devam edeceği bildirildi.
Mütalaadan
Mütalaada, silahlı terör örgütü DHKP/C'nin faaliyetlerinin tespitine yönelik İdil Kültür Merkezi isimli yerde yapılan aramalarda örgütsel dijital materyallerin ele geçirildiği belirtilerek, sanıkların kod isim kullanarak örgütün üst yönetim birimiyle yaptıkları örgütsel yazışmaların ve örgütün yönetim biriminin sanıklara verdiği örgütsel talimatların tespit edildiği bildirildi.
Tanık ve etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanan şüphelilerin verdikleri ifadelere göre sanıkların DHKP/C üst yönetiminin talimatlarıyla kurulup faaliyet yürüten, örgüt içinde "sporcular" olarak anılan Halkın Hukuk Bürosu'nda faaliyette bulundukları kaydedilen mütalaada, sanıkların örgütün üst yönetimiyle örgütsel yazışmalar yaptıkları, yakalanan örgüt mensuplarına örgütün talimatlarını ilettikleri, cezaevlerinden kalan örgüt mensuplarından temin ettikleri mektupların Yürüyüş adlı örgüte müzahir dergide yayımlanmasını sağladıkları ve talimatla örgütsel faaliyetlere katıldıkları aktarıldı.
Sanıkların örgüt hiyerarşisine dahil oldukları ve kod isim kullandıkları da vurgulanan mütalaada, ikametlerinde gerçekleştirilen arama işlemlerinde örgüte müzahir yayınların ve materyaller ele geçirilen sanıkların suçlamalara konu eylemleri sıralandı.
Örgüt içindeki konumları, yürüttükleri faaliyetler ve haklarındaki diğer tespitler neticesinde suç konusu eylemlerinin DHKP/C silahlı terör örgütü üyeliği kapsamında kaldığının anlaşıldığı vurgulanan sanıkların tümünün "silahlı terör örgütü üyeliği" suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılmaları talep edilen mütalaada, firari olan avukat sanıklar Oya Aslan ve Günay Dağ hakkında dosyanın ayrılarak başka bir esasa kaydedilmesi de istendi.
Son Dakika › Güncel › Dhkp/c'nin Avukatlık Yapılanması Davası - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?