Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, "Her ne kadar bazen eleştirsek de, her ne kadar bazen farklı değerlendirmelerle gündeme getirsek de finans sektörünün mali bünyesinin sağlamlığı, ekonomi için olmazsa olmazdır. ve bunu zafiyete bırakacak hiçbir adım, hiçbir karar olmamalıdır, olmayacaktır da" dedi.
Finansal Kurumlar Birliği'nin 3. Genel Kurul Toplantısı'nda konuşan Babacan, iyi demokrasilerde keyfiliğe yer olmadığını vurgulayarak, "İyi demokrasilerde istişare esastır ve mutlaka açık, net kurallar yazılır. Kurallar yanlış ve eksik olabilir. Böyle bir durumda kuralları değiştirirsiniz, o günden itibaren yeni kurallar hakim olur. Şeffaflık ve öngörülebilirlik ancak böyle sağlanır" şeklinde konuştu.
Yaptıkları uygulamalar ile katılım bankacılığının Türkiye'de bir ivme kazandığını aktaran Babacan, bir dönem üvey evlat gözüyle bakılan ve düzenlemeler konusunda hırpalanan bir sektörün, artık dünya standartlarında çalışan, hızla büyüyen bir sektör haline geldiğini kaydetti.
Finans sektörünün sıhhatli bir şekilde işlemesini ekonominin taşıyıcı temel direklerinden biri olarak gördüklerini vurgulayan Babacan, şu anda Türkiye ekonomisinin en güçlü sütunlarından birisinin finans sektörü, diğerinin ise Türkiye'nin kamu maliyesinde geldiği nokta olduğunu dile getirdi.
Bu tür sütunlarda oluşabilecek en küçük bir zafiyetin komple çöküşü beraberinde getirebileceğine işaret eden Babacan, "Her ne kadar bazen eleştirsek de, her ne kadar bazen farklı değerlendirmelerle gündeme getirsek de finans sektörünün mali bünyesinin sağlamlığı, ekonomi için olmazsa olmazdır. ve bunu zafiyete bırakacak hiçbir adım, hiçbir karar olmamalıdır, olmayacaktır da" dedi.
Reel sektör ile finans sektörü arasındaki ilişkilerin enteresan ilişkiler olduğunu vurgulayan Babacan, finansın zafiyete uğradığı bir ortamda reel sektörün sıhhatli çalışmasının mümkün olamayacağını ifade etti.
Reel sektör denildiğinde milyonlarca şirketin olduğunu, ancak finans denildiğinde topu topu 50 bankanın, birliklerin üyeleri de katılırsa sayının arttığını belirten Babacan, sözlerine şöyle devam etti:
"Siyasi açıdan baktığımızda, finans sektörü ile ilgili daha sert sözler sarf etmek, daha farklı yaklaşımlarda bulunmak bazen kolay olabiliyor. Bunun da popülizmini yapıyoruz bazen. Ama işin gerçeğine döndüğümüz zaman, Türkiye'nin geleceği ile ilgili, ekonominin bünyesi ile ilgili hangi konularda neler yapılması gerekir, kritik noktalar hangileridir diye baktığımızda finans sektörü çok çok önemli bir taşıyıcıdır."
" 'Devletten ne istiyorsunuz?' diye sorduğumuzda, ilk sırada vergi indirimi var"
Babacan, konuşmasında finansal kiralama şirketleri ile ilgili yaptıkları uygulamalardan da bahsetti.
Kurumların görüşlerini aldıklarını, zaman zaman Finansal Kurumlar Birliği'nin de taleplerini aldıklarını belirten Babacan, "Devletten ne istiyorsunuz?" diye sorduklarında, ilk sırada vergi indirimleri ile bazı harçların kaldırılmasına yönelik taleplerin olduğunu söyledi. Babacan, bunların makul olduğunu, ancak bu isteklerin karşılanıp karşılanmayacağının devletin bütçesi ile ilgili olduğunu bildirdi.
Finansal kiralama, faktoring ve finansman şirketlerinin oluşturduğu sektörün aktif büyüklüğünün 2014 yılında bir önceki yıla kıyasla yüzde 19 arttığı bilgisini veren Babacan, bu artışın iyi bir artış olduğunu, geçen yıl kredi büyümesi üzerine tedbirler getirdikleri bir yıl olduğunu anımsattı.
Zamanında tedbir alabilmenin önemine işaret eden Babacan, "Nasıl araba kullanırken, ileride virajlar varsa, sis varsa, kameraları görünce hızı düşürmek nasıl işin gereği ise, ekonomi yönetiminde de gerektiği zaman hızı düşürebilmek son derece önemlidir. Tabii yolcular bazen sabırsız olabiliyor, bir an önce gidelim diyebiliyor. Ama bilinçli bir yönetim, sorumluluk taşıyan bir yönetimin mutlaka hedefe varması, ama sapasağlam, selametle varmasını sağlayacak bir yaklaşım göstermesi son derece doğaldır" şeklinde konuştu.
"2002'den bu yana uyguladığımız bakış açısını G20 ülkelerine de getirdik"
Babacan, Türkiye'nin içinde bulunulan küresel ekonomik konjonktürü mutlaka dikkate alarak karar vermesi gerektiğine işaret ederek, "Dış dünyadan bağımsız bir ülke değiliz, açık bir ekonomiyiz. Dünya ekonomisinin yaklaşık yüzde 1'ine denk gelen büyüklükte bir ekonomiyiz. Dolayısıyla etrafta ne olup bittiğini dikkate almazsak, Allah korusun yol kazaları bizi bekleyebilir" diye konuştu.
Türkiye'nin G20 Dönem Başkanlığı döneminde yapacağı çalışmalara değinen Babacan, 11 ayrı çalışma grubunun bulunduğunu, bunların sürekli toplantılar yaptıklarını anlattı.
Babacan, G20'nin temsil gücünün çok yüksek olduğunu ve orada alınan kararların tüm dünyada benimsendiğine dikkati çekerek, KOBİ'lere özel önem verdiklerini, ayrıca Kadın 20 (W20) Platformu oluşturduklarını söyledi.
G20'nin uluslararası kapsayıcılık boyutunda G20 bakanları ile az gelişmiş ülke bakanlarını bir araya getireceklerini ve tecrübe paylaşımına vesile olacaklarını ifade eden Babacan, "Bunu da G20 tarihinde ilk defa önümüzdeki hafta gerçekleştirmiş olacağız" dedi.
Babacan, G20'de ikinci önemsedikleri konunun uygulama olduğunu, verilen taahhütlerin ne zaman ve ne şekilde yerine getirileceğine ilişkin bir izleme mekanizması kurduklarını anımsatarak, "Bizim 2002'den bu yana uyguladığımız bu bakış açısını 20 ülkeye de getirmiş oluyoruz. Nedir bu bakış açısı? Önce ne yapacağınızı ilan edeceksiniz, bunu bir takvime bağlayacaksınız ve şeffaf bir şekilde kamuoyuyla paylaşacaksınız ki; kamuoyu sizi takip edebilsin. Bir bakıma kendinizi kamuoyu denetimine açmış oluyorsunuz. Hesap verebilir bir yönetim anlayışına en doğal yaklaşım bu ve bunu 20 ülkede de böylece uygulamış olacağız" şeklinde konuştu.
Diğer bir önemli konunun da altyapı yatırımları olduğunu, birçok ülkenin bütçesinin ihtiyacı olan altyapı yatırımlarına eğilme imkanı vermediğini vurgulayan Babacan, şunları kaydetti:
"Özel finans imkanlarını kamu altyapı yatırımları için nasıl daha fazla kullanabiliriz konusunu, G20'nin önemli bir gündem maddesi yaptık. Burada özellikle varlık bazlı menkul kıymetler. Uluslararası terminolojide İslami Finans diye yerleşmiş olan finans metotlarının, altyapı yatırımlarında nasıl daha çok kullanabiliriz? Bununla ilgili ilgi gayet iyi ve ilk defa G20 bildirgesine de bunu yazık. Bir ülkenin şiddetli itirazı ve konsensüsü bozması yüzünden İslami Finans demedik ama varlık bazlı finansman dedik. Önümüzdeki hafta Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası toplantılarından bir gün önce, IMF ve G20 Dönem Başkanlığımızın ortaklaşa düzenlediği bir seminer planlıyoruz. Bu seminerde G20 Dönem Başkanı olarak ben ve İslam Kalkınma Bankası Başkanı ile IMF Başkanı'nın yanı sıra diğer önemli konuşmacılarla bunun tanıtımını yapacağız. G20 olarak bunu resmen gündemimize aldık ve tüm G20 ülkeleri artık bizimle aynı fikirde."
(Sürecek)
Son Dakika › Güncel › Finansal Kurumlar Birliği 3. Genel Kurul Toplantısı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?