Emniyetteki "paralel yapı" operasyonu kapsamında tutuklu bulunan dönemin İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer, İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekilliği'nce yürütülen Hrant Dink cinayeti soruşturması kapsamında "şüpheli" sıfatıyla verdiği ifadede, "Cinayetten önce benim bilgim yoktu. Cinayetten sonra Hrant Dink ile ilgili bilgiler önüme getirildi. Dolayısıyla bu dönemden sonra olayla ilgilendiğim doğrudur" dedi.
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in 19 Ocak 2007'de Şişli'de uğradığı silahlı saldırıda hayatını kaybetmesine ilişkin İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekilliği Terör ve Örgütlü Suçlar Birimi Savcısı Yusuf Doğan tarafından yürütülen soruşturmada, cinayetin işlendiği dönemde Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat C Şube Müdürü olarak görev yapan Yılmazer'in dün "şüpheli" olarak ifadesine başvuruldu.
Yılmazer, 5 saat süren ifadesinde, savcının, Emniyet Genel Müdürlüğü istihbarat şube müdürlükleri ile illerdeki şube müdürlükleri arasındaki yazışma kuralları ve cinayet döneminde istihbarat paylaşımının nasıl yapıldığına ilişkin sorularını yanıtladı.
"Ben olsam, 'Dink'in öldürüleceği' uyarısı bulunan raporu sunardım"
Trabzon Emniyet Müdürlüğü tarafından Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı'na 17 Şubat 2006'da F4 raporu ekli yazı gönderildiği ve Trabzon'daki polis memuru Muhittin Zenit tarafından düzenlenen F4 raporunda "Ses getirici bir eylemde bulunularak Dink'in öldürüleceği" şeklinde uyarılar olduğu hatırlatılan Yılmazer, bu raporun ekli olduğu yazının kendisine sunulup sunulmadığı sorusuna karşılık, "Bu rapor bana sunulmadı. Benim bilgim yoktur. Bu konuda yardımcım B.D bana bilgi vermedi" diye konuştu.
Trabzon'dan söz konusu yazının geldiği 17 Şubat'ta şubeden ayrılmış olduğunu aktaran Yılmazer, "Rapor içeriği ile ilgili C şube müdürü olarak daire başkanı Sabri Uzun ile bir görüşme yaptınız mı?" sorusuna da "Rapor içeriğiyle ilgili olarak Uzun ile bir görüşme yapmadım. Sabri Uzun'un, 'bu rapor bana verilseydi koruma tedbiri aldırırdım' beyanı, gerçeği yansıtan bir ifade değil " yanıtını verdi.
- "Olay tarihinde herhangi bir bilgi paylaşımı yapmadım"
Uzun ile istihbarat daire başkan yardımcıları N.E ve V.Y'nin, "Gerek C Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer, gerekse şube müdür yardımcıları tarafından bu konuda bir bilgi paylaşımı yapılmadığı, haber verilmediği" yönündeki beyanları hatırlatılan Yılmazer, şu ifadeleri kullandı:
"Olay tarihinde herhangi bir bilgi paylaşımı yapmadım. Zaten 18 ile 22 Şubat 2006 tarihleri arasında Sabri Uzun ile resmi bir görev için yurt dışındaydım. Bu evrakı görmediğim için kimseye sunmadım. Cinayetten önce benim bilgim yoktu. Cinayetten sonra Hrant Dink ile ilgili bilgiler önüme getirildi. Dolayısıyla bu dönemden sonra olayla ilgilendiğim doğrudur. Hatta evrakı hazırlayan Muhittin Zenit'i bulup bizzat görüştüm. Muhittin o zaman Bayburt'taydı."
"İstanbul emniyeti kusurunu örtmeye çalıştı"
Savcının, "F4 raporunun içeriği neden İstanbul'a bildirilip gönderilmedi?" şeklindeki sorusunu da Yılmazer, şöyle yanıtladı:
"Böyle bir bilgi geldiğinde İstanbul şube müdürlüğünün yapacağı iki şey vardır. Birincisi, tehdit ciddiyse il koruma komisyonuna yazı yazarak koruma tedbirinin uygulanmasını sağlamak. ikincisi, İstanbul ili itibarıyla belirlenen hedeflere yönelik istihbari çalışma yaparak Trabzon İstihbarat Şube Müdürlüğü ile koordineli hareket etmek zorundadır. Bunların hiçbirini İstanbul Emniyet Müdürlüğü yapmamıştır. Osman Hayal hakkında sahte bir tahkikat evrakı tanzim etmiş, kusurunu örtmeye çalışmıştır."
"Dink'e yapılacak eyleme ilişkin elde edilen istihbaratla ilgili İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğü'ne uyarıda bulunup bulunmadığı" da sorulan Yılmazer, "Ben zaten haberdar değildim. Uyarıda bulunmadım. Yardımcılarımın da bu konuda İstanbul'a bilgi verip vermediklerini bilmiyorum" dedi.
"Dink hakkında faaliyetlerinden dolayı bir fiş vardı"
Yılmazer, "C Şube Müdürlüğü'nde Hrant Dink ile ilgili dosya var mıydı?" diye sorulması üzerine, "İstihbarat Daire Başkanlığı arşivinde Hrant Dink ile ilgili açılmış dosya vardır. Hatırladığım kadarıyla, başlangıçta Hrant Dink hakkında sol faaliyetlerinden dolayı bir fiş vardı. Daha sonra Agos ve Dink'in televizyon programları benzeri faaliyetleri nedeniyle bizim şubemizi de ilgilendiren bilgiler vardı. Ama dosyalar, istihbarat değerlendirme projesi kapsamındaydı" ifadesini kullandı.
Polis memuru Muhittin Zenit ile Hrant Dink cinayetinden sonra temas kurduğunu belirten Yılmazer, "Size göre yazıya göre tedbir alınması gerekiyor mu?" sorusuna karşılık da "Bu F4 raporu yazısı ciddi bir yazıdır. İçeriğinde Hrant Dink'in öldürüleceği yazılıdır. Çok ciddiye alınması gereken bir bilgidir. Kaldı ki bu bilgiye de gerek yok. Dink'in o dönemde nasıl bir tehdit altında olduğu konusu birimlerce bilinmektedir. Kastettiğim birimler güvenlik birimleridir" yanıtını verdi.
"Siz bilgi sahibi miydiniz?" diye sorulan Yılmazer, "Ben de Dink'e karşı yapılan bu eylemlerden haberdardım ve buna karşı bir tehdit atmosferi olduğunu biliyordum" dedi.
"Dink vurulduğuna göre Hayal vurmuştur" ifadesi
Dink cinayetini öğrendiğinde "Aman şu Yasin Hayal'i bulun, Dink vurulduğuna göre o vurmuştur" şeklindeki beyanına karşılık TBMM komisyonunda verdiği yanıtı da hatırlatılan Yılmazer, "Olayın önemi itibarıyla kendi müdürlerim ile toplantı yaptım ve failin bulunması amacıyla neler yapılması gerektiğini konuştuk. O zaman ben Trabzon'da sahip olduğum bilgilerimi de değerlendirerek başka bir ilde görev yapan Muhittin Zenit'e ya kendim ya da mahiyetimdeki müdürlere ifadede belirttiğim şekilde beyanda bulunduğum doğrudur. Çünkü o toplantıda tekrar bilgilerim güncellendi ve bu eylemin Yasin Hayal tarafından yapılabileceğini düşündüm, bundan dolayı ilk önce Yasin Hayal'in bulunmasını istedim" dedi.
Sansasyonel bir cinayet olduğu için yapılan çalışmalara takviye amacıyla devreye girdiklerini ve cinayetten sonra Erhan Tuncel ile herhangi bir görüşme yapmadığını anlatan Yılmazer, şöyle devam etti:
"Ancak F4 raporu hazırlayan polis memuru Muhittin Zenit ile görüşme yaptım. Cinayetten sonra arşiv bilgileri önüme gelmişti. Önce Trabzon İstihbarat Şube Müdürü F.S. ile görüştüm. Konuyu kendisi ile paylaştım ve detay bilgi talep ettim. Önceki İstihbarat Şube Müdürü E.D ile görüşmemi önerdi. O dönemde Afyon İstihbarat Müdürü olan E.D ile görüştüm. Yasin Hayal'in bu cinayeti işlemiş olup olamayacağı konusunda bilgiler aldım. Buradan aldığım bilgiler de beni tatmin etmedi. Hrant Dink ile ilgili gelen bilgiler çok ciddi bilgilerdi. İstihbaratta az rastlanır nitelikteydi."
"Hrant Dink'in daha önce Türklüğü aşağılama nedeniyle İstanbul'da yargılandığı ve birtakım tacizlere maruz bırakıldığı" hatırlatılarak, "Trabzon'dan gönderilen raporlar da dikkate alındığında Dink için koruma tedbiri almanın gerekip gerekmediği" sorulan Yılmazer, Dink'in talebine bakılmaksızın koruma verilmesi gerektiğini, koruma verme yetkisinin de Terörle Mücadele Kanunu ve Koruma Yönetmeliği'nde yazılı olduğunu savundu.
"Bildiğin halde neden mahkemeye bildirmedin?"
Savcının, Hrant Dink cinayeti davasına bakan İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderdiği 2008 tarihli yazıda, "Yapılan çalışmalarda Hrant Dink'in öldürülmesinden önceki günlerde tehdit aldığını teyit eden herhangi bir bilgiye ulaşılamamıştır" beyanını hatırlatarak, "İstihbarat Şube Müdürlüğü arşivinde Dink'in tehdit edildiğine ilişkin kayıtlar var olmasına rağmen bu bilgileri mahkemeye neden bildirmediniz?" diye sorduğu Yılmazer, şu yanıtı verdi:
"Evet, bizim daha önce Hrant Dink'in öldürülmesi olayı ile ilgili olarak verdiğimiz bilgilerin dışında ilave bir duyum var mı, yok mu şeklinde algıladım. Hrant Dink'in doğrudan tehdit alıp almadığına yönelik bilgi olup olmadığının sorulduğunu düşündük ve arkadaşlar bu yazıyı hazırladı, ben de imzaladım. Öyle hatırlıyorum. Ben daha önce arşivdeki bilgileri zaten soruşturma makamlarına iletmiştim."
"Hrant Dink cinayetini önlemek için hangi işlemleri yaptınız?" sorusu da yöneltilen Yılmazer, "Burada asıl görev il istihbarat şube müdürlüklerindedir ancak il istihbarat şube müdürlüklerinin yapamayacağı bir iş varsa biz devreye gireriz. Ortada operasyon yok ki bu operasyonu koordine edeyim. Birisi operasyon başlatmamış ki ben koordine yapayım" dedi.
Yılmazer, "Hrant Dink cinayeti soruşturmasının aynı döneme denk gelen Ergenekon soruşturmasıyla bağlantısı ve eylemlerin aynı grup tarafından yapılmış olabileceğinin neden göz ardı edildiği" şeklindeki soruya karşılık da "bütün bilgileri istihbaratçı olarak, İstanbul terör ve organize şube müdürlüklerine bildirdiği, bu olayın Veli Küçük kaynaklı olduğunun herkesçe bilindiği" yanıtını verdi.
Hrant Dink'i öldüren sistemin bu ülkede bir tehdit olduğunu ve bu tehdidin üzerine gittiğini söyleyen Yılmazer, "bu konuda tespit ettiği unsurları da söz konusu şubelere bildirdiğini, bu şubelerin, bağlantıyı kurma ve delillendirme yapması gerekirken bunu yapmadıklarını" öne sürdü. - İstanbul
Son Dakika › Güncel › Hrant Dink Cinayeti Soruşturması - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?