Diyanet İşleri Başkanlığı ile Sağlık Bakanlığının ortaklaşa yürüttüğü "hastanelerde manevi bakım ve dini danışmanlık" hizmetiyle hasta, hasta yakını ve hastane personelinin, yaşadıkları sıkıntılı durumlardan çıkmalarına yardımcı olunuyor. Bu hizmet ayrıca kanser hastalarının tedavi sürecine katılımını hızlandırıyor.
Diyanet İşleri Başkanlığının, Avrupa ve Ortadoğu ülkelerinde yaptığı araştırmalar sonucunda 2015 Ocak ayında uygulamaya başladığı manevi bakım hizmetiyle hastanelerdeki hasta, hasta yakını ve hastane personeline manevi destek verilmesi amaçlanıyor.
Ankara 3. Bölge Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği bünyesindeki Dr. Abdurrahman Yurtaslan Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Mehmet Ali Gülçelik, AA muhabirine, hizmete ilişkin bilgiler verdi.
Kanser tedavisi gören hastaların hem tıbbi hem psikolojik hem de manevi desteğe ihtiyacı olduğunu belirten Gülçelik, "Biz hastalarımızı tıbbi olarak desteklerken manevi olarak da destekleyerek gücümüzü artırdığımızı söyleyebiliriz. Zaten doğrudan görüntüsüyle insanların, bir tıbbi desteğin yanında manevi desteğe de ihtiyacı olduğunu anlıyorsunuz" dedi.
"Doktorlar manevi olarak bir yere kadar destek olabiliyor"
Modern çağın en büyük sıkıntılarından birinin stres olduğunu vurgulayan Gülçelik, " Stres, bağışıklık sistemini baskılar, bu sistemin baskılanmasının kansere yatkınlığı artırdığına dair direkt pozitif bulgular olmasa bile bazı bulgular var. Ameliyat ve tedavi ettiğiniz hastalarda yine stresin sistemi baskılayacağını biliyoruz. Bunu ortadan kaldırmanın yolu, hastalığının ne olduğunu hastaya en iyi şekilde anlatmak, bunun yanında psikolojik ve manevi olarak desteklemek. Bunu yaptığınızda o baskınlığı ortadan kaldırabilirsiniz" diye konuştu.
"Kesinlikle bir tedavi yöntemi değil"
Onkoloji Hastanesinde manevi bakım hizmetinin koordinasyonunu üstlenen Uzman Doktor ve Onkoloji Hastanesi Başhekim Yardımcısı Fatih Göksel, manevi destek uygulamalarının Müslüman ülkeler arasında profesyonel anlamda ilk defa Türkiye'de uygulandığını belirterek, "Bu uygulamalar Amerika'da ve Avrupa'da uzun süredir devam etmektedir. Hatta Amerika'da bir papaz ya da bir hahamın hastanede hastalara reçete yazdığını bile görebilirsiniz. Bu, ihtiyacı olan hastaların ihtiyaçları doğrultusunda verilen bir destektir. Burada hastanın talebi ön plandadır. Manevi destek bir inanca bir dine bağlı değildir. Her dinden, her türlü inançtan hastaların, hasta yakınlarının ihtiyacına yönelik bir hizmettir" ifadelerini kullandı.
Manevi destek uygulamasına başladıktan sonra hastanın tedaviye uyumunun ve tedaviyi kabul etme sürecinin hızlandığını gördüklerini aktaran Göksel, "Manevi destek, hastanın ve hasta yakınının tedavi sürecine olumlu yaklaşması ve tedaviyi kabul etmesi ile tedaviye uyumunu artıran bir destektir. Kesinlikle bir tedavi yöntemi değildir" dedi.
515 hastaya manevi destek
Hastanelerde destek hizmetlerine başlayan görevliler, Diyanet İşleri Başkanlığında çalışan imam, müezzin ve kuran kursu eğitim görevlileri içinden din psikolojisi, dua vaizliği ve sosyal hizmet alanlarında yüksek lisans ya da doktora çalışmaları yapanlar arasından seçilerek görevlendiriliyor.
Onkoloji Hastanesinde manevi destek görevlisi olarak hasta, hasta yakınları ve hastane personeliyle görüşmeler yapan Süheyb Okur, hiçbir ayrım yapmadan hizmet sunduklarını anlattı. Okur, "Hizmete başladığımızda doktorlarımızla beraber sabahları vizitelere katılmak suretiyle bir giriş yaptık ve onların vesilesiyle kendimizi hastalara tanıtmaya çalıştık. Şu anda hastaları bireysel olarak ziyaret ederek, daha çok geçmiş olsun ziyaretlerinde bulunarak kendimizi tanıtmaya çalışıyoruz. Şu ana kadar hastanemizde 515 hasta, hasta yakını ve hastane personeline birebir ulaştık" ifadelerini kullandı.
"Olumsuz bir tepki ile karşılaşmadık"
Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde 200 saati aşan hasta psikolojisi, din psikolojisi, sosyal hizmet ve dua vaizliği gibi dersler alan manevi destek görevlisi Ümmü Gülsüm Arı, hastaların daha çok manevi değerlerine ve manevi düşünce sistemlerine dair sorular sorduğunu, ziyaretlerinin çok olumlu karşıladığını belirtti. Arı, "Şimdiye kadar olumsuz bir tepkiyle hiç karşılaşmadık. Hastane personelimize de aynı hizmeti sunuyoruz. Personelimiz fazlaca çalışmanın vermiş olduğu bir tükenmişliğe girdiklerini ifade ettiler. Onlarla oturup sohbet etmemiz, sıkıntılarını hafifletmemiz ya da onların sorularına yanıtlar vermemiz, karşılıklı bir fayda sağladı" diye konuştu.
"Bazı hastalar hastalıklarını cezalandırma olarak görüyor"
Hastaların ve hasta yakınlarının da kendilerine dua etmelerini veya yanlarında olmalarını istediklerini anlatan Arı şu ifadeleri kullandı:
"Hastalarımız ölüm, ölüm sonrası, ahiret, ruh ya da hastalığın kendisine Allah tarafından bir cezalandırma süreci olduğu hakkında bize görüşlerini bildiriyorlar. Aslında dinen yanlış olan bakış açılarını elimizden geldiği kadar düzeltmeye çalışıyoruz. Hastalığın Allah tarafından bir cezalandırma olmadığını, bunun bir arınma süreci olduğunu, bu sürecin ona bazı katkılar sağlayabileceğini anlatıyoruz. Hastalarımıza sabrı anlatıyoruz fakat pasif bir sabır sürecinden bahsetmiyoruz. Çünkü hastalar sabrı aynı zamanda 'oturup hiçbir şey yapmamak' olarak yorumlayabiliyorlar. Halbuki sabır dinimizde aktif bir süreçtir. Hastalarımıza sabrın aktif bir süreç olduğunu anlatıyoruz. Bu süreçte hastaların, hastalıkları üzerine daha az yoğunlaşmasına dönük görüşmeler yapıyoruz.
Manevi bakım uygulamasının ilk denemelerinde başarı elde edilmesi üzerine, bu hizmetin daha da yaygınlaştırılarak evde bakım hizmeti alan hastalara kadar genişletilmesi planlanıyor. Şu an için 20 görevlinin verdiği hizmet, açılacak yeni eğitimlerle Türkiye genelinde yaygınlaştırılacak.
Son Dakika › Güncel › Kanser Hastalarına 'Manevi' Bakım - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?