Diyarbakır İl Müftüsü Nimetullah Erdoğmuş, İslam alemince 5'inci Haremi Şerif olarak kabul edilen Diyarbakır'daki tarihi Ulu Cami'de Cuma Namazı öncesi cemaate hitaben verdiği hutbesinde Suriye'deki işkence fotoğrafları ve Müslümanların birliğiyle ilgili değerlendirmelerde bulundu.
"İŞKENCE FOTOĞRAFLARININ SERGİLENMESİ ÇOK MASUMANE DEĞİL"
Son günlerde bütün dünyada Suriye'de yapılan işkence fotoğraflarının sergilendiğini kaydeden Müftü Erdoğmuş, sergilenen fotoğrafların zamanlama bakımından çok masumane bulmadığını belirterek, "Son günlerde bütün dünyada Suriye'de yapılan işkence fotoğrafları sergileniyor. Aslında bu sergi de çok masumane bir şey değildir. Çünkü aylarca biriktiriyorsun biriktiriyorsun sonra zamanı gelince dünyaya servis ediyorsun. Ama o bizi ilgilendirmez o işin siyasi tarafıdır" dedi.
"BU MEMLEKET İŞKENCENİN NE OLDUĞUNU İYİ BİLİR, UNUTMAZ"
Bugün işkencenin sadece Suriye'de olanlarla sınırlı olmadığını kaydeden Erdoğmuş, "Bugün işkence ne Suriye'de olanlar ne de yarın hakikaten bir daha olmasın diye dünya bunun tedbirini alacak. Geçmişte de işkenceler vardı ve geçmişte de işkenceler yapıldı. Bu memlekette, bizim insanımız işkencenin ne olduğunu çok iyi bilir ve unutmaz. Yarın da bu işkenceler olacak ama bir şeye gelmek istiyorum. Bu gördüğümüz fotoğraflar bizim kalbimizin fotoğraflarıdır. Benim bugünkü hutbemin konusu kalptir. Bu işkence fotoğrafları bizim kalbimizin fotoğraflarıdır. Çünkü kalbimizde öyle bir öfke var ki, kin hastalığı, nefret pası, zifti var ki, bunu kendi marifetimizle cilalamamız mümkün değildir. Katmerli bir öfke zifti kalplerimizi ziftlemiş ve bizim gördüğümüz fotoğraflar kalplerimizin fotoğrafladır. Çünkü en ufak bir problemde, insanlık hali en küçük anlaşmazlıklarda, nasıl da birbirimize tahammülümüzün olmadığını hemen dışa vururuz. Bazen bir şeyi biraz eşersin de sonra o kokular ortaya çıkar bizim öyle de değil maşallah daha bize dokunmasın ki evvel Allah birbirimizi yerden yere vurur, nasıl bir birimizi mahkûm ederiz. Bunun izahı yok aslında" diye konuştu.
"BATILILAR BİZE DÖNÜP DESELER Kİ, 'HANİ SİZ DİYORSUNUZ Kİ BİZİM DİNİMİZ SULH DİNİDİR, BARIŞ VE KARDEŞLİK DİNİDİR' DİYORDUNUZ DESELER VERECEK CEVABIMIZ OLMAZ"
Bazen müminler arasında İslam âlemi denilen coğrafyada savaşlar, kargaşalar olduğunda tv kanallarındaki sohbetlerde veya programlarda batının eleştirildiğini ifade eden Diyarbakır İL Müftüsü Nimetullah Erdoğmuş şöyle dedi:
"Bakıyoruz batı eleştiriliyor. 'Batı olsaydı hemen müdahale ederdi bunu asla seyrine bırakmazdı. Bu kadar adam ölmez, şehirler ülkeler yıkılmazdı' diyorlar. Bunun manası ne nasıl bizim kavgamıza gelip müdahale etmiyorsunuz? Suriye'deki bir kavgaya batı nasıl müdahale etmiyor gibi batıyı bu şekilde eleştirerek yaklaşımımız var. Batılılar bize dönüp deseler ki, 'Hani siz diyorsunuz ki bizim dinimiz sulh dinidir. Bizim dinimiz barış ve kardeşlik dinidir. Hani siz ayet okuyorsunuz ve müminler birbirinin kardeşidir' diyorsunuz. Hani siz değil miydiniz? 'Bizim Peygamberimiz diyor ki, mümin müminden üç gün küs kalamaz' diyen e peki siz madem böylesiniz siz neden kendiniz çözmüyorsunuz? O halde biz hakikate ulviyet makamını yitirdik. Hakikati takip etme sıfatımızı kaybettik. Bu muhasebeyi yapacağız. Sorumluluk hissini kaybettik. Toplumun şuurunu kaybetmiş bu halimize tamir edecek ne tür tasavvufumuz, düşünce ve amelimiz var. Biz bu yarayı tamir edecek beceri, meziyete sahip miyiz? Bizim böyle doktorlarımız var mı? Nerede bizim manevi doktorlarımız? Biz bütün bunların muhasebesini yapmamız lazım. Çıkıp diyoruz ki işte burası işkence yapıyor ama sonuç her birimiz İslam toplumunun birer parçasıyız. İslam cemiyetinin bireyleriyiz. Şuur ve sorumluluk alanında şu ana kadar bize ait bir ürünümüz olmadı.
"GÜÇ KULLANARAK BAŞKASINI KENDİNE BENZETMEK ZORUNDA DEĞİLSİN"
Dünya pazarında bizim de öyle bir mahsulümüz olmalı ki, dünya 'evet ancak bu hakikatle çözülebilir' desin. Dünyaya verecek bir cevabımız yok. Ne ekonomide, ne gelişmişlikte cevabımız var ama bir meziyetimiz var. Evvel Allah dünyada bizim elimizin üstende el yok. Nedir o birbirimize gücümüz çok iyi yetiyor. Evet ihtilaflar olacak, fikir ayrılıkları olacak ama kelamımız bir olmalıdır. Bir ayeti yorumlarken bir sahabi farklı bir şekilde yorumladı diğer bir sahabi de daha farklı yorumladı diyoruz. Aynı ayeti kerime Peygamber efendimizin arkadaşları, aynı kelimeyi dinlerken sahabenin biri aynı kelimeyi farklı söyler bir diğeri de farklı söyler. Kimse bir diğerine neden benim gibi düşünüyorsun diyiyor mu? Benim gibi düşünmek zorundasın dememiştir. Bırak bunu bir Gayrimüslime benim gibi inanmak zorundasın diyemez kimse dinde zorlama yoktur. Sen kendini güç kullanarak başkasını kendine benzetmek zorunda değilsin. Çünkü inanç dediğimiz şey güzel Kürtçemizde 'Baveri'dir. (benimseme)"
Son Dakika › Güncel › Müftü: 'Bizim İnsanımız İşkencenin Ne olduğunu İyi Bilir' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?