Başbakan Ahmet Davutoğlu, 25 yıl içinde her türlü baskıyla karşı karşıya kalındığını belirterek, "Özellikle 28 Şubat'ta. Ama MÜSİAD çizgisini hiç değiştirmedi. Küçük menfaatler ve hesaplar için siyasal alanla iş birliği yapabilmek adına o medeniyet çizgisi dediğimiz değerlere dayalı çizgiyi hiç terk etmedi" dedi.
Davutoğlu, Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği'nin (MÜSİAD) 25. kuruluş yıl dönümü programında yaptığı konuşmada, bir ülkenin gerçek anlamda bağımsız olabilmesi için iktisaden bağımsız olması gerektiğini ifade ederek, medeniyetin inşası için zihinlerdeki prangalardan kurtulunması gerektiğini, bunun da MÜSİAD gibi tohumlarla atılacağını söyledi.
Türkiye'de iş dünyasının devletle ilişkiler üzerinden zenginleşen bir dünya haline zamanla geldiğini belirten Davutoğlu, devletle iş tutarak, devlet üzerinden zenginleşen bir iş dünyası konseptinin oluştuğunu, MÜSİAD'ın ise tam da bunun karşısında ortaya çıktığını vurguladı.
Davutoğlu, "Müstakil derken, hem dış etkiye karşı müstakil hem de içerideki siyasal etkilere ve baskılara karşı da müstakil olarak ortaya çıktı" diye konuştu.
Başbakan Davutoğlu, derneğin, "yeşil sermaye" diye baskı altına alındığında, gerektiğinde devlet erkini kullanarak sermaye üzerine baskı kurmaya çalışanlara karşı hiç boyun eğmediğine işaret etti.
Tanzimat'tan o döneme kadar Türkiye'de iş dünyasının hep siyasi otoritenin alan açtığı yerlerde iş tuttuğunu ve siyasi otoritenin verdiği imtiyazlarla ayakta durmaya çalıştığını dile getiren Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İşte burada siyaset alanına giriyoruz. Siyasetle ilişkinizi doğru bir hat üzerinde tanımlamadığınızda içi boş bir kavram haline dönüşür. MÜSİAD'la niye gurur duyuyoruz? Çünkü MÜSİAD bunu siyasal alanda da en vakur şekilde temsil etti. 25 yıl içinde her türlü baskıyla karşı karşıya kalındı, özellikle 28 Şubat'ta. Ama MÜSİAD çizgisini hiç değiştirmedi. Küçük menfaatler ve hesaplar için siyasal alanla iş birliği yapabilmek adına o medeniyet çizgisi dediğimiz değerlere dayalı çizgiyi hiç terk etmedi. Anadolu sermayesi, gücünü Anadolu'nun bereketinden, zihninden aldı. Gücünüz eğer buna dayanırsa emin olunuz MÜSİAD 250 yıl da sürer, 2 bin 500 yıl da sürer. MÜSİAD sadece bir dernek veya hukuki sistem içindeki bir kurum adı değildir. MÜSİAD, bir zihniyetin adıdır ve bu zihniyeti de şu ana kadar onurla tarih içinde temsil etmiştir. Devletten beslenerek ya da devleti kullanarak sermaye oluşturmaya çalışanlar, 28 Şubat'ta hani o beşli çete manzaralarını ve birçok şeyi hatırlarsınız, onlar o resmin içinde yer alırken MÜSİAD tarihi resim içinde milletin yanında yer aldı."
"Tuzaklar kurulduğunda tavrını açıkça ortaya koydu"
Başbakan Ahmet Davutoğlu, milletten, milli ahlak ve değerden kopan bir sermayenin milletten güç alabilmesinin mümkün olmadığını belirterek, hem 28 Şubat'ın zor şartlarında hem de AK Parti iktidar olduktan sonra bütün yapıların kendilerini özgürce ifade ettiği dönem başladığında, bu ortama karşı 27 Nisan e-muhtırası gibi tuzaklar kurulduğunda herkesten önce MÜSİAD'ın öne çıkarak tavrını açıkça ortaya koyduğunu anlattı.
MÜSİAD'ı hep doğru yerde, doğru zamanda, doğru bir tavırla gördüklerini dile getiren Davutoğlu, "Başka bazı yapılar iş adamları adına, Türkiye'deki her müspet harekete eleştiri getirirken, Türkiye'deki her vesayet çabasına ise meşruiyet kılıfı bulmaya çalışırken MÜSİAD hiçbir vesayetin, hiçbir darbenin, hiçbir örtülü ya da örtüsüz milli iradeyi dışlayan çabanın içinde yer almadı. Hep demokrasinin, özgürlüklerin ve kendi emeğiyle, alnının teriyle inşa edici bir iktisadi faaliyet içinde bulunan o geniş kitlelerin yanında yer aldı" diye konuştu.
Davutoğlu, özellikle soğuk savaş sonrasında Türkiye'de siyaset yeniden yapılanırken 2002'de başlayan özgürlükçü atmosferin, milletten güç alan bir siyasi hareketin bu noktaya gelmesinde MÜSİAD gibi sivil toplum kuruluşlarının desteği olduğunu vurgulayarak, gerek AK Parti olarak, gerekse Türkiye'deki siyasi dinamizmin bu anlamda milli iradeyi belirleyici bütün aktörleri olarak hep MÜSİAD'ı ekonomik alanda kendi özgün katkısını yapan, bununla Türk siyasetinde her zaman demokrasiyi savunan bir iş adamları örgütü olarak gördüklerini kaydetti.
Ekonomideki ilerleme
İktisadi olarak 1990'dan 2002'ye bakıldığında, dünya ekonomisinin geliştiği, genişlediği, Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinin milli gelirlerini birkaç misli artırdığı bir dönem olduğunu aktaran Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Türkiye'ye bakınız. Tam da MÜSİAD'ın birtakım baskılara direndiği o günleri tekrar hatırlamanın vaktidir bugün. Türkiye 1990'da 200 milyar dolar civarında bir milli gelire sahipti. 2002 AK Parti iktidarı hükümeti devraldığında milli gelirimiz 230 milyar dolardı. Sadece 30 milyar dolarlık bir artış. Son 12 yılda ise 230 milyar dolarlardan 830 milyar dolarlara milli geliri taşımışsak, bunda siyasi kadroların, başta Cumhurbaşkanımızın dirayetli yönetimi olması yanında MÜSİAD gibi her türlü meydan okumaya, hesaplaşmaya, zorluğa göğüs germeye hazır bir iş adamları kitlesinin mevcudiyeti etkili olmuştur. En onur duyduğum çalışmalardan biri, MÜSİAD'ın oluşum sürecinde istişare kurullarında yer almış ve bu anlamda ilim adamı olarak katkıda bulunmuş olmamdır."
Davutoğlu, bir ülkede siyasi gücün temerküz edebilmesi için milli iradenin esas olduğunu, ülkenin yükselebilmesi için mutlaka ekonomik gücün de temerküz etmesi gerektiğini belirterek, son 12 yılda birçok önemli reforma, önemli atılıma öncülük ettiklerini söyledi.
En büyük devrimin öz güven devrimi olduğunu vurgulayan Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"2001-2002'de bütün öz güvenini kaybetmiş, psikolojik olarak büyük bir darbe yemiş, tabiri caizse dumura uğramış bir toplumdan 12 yılda her türlü hamleye hazır, her türlü meydan okumaya karşı dirençli yeni bir toplumsal psikoloji oluşmuşsa, bunun arkasındaki devrimin adı öz güven devrimidir. Bunu hep birlikte yaptık. Bu sadece siyasal değil, ekonomik ve kültürel bir başarıdır. Önümüzdeki dönemde daha birçok yüzleşmelerle karşı karşıya geleceğiz. Bugünkü tarihi akışı doğru okumak ve geleceğin temelini bu tarihi akış üzerinde en sağlam bir şekilde atmak. Bu çerçevede MÜSİAD'ın 25 yılı başarılarla dolu altın bir çeyrek yüzyıldır. Türkiye'nin son 10-12 yılı başarılarla doludur. Bu başarıların taçlanabilmesi için mutlaka güven ve istikrarın sağlanması, iş dünyası ile siyaset ve ilim dünyası arasındaki bağların güçlenmesi şart."
(Sürecek)
Son Dakika › Güncel › Müsiad'ın 25. Kuruluş Yıl Dönümü - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?