Zorbalıkla okullarda çok sık karşılaşılıyor. Sanıldığının aksine zorbalık sadece fiziksel şiddet anlamına da gelmiyor. Birçok farklı türü var. Bunlar zaman zaman bir arada da olabiliyor. Kaç tür zorbalık var? Sessiz izleyici ne demek? Kimler zorbalığa daha yatkın? Ne gibi önlemler alınmalı?
Avrupa Birliği Jean Monnet projesi kapsamında okullarda akran zorbalığıyla ilgili öğretmen ve okul yöneticilerine yönelik çalıştaylar düzenleyen İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nden Yrd. Doç. Dr. Aysuda Kölemen, zorbalık konusunu anlattı: Arkadaşı olmayan, içine kapanık, sosyal yetisi çok gelişmemiş, kendini savunmayı bilmeyen, pasif, özgüvenleri zayıf, endişeli, itaatkar, depresyona yatkın ya da engelli çocuklar bu davranışlara fazla maruz kalabiliyor. Zorbalığa uygun bazı şartlar da var. Birkaç çocuk bir aradaysa, etrafta yetişkin yoksa saldırı kolaylaşıyor.
UTANDIĞI İÇİN SAKLAR
Buna maruz kalan çocukta birçok değişim gözlenir. Uykusuzluk, okula gitmeye isteksizlik, açıklanamayan morluklar, sık sık ağlama başta gelen belirtiler arasında. Birçok çocuk utandığı için zorbalık kurbanı olduğunu ailesinden saklar. Ebeveynler dikkatli olmalı. Örneğin, karnının ağrıdığı bahanesiyle okula gitmek istemiyorsa gerçek nedeni zorbalık olabilir. Eğer aşırı noktalara gelindiyse çocuklar intiharı bile düşünebilir. Burada ailelerin mutlaka sakınması gereken şey, zorbalığa uğrayan çocuğu suçlamak ve kendini savunmasını talep etmek. Bu saldırılar sessiz izleyicileri çok sever. Tabii ki zorba çocuklar da. İzleyiciler yapılana ses çıkarmıyor, korkudan sessiz kalıyorsa bundan hoşlanırlar. Fakat yetişkinlerden çok çekinirler. Şiddet esnasında saldırıyı engellemeyen yetişkinler, bunu onayladıkları izlenimi uyandırır. Bu nedenle her yetişkin tereddütsüz buna müdahale etmeli. Zorbaların rol model aldıkları kişiler olur. Özellikle yakın çevresinden ve baba, ağabey, dayı gibi erkekler çocuğu çok etkiler. Onların, davranışını onaylayacaklarını düşünüyorsa bunu sürdürür. Fevri ve öfkesini kontrol edemeyen, empati yeteneği düşük, akranlarına göre fiziksel olarak güçlü, sorumsuz, farklılıklara tahammülsüz, kendini beğenmiş, insan ya da hayvanın acı çektiğini görmekten hoşlanan çocuklar, zorbalığa daha yatkın oluyor. Bu davranışlar varsa dikkatli olmakta ve gerekirse uzman desteği almakta yarar var.
Beş türü var
Fiziksel: Vurma, dürtme, boğazlama, saç çekme gibi eylemler bunun içinde yer alıyor.
Sözel: Üzücü isimler takma, alay etme ve dedikodu yapma bu zorbalık türünün çeşitlerinden birkaçı.
Duygusal: Şantaj, adını çıkarma, aşağılama; ırk, din, dil, gibi özellikleri hor görme, arkadaşlıkları manipüle etme, dışlama gibi duygusal zorlamalarla gerçekleşiyor.
Cinsel: Teşhircilik, röntgencilik, cinsel teklifte bulunma; cinsel taciz, saldırı ve istismar gibi durumları içeriyor.
Siber: Facebook, Twitter, Skype gibi sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla başlayan bir tür. İnternet ve mesajla rahatsız etmek, aşağılamak ve dedikoduyu kapsıyor.
Mağdura karşı bu tavırlar sakıncalı
Dikkat, mağdur çocuğa çekilmemeli.
Bu öğrencilerin aileleri genellikle okula şikayette bulunmaz, çünkü çocuk olayın büyümesini istemez. Onların isteği üzerine aileler de susabilir. Bu çok yanlış. Aileler ve okul iş birliği yapmalı. Durum anlatılmalı ve çocukları tekrar zorbalığa uğrarsa bildirmeleri istenmeli.
Onlara hem okul, hem de hocaları koruma sağlamalı.
Mümkünse psikolojik destek verilmeli.
Arkadaş edinmesi sağlanmalı.
Öğretmenler tarafından takibe alınmalı.
Asla mağdur çocuk suçlanmamalı. "Belki daha güler yüzlü, konuşkan olsan, sana bu kadar saldırmazlar. Boş ver, aldırma, ne olacak ki? Kendini savunsana! Ooo, beni ne döverlerdi, bir şey olmaz bu kadardan. Sen de ona bir vur" gibi söylem ve tutumlardan kaçınılmalı.
Unutmayalım ki zorbalıkta mağdur, asla suçlu değildir.
'Erkektir, bir şey olmaz' demeyin
"Çocuk bunlar. Olur böyle şeyler. Erkek çocuğu, kavga edecek. Aranızda halledin" tavrı zararlı. Yetişkinlerin görevi çocukları korumak.
Erkek çocukların kendilerini koruyabileceklerini varsaymayın. Hem fiziksel hem de psikolojik zorbalığa daha fazla maruz kalırlar.
Öğretmenler davranışlarıyla farkında olmadan zorbalığa örnek olabilir. Ayrımcı sözlerden kesinlikle kaçınılmalı. Bir gruba karşı önyargımız olsa da bunu öğrencilerin önünde belirtmek çok sakıncalı. Sınıfta o gruptan kimse olmasa da, birini aşağılamanın iyi bir şey olduğu mesajı verilir.
Öğretmenler asla döverek, bağırarak, iterek ceza vermemeli. Yoksa öğrenciler şiddete özenir.
Her aşamada suçlayıcılıktan uzak, sakin, uzlaşmacı davranmakta yarar var. Zorbaların ailelerinin de öfkeli davranabileceğini, çocuklarını savunurken okulu ve mağduru suçlayabileceklerini, hatta saldırganlaşabileceklerini unutmamak gerekir. Çocuk ve öğretmenlerin güvenliği sağlanmalı.
Zorbalık azaltılabilir. Erken yaşta müdahaleyle hem zorbalık yapan, hem de mağdur olan çocuklar korunmuş olur.
Bunları yapın
Okulda zorbalığın yaptırımları belirlenmeli. Bunlar net ve caydırıcı olmalı. Amaç kimseyi cezalandırmak değil, caydırmak. Zorbalığın seviyesine uygun yaptırımlar uygulanmalı.
Zorbalara çok açık bir mesaj verilmeli: "Yaptığını kabul etmiyoruz ve bitireceğiz."
Bu tür davranışlarda bulunan gençler genellikle karşılarındakini suçlu gösterme konusunda çok başarılı olurlar. Kendilerini haklı çıkarmak amacıyla kurbanlarını saldırgan, kışkırtıcı, aptal olarak tarif ederler.
Olaydan sonra zorba grubunu bir araya getirerek tekrar konuşulmalı.
Son Dakika › Güncel › Okulda 'Zorba' mı Var? - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?