Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, sınavlarda açık uçlu sorular sorulmasına ilişkin, "Biz istiyoruz ki öğrencilerimiz analitik düşünsün, olaylara daha geniş baksın. 'A, B,C,D, hepsi veya diğerleri' gibi değil de farklı düşünceleri ortaya koyabilsinler. Doğru olanı açık uçlu sorulardır, klasik sorulardır." dedi.
Bakan Yılmaz, konuk olduğu Anadolu Ajansı Editör Masası'nda gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
"Hükümet programındaki, üniversite sınavlarının yılda birkaç kez yapılmasına ilişkin hükümle ilgili çalışma yürütülüyor mu? Okul başarısının daha ön plana çıkarıldığı bir sınav sistemi nasıl olacak" sorusu üzerine Yılmaz, hükümet programında üniversite sınavlarının birden fazla yapılmasının yazdığını hatırlattı.
Öğrencinin sınavın olduğu gün başının ağrıma, hasta olabilme ihtimali durumunda 1 yıl kaybettiğini belirten Yılmaz, sınavın farklı sürelerde yapılmasıyla kayıp sürenin azaltılacağını söyledi.
Bu konudaki esas yetkinin Yükseköğretim Kurulunda (YÖK) olduğunu, sınavı ÖSYM'nin yapacağını aktaran Yılmaz, YÖK'ün zamanı geldiğinde kamuoyuna çalışmayı açıklayacağını ifade etti.
"Medya okur yazarlığıyla ilgili bir çalışmamız var"
Medya okur yazarlığının en çok tercih edilen üçüncü seçmeli ders olduğunun, iletişim fakültesi mezunlarının formasyon alıp bu dersi vermek istediğinin anımsatılması üzerine Yılmaz, şöyle devam etti:
"Otobüslerde, trenlerde, uçakta da görüyorsunuz. Herkes elinde cep telefonuyla uğraşıyor. Meclis'te bile. Güzel bir söz var, 'Hepimiz bir odadaydık fakat her birimiz farklı dünyalardaydık.' diyor. Şimdi öyle bir odada olup da farklı dünyalarda olan insanlar var. Bağımlılık yapabilmesi de doğru değil. Bağımlılık yapıyor mu? Yapıyor. Ne yapmak lazım? Bunu etkili, yerinde, kararınca kullanmak lazım. Bunun için bir eğitim gerekiyor mu? Gerekiyor. Medya okur yazarlığı... İnşallah bununla ilgili bir çalışmamız var. Bunu yapacağız."
"Açık uçlu sorular önemli bir dönüm noktası olacaktır"
"Bu yıl üniversite sınavının ikinci basamağı LYS'de açık uçlu sorular olacağı yönünde açıklamalar yapıldı. Müfredat taslağınızda da özellikle Türkçe derslerinden başlamak üzere önce açık uçlu, daha sonra da klasik sorularla puanlama yapılmasına doğru gidişat var. Milli Eğitim Bakanlığı olarak, TEOG dahil her sınıf kademesinde test usulünün azaltılarak açık uçlu ya da klasik sorulara dönüş söz konusu mu?" sorusuna Yılmaz, "Olacak, kesin olacak. Ancak şunu görüyorum ki, evlatlarımın her birisi açık uçlu soruya geçilmesini istemiyor." yanıtını verdi.
İsmet Yılmaz, öğrencilerde bir tedirginlik olduğunu dile getirerek, şöyle konuştu:
"Biz istiyoruz ki öğrencilerimiz analitik düşünsün, olaylara daha geniş baksın. 'A, B,C,D, hepsi veya diğerleri' gibi değil de farklı düşünceleri ortaya koyabilsinler. Doğru olanı açık uçlu sorulardır, klasik sorulardır. Bununla insanlara çok daha fazla cümleler kurduruyorsun. Farklı bakış açılarına sahip olmasını sağlıyorsun. Önümüzdeki dönem Türkçe'den başlayacağız, diğer derslere de yaygınlaştırmayı düşünüyoruz. Ancak burada bu öğrencilerimizin gerçeğe dayanmayan kaygılarını da dikkate almamız lazım. Mümkün olduğu kadar tedirgin etmeden ama kendilerinin de yetişmesi için elimizden geleni yapacağız. İyi yetişmek için açık uçlu sorular önemli bir dönüm noktası olacaktır."
Yılmaz, açık uçlu soruların şu anda kodlama şeklinde sınırlı sayıda sorulduğunu, Türkçe dersinden başlamak üzere diğer derslere de gelecek yıllardan itibaren yaygınlaştırılacağını bildirdi.
"2019 yılının sonuna kadar hayata geçireceğiz"
"2019 yılına kadar okul öncesi eğitimin zorunlu hale getirileceği ve beşinci sınıfların yabancı dil ağırlıklı olması yönündeki hedef kapsamındaki planlamalarınız hakkında bilgi alabilir miyiz" sorusu üzerine Yılmaz, 19. Milli Eğitim Şurası'nın 2014 Aralık'ta yapıldığını hatırlattı.
Eğitimde reform niteliğinde ve Türkiye'nin önünü açacak üç değişiklik hedefinin bulunduğuna dikkati çeken Bakan Yılmaz, bunlardan birisinin ilkokullarda ve okul öncesi eğitimde ikili eğitimin kaldırılarak tekli eğitime geçilmesi, ikincisinin okul öncesi eğitimin zorunlu olması, üçüncüsünün de öğrencilere yabancı dil öğretilmesi olduğunu vurguladı.
Dışa açılabilmek ve evrenseli yakalayabilmek için mutlaka yabancı dil bilmek gerektiğini anlatan Yılmaz, "İlkokula niye koymuyoruz? Kısmen var da ama öncelikle ana dilini bilsin. Ana dilini bilsin, ana dilinin temellerini oluşturduktan sonra da bir yabancı dile geçebilsin. Lisede bunun verilmesinin geç olduğunu düşünüyoruz. O halde beşinci sınıf olursa doğrudur diye... Arkadaşlarım bir çalışma yapıyor, hem derslik konusunda hem öğretmen konusunda hem okul öncesi eğitim hem de İngilizce konusunda." değerlendirmesinde bulundu.
Yılmaz, pilot illerden başlamak üzere 2019 yılının sonuna kadar hem ikili eğitimden tekli eğitime geçme hem okul öncesi eğitimin zorunlu eğitim olması hem de İngilizce olmak üzere bu üç hususu hayata geçireceklerini söyledi.
Milli Eğitim Bakanı Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İki yıl yurt dışında okumuş, İngilizce'ye de bireysel olarak çalışan biri olarak söylüyorum. Sanki bir eşik vardır, bu eşiği aşarsanız o problem aşılır diye düşünüyorum. Birinci sınıfta yoğunluk veriyoruz, iki, üçte azaltacağız. Düşüncemiz şu; eşik aştırmak. O eşiği aştıktan sonra doğru kullanmadığınız zaman unutulur veya geride kalır veya üzerine toz gelir küllenir. Ama o eşiği aştıktan sonra İngiltere'ye giderseniz o toz üzerinden kalkabilir. Bir kaç gün ya da hafta içerisinde."
İlkokul beşinci sınıflarda İngilizce'yi ağırlıklı olarak vereceklerini belirten Yılmaz, "Aşamalı olarak pilot illerden başlayacağımız için ilanda, 'şu kadar sınıf bu kadar hoca' diye de kaygımız olmayacaktır. Çünkü anayasada da o hüküm vardır, 'Vatandaşa verilen bütün hizmetler ülkenin ekonomisi dikkate alınaraktan verilir' diye. 2019'a kadar bu üç hususu hayata geçireceğiz." dedi.
(Bitti)
Son Dakika › Güncel › Yılmaz Aa Editör Masası'na Konuk Oldu - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?