Geçtiğimiz yaz en az 189 Suriyeli sığınmacının oturum iznini yeniletme başvurusu reddedilirken, Sosyal Demokrat Parti'nin lideri olan Danimarka Başbakanı Mette Frederiksen, mültecilere yönelik katı politikalar benimsemesi ile tanınıyor.
Danimarka'daki muhalefet partileri ve sivil toplum örgütleri ise hükümetin sığınmacılara yönelik yaklaşımına tepkili. Suriye'nin önemli bir kısmının hala savaş atmosferinde olduğunu belirten sivil toplum örgütleri, Danimarka'nın Avrupa'da bu yönde bir karar uygulayan ilk ülke olmasını da eleştiriyor.
Danimarka'daki Suriyeli sığınmacıların oturma izni sorunu, 20 yaşındaki Suriyeli öğrenci Aya Abo Daher'in yaşadıklarını basınla paylaşmasının ardından ülkenin gündemine oturdu. Geçtiğimiz yıl lise mezuniyetini kutlamaya hazırlanan Daher, aldığı e-mail ile kendisinin ve ailesinin oturum izninin yenilenmeyeceğini öğrendiğinde sarsıldı. "Çok üzüldüm ve kendimi çok yabancı hissettim" diyen Daher, kararı öğrendiğinde oturup ağladığını, ne yapacaklarını bilemediklerini anlattı.
Danimarka Sığınmacı Konseyi (DRC) Genel Sekreteri Charlotte Slente, "Suriye'deki savaş ne bitti ne de unutuldu. Buna rağmen Danimarkalı otoriteler Şam'daki durumun iyi olduğunu, Suriyeli sığınmacıların dönebileceklerini iddia ediyor" dedi.
Kararın "sorumsuzluk" olduğunu belirten Slente, Suriye'ye geri dönecek sığınmacıların ciddi yaşam tehlikesi olacağını savundu: "Şam'da çatışma olmaması, şehrin oraya dönen sığınmacılar için güvenli olduğu anlamına gelmiyor."
Sivil toplum örgütlerinin yanı sıra, Başbakan Frederiksen ile birçok konuda işbirliği yapan sol kanat siyasi partiler de hükümetin sığınmacılara yönelik politikasını eleştiriyor. Sosyal Liberal Parti'nin entegrasyon politikaları sözcüsü Kristian Hegaard, sığınmacıların sınır dışı edilmesinin "merhametsiz ve anlamsız" bir karar olduğunu söyledi: "Güvenli olmadığı için bu ülkedeki elçiliğini kapalı tutan Danimarka, nasıl olur da Suriye'nin güvenli bir ülke olduğunu söyleyebilir?"
Kimi uzmanlar, Danimarka halihazırda Suriye hükümetiyle işbirliği yapmadığı için, sığınmacıların geri gönderilmesi kararının uygulanamayacağını savunuyor. Ülkedeki oturma iznini kaybeden ve kendi isteğiyle ülkeyi terk etmeyi reddeden Suriyeliler, sınır dışı edilenlerin kaldığı kamplara gönderilebilecek.
5,8 milyon nüfuslu Danimarka'da 500 bin mülteci bulunuyor ve bunların 35 bini Suriyeli. Danimarka hükümetinin politikasını "sıfır sığınmacı" olarak tanımlayan muhalifler, ülkenin "hoşgörülü" imajının son yıllarda zarar gördüğünü söylüyor. Hükümet, kendi isteğiyle ülkesine dönen sığınmacılara kişi başı 25 bin Euro (yaklaşık 240 bin TL) yardım yapma taahhüdünde bulunuyor. 2020 yılında güvenlik riskleri dolayısıyla yalnızca 137 sığınmacı bu imkandan yararlandı.
Son Dakika › Dünya › Danimarka, Suriyeli sığınmacıların oturma iznini yenilemedi! Kendi isteğiyle dönene 240 bin TL verecekler - Son Dakika
Gazze bu yıl Ramazan ayını İsrail saldırılarının neden olduğu açlık içinde karşıladı.
Dünyaca ünlü sokak sanatçısı Banksy'nin Londra'nın Finsbury Park bölgesinde yaptığı son eser, yeşil badana gibi görünüyor. Eserin Banksy'ye ait olup olmadığı tartışmaları başladı. Eserin fotoğrafları sosyal medyada paylaşıldı. İngiltere İşçi Partisi'nin eski lideri Jeremy Corbyn de eseri ziyaret etti. Eserin nasıl korunacağı henüz bilinmiyor.
Avrupa Birliği (AB) Dışişleri Bakanları, Batı Şeria'daki şiddet yanlısı İsrailli yerleşimcilere karşı yaptırım uygulanması konusunda anlaşmaya vardı. Yaptırımlar çerçevesinde şiddet yanlısı yerleşimcilerin AB ülkelerine girişi yasaklanacak ve mal varlıkları dondurulacak. Ayrıca Hamas için de ek yaptırım kararı alındı.
İsrail güçleri, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Şifa Hastanesi'nde alıkoyduğu bazı gazetecileri 12 saatin ardından serbest bıraktı. Al Jazeera muhabiri İsmail El-Gul'un da aralarında olduğu gazetecilerin serbest bırakıldığı belirtildi. İsrail ordusu ise konuya dair henüz açıklama yapmadı. İsrail askerlerinin hastaneye baskını sırasında gazetecilerin kelepçelendiği, gözleri bağlandığı ve içeriklerinin yok edildiği ifade edildi. İsrail ordusu, Şifa Hastanesi'ndeki operasyonun devam edeceğini duyurdu.
Dönemin MİT Başkanı olan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, FETÖ'nün 7 Şubat 2012'deki MİT kumpasıyla ilgili ilk kez konuştu. Bakan Fidan, katıldığı bir televizyon programında, "7 Şubat krizi aslında FETÖ'nün kendisini açığa çıkarttığı, niyetini belli ettiği bir şeydi. Devlet içerisinde başka bir paralel devlet kurmak gibi niyetleri vardı." dedi.
Yorumlar (37)