DHA YURT BÜLTENİ - 8 - Son Dakika
Güncel

DHA YURT BÜLTENİ - 8

DHA YURT BÜLTENİ - 8

Altın dedikodusunu duyan defineciler tepeyi köstebek yuvasına çevirdi - Diyarbakır'ın Bismil ilçesine bağlı Gültepe Mahallesi'nde yıllar önce komşu köyler ile haberleşmek amacıyla ateş yakılan ve dumanla haberleşme gerçekleştirilen tepe definecilerin hedefi haline geldi.

04.12.2019 11:24

Altın dedikodusunu duyan defineciler tepeyi köstebek yuvasına çevirdi -

Diyarbakır'ın Bismil ilçesine bağlı Gültepe Mahallesi'nde yıllar önce komşu köyler ile haberleşmek amacıyla ateş yakılan ve dumanla haberleşme gerçekleştirilen tepe definecilerin hedefi haline geldi. Türkiye'den definecilerin yanı sıra Avrupa'dan gelenler de burada kazı yapmaya çalışıyor. Bu durum nedeniyle mahalle sakinleri tepeye zarar verilmemesi için zaman zaman nöbet tutuyor.

Bismil ilçesine bağlı kırsal Gültepe Mahallesi sakinleri, tarım ve hayvancılıkla uğraşmanın yanı sıra yıllar önce komşu köylerle olağanüstü durumlarda ateşle haberleşmek için kullanılan tepeyi, definecilerden korumakla uğraşıyor. Çevre köylerin de hemen hepsinde bulunan tepe, altın olduğu dedikodusunun ardından 10 yıldır definecilerin hedefi haline gelmiş durumda. Mahalle sakinleri, özellikle kış aylarında ve yağmur yağdıktan sonra gelen definecilerden tepeyi korumak için zaman zaman nöbet tutarken, gençler ise sık sık tepeye çıkarak birilerinin olup olmadığını kontrol ediyor. Köstebek yuvasını andıran çukurların oluştuğu ve aşağısında bulunan toprak evin de tahrip edildiği alanla ilgili yetkilerden yardım talep eden mahalle sakinleri, tepeye bekçi görevlendirilmesini istiyor.

'YAĞMURDAN SONRA GELİYORLAR'Definecilerin yağmur yağdıktan sonra geldiğini belirten mahalle sakinlerinden İntizam Yağız (41), "Bu tepenin tarihi çok eski. Bizim dedelerimiz zamanından beri bu tepe var. Bu tepenin köylüler arası işaretleşme aracı olarak kullanıldığını biliyoruz. Çevredeki tepeler hepsi birbirine bakıyor. Herhangi olağanüstü bir durumda ateşle işaretleşme amacıyla kullanıyorlarmış. Defineciler bayağı kazı yapmışlar. Avrupa'dan da bir kadın gelmişti. Yanına da birkaç defineci almıştı. Biz de duyar duymaz jandarmaya haber verdik. Onlar da kaçıp gitti. Tepenin aşağısında da baya çukur var. Tahrip olmuş durumda. Definecileri gördüğümüz zaman jandarmaya bildiriyoruz. Kaçıp gidiyorlar. Burası tarihi bir yer. Biz bu tepenin güvenliğinin sağlanması için en azından bir bekçi konulmasını istiyoruz" dedi.'TEPEYİ EVİ YAKIN OLANLAR KORUYOR'Mahalle sakinlerinden Sait Şimşek de (45), gelen definecilerin 'altın var' dedikoduları üzerine buraya geldiklerini ifade ederek, "Geldikleri zaman biz jandarmaya bildiriyoruz zaten. Burası tarihi bir yapıdır. Bozulsun istemiyoruz. Yetkililerden gerekirse 1 ya da 2 bekçi tutmalarını istiyoruz. Tepeye evi yakın olanlar zaten tepeyi koruyor. Bir nevi bekçiliğini yapıyoruz" diye konuştu.'BU TEPE BİZE EN BÜYÜK MİRASLARDAN'Tepeyi definecilerden dolayı sürekli kontrol ettiğini anlatan Mehmet Emin Şimşek (18), "Genelde arkadaşlarla toplanıp tepede kimse var mı yok mu diye bakıyoruz. Bazen bazı kişiler gelip tepeyi kazıp define aramaya çalışıyor. Biz de elimizden geldiğince bu tepeyi korumaya çalışıyoruz. Bu tepe bize en büyük miraslardan biridir" dedi.

Görüntü Dökümü-------------Köyden ve tepeden drone ile çekilen detaylarHarabe evden detayÇukurlardan detayİntizam Yağız'ın konuşmasıSait Şimşek'in konuşması Emrah Kızıl anons Mehmet Emin Şimşek'in konuşmasıMahalle gençlerinin tepeye çıkmasıDrone ile detay

HABER: Emrah KIZIL-Elif FİLİZ/DİYARBAKIR,

============================

Dünya Madenciler Günü'nde yerin altında mesai Zonguldak'ta, kömür karası elleriyle yerin metrelerce altında çalışan maden işçileri, 4 Aralık Dünya Madenciler Günü'nde de mesailerine devam ediyor. Alın terleriyle ekmek parası için çalışan işçilerin tek dileği sağ salim emekli olabilmek. 18 yaşında girdiği maden ocağında 16 yıldır çalışan işçi Murat Heper, "Zonguldak nasıl yer üstü şehriyse, burası da yer altı şehridir. Madencinin alın terinin alnın ak sütü kadar helal olduğunu herkes bilsin" dedi.Türkiye'nin en büyük taşkömürü havzası Zonguldak'ta bulunan Türkiye Taşkömürü Kurumu'nda (TTK) ekim ayı itibariyle 7 bin 905 işçi çalışıyor. Bu sayı, özel maden şirketlerindeki işçiler eklendiğinde çalışan işçi sayısı12 bini bulurken, kayıt dışı ocaklarda çalışan işçiler de eklendiğinde daha da artıyor.Maden işçileri, '4 Aralık Dünya Madenciler Günü'nde de yerin metrelerce altında çalışmaya devam ediyor. Ormanın derinliklerindeki özel bir maden ocağında çalışan işçiler, servisle tek tek evlerinden alınıyor. Yer altında kullanacakları tahta tahkimatları özenle ve dikkatle hazırlayan işçiler, maden mühendisi Tayfun Kaya'nın vediği talimatları aldıktan sonra yerin 480 metre altındaki ocağa inerek mesailerine başlıyor. İşçiler, yoğun çalışma temposunda tüm dünyada kutlanan 4 Aralık Madenciler Günü'nü hatırlamakta güçlük çekiyor.'MADENCİNİN KADERİ YERİN ALTINDA'Maden işçisi Murat Heper (34), 18 yaşında girdiği maden ocağında 16 yıldır çalışıyor. Madencinin ekmeğini yerin altında alın teriyle kazandığını anlatan Heper, "Bugün Dünya Madenciler Günü. Günümüzü buruk şekilde kutluyoruz, çünkü Soma'da ölen arkadaşlarımız aklımızda. İçimiz buruk. Allah gani gani rahmet eylesin. Onların ailelerini düşünerek biz de burada iş sağlığı ve güvenliğini alarak çalışıyoruz. Sağ salim işimizi bitirerek çoluk çocuğumuza kavuşmayı, evimize dönmeyi diliyoruz. Madencinin kaderi gördüğünüz gibi yerin altında. Bizim işimiz ağır. Madenci yerin altında çalışır, ekmeğini, alın terini yerin altında arar, bulur ve dünyanın en zor mesleğini yapar. Madencinin kaderini yine madenciler belirler. Zonguldak nasıl yer üstü şehriyse, burası da yer altı şehridir. Madencinin alın terinin alnın ak sütü kadar helal olduğunu herkes bilsin. Aldığı her kuruşu helal. Taştan su çıkarmak gibi bir şey yaptığımız. Yaptığımız iş zor ama biz bir şekilde evimize ekmek götürmek zorundayız" dedi.15 yıllık maden işçisi Yasin Çakır (40) da günlerinin yer altında çalışarak geçtiğini anlatarak, "Madenci arkadaşlarımızın günü kutlu olsun. Madenci çalışarak alın teriyle kazandığı parasını evine getiriyor. Çoluk çocuğunu düşünüyor yer altında. Bizim amacımız sağ salim çalışarak emekli olabilmek" diye konuştu.ZONGULDAK, MADEN İŞÇİSİNİN EMEĞİYLE AYAKTA DURUYORÖzel kömür ocağı işletmecisi Erdin Kargidan da kötü anılarla anılan madencilerin özel ve anlamlı bir günde hatırlanmasından mutluluk duyduklarını söyledi. Zonguldak'ın maden işçilerinin emeğiyle ayakta durduğunu söyleyen Kargidan, şöyle konuştu: "Dünya madenciler gününde tüm maden işçilerin gününü kutluyor, hayatını kaybeden işçilere Allah'tan rahmet diliyorum. Bizim hayatımız bu. Madencinin hayatı zor. Hep zor günlerinde basın aracılığıyla anılıyordu. Böyle daha mutlu bir günde, madenciler gününü kutladığımız için sevinçliyiz. Zonguldak'taki herkes madenin içinde. Ben işletmeden önce babamızın maden işletmeciliği nedeniyle hep bu işin içindeydik. Burada 100'ün üzerinde işçi çalışıyor. Bunun yanında nakliyecisi çalışıyor, fırıncısı çalışıyor ve Zonguldak bu şekilde ayakta kalıyor. Zonguldak'ın bir nebze olsun ekonomiye katkı sunabilmesi, madencilerin sırtından emeğinden geçiyor. Bugünde tüm hızımızla çalışmaya gayret ediyoruz."ZONGULDAK'TA 5 YILDA 61 MADENCİ YAŞAMINI YİTİRDİZonguldak'ta maden ocaklarında, 2014'ten 2019'un Ekim ayına kadar meydana gelen göçük, patlama, zehirlenme gibi iş kazalarında 61 maden işçisi yaşamını yitirdi. İşçilerin 12'si TTK'ya ait maden ocaklarında, 29'u özel maden şirketlerinde, 20'si ise kaçak işletilen ocaklarda hayatını kaybetti. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı müfettişleri, iş kazalarının önüne geçilmesi için işverenlerin yasalarda belirtilen şartlarda çalışmalarını sürdürmesi için denetimler yapıyor. 2019 yılının ilk 9 ayında iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerine uymayan 1 iş yerinde üretim durduruldu, kamuya ait bir kömür ocağı ile özel firmaya ait 11 kömür ocağına toplam 1 milyon 213 bin 701 lira para cezası uygulandı.

Görüntü Dökümü--------------Madencilerin toplanması-Madencilerin hazırlanması-Ocak sahibi Erdinç Kargidan ile röp.-Ocağa girmeleri-Ocakta çalışmaları-Ocaktan detaylar-İşçi Murat Heper ile röp.-İşçi Yasin Çakır ile röp.

Haber-Kamera: Gürkay GÜNDOĞAN/ZONGULDAK,

===================================

Yediemin otoparkındaki araçlar çürümeye terk edildi Niğde'de trafik cezası borçları ya da çeşitli nedenlerle icralık olduğu için trafikten men edilip, yediemin otoparkına çektirilen otomobil ve motosikletlerin birçoğu çürümeye başladı.Borcu nedeniyle aracı haciz olan, yanlış park ya da kaza sonrası hasar gören araçlar yediemin otoparklarına çekilerek çürümeye bırakılıyor. Şahinali Mahallesi'nde yediemin otoparkı işleten Hasan Sözer, yaklaşık 400 araç ve bine yakın motosikletin otoparkta bulunduğunu söyledi. Sözer, "Biz otopark işletmecileri olarak çok büyük sıkıntıdayız çünkü artık buraya gelen araçlara yer bulamıyoruz. Buraya gelen araçlar çıkmıyor, her gün yaklaşık 10 araç geliyor ama ancak 1 araç çıkıyor. Burada bekleyen araçların da değeri düşüyor" dedi.SATILMIYOR, ÇÜRÜYORİcra ile satışa sunulan araçların da çok geç satıldığını belirten Sözer, "Bugün 100 bin TL değerinde olan araç, 6 ay sonra 70 bine, 80 bine düşüyor. Hem mal sahibi zarar ediyor hem devletimiz zarar ediyor. Gelen araçlar satılmıyor çünkü burada çürüyor. Bu aralar plakasız motorlar geliyor. 5-6 yıl burada kalan motorlar var ama kimse gelip almıyor" diye konuştu.SAHİPLENEN OLMUYORDepolarda duran motosikletlerin çoğunun tescilsiz, ruhsatsız, plakasız ve eksik evraktan yakalandığını, bundan dolayı da sahiplenilmediğini belirten Sözer, şunları söyledi: "Denetimlerde yakalanan motosikletler, bizim tarafımızdan ya otoparklara ya da yediemin depolarına getiriliyor. Bunların hepsinin yakalanma sebebi de motosikletin ya tescilsiz olması ya da ruhsat veya plakasının bulunmaması. Bugün bu depolarda bulunan motosikletlerin en yüksek fiyatlı olanı bin 500 lira civarında. Plakasız yakalanan bir motosiklete plaka çıkarılmaya kalkıldığında ise yaklaşık bin 500 lira kadar masraf olduğu söyleniyor. Masraf çok olunca ne motorları sahiplenen çıkıyor, ne de gelip alıyorlar." ZARAR EDİYORUZMotosikletlerin depolarda ve otoparklarda bekleme süresinin 6 ay olduğunu kaydeden Sözer, sürenin tamamlanmasının ardından Milli Emlak Müdürlüğü tarafından satılması ya da hurdaya ayrılması gerektiğine dikkat çekerken, şunları kaydetti: "Satış olmayınca depolar ve otoparklar dolup taştı. Milli Emlak Müdürlüğü'nün konuya el atması gerek. Satılacaksa satılsın, hurdaya ayrılacaksa hurdaya ayrılsın. Çünkü artık ne depolarda ne de otoparklarda motosiklet koyacak yer kaldı. Biz de bu işten zarar ediyoruz. Biz bunları kendi çekicimiz ile depolara getiriyoruz. Harcadığımız mazot cebimizden çıkıyor."

Görüntü Dökümü-------------Yediemin deposundan detay görüntüDepodaki motosikletlerden detayDepoda çürümeye terk edilmiş araçlardan detayYediemin deposundan genel ve detay görüntülerYediemin depo sahibi Hasan sözer ile röportaj

Haber-Kamera:  Adnan ÇELEBİ/NİĞDE,

=====================================

Siirt'te kasapların 'kavurma' mesaisi -

Siirt'te kavurma yapımına başlayan kasaplar, et siparişlerine yetişemeyince randevu sistemiyle satış yapmaya başladı. Kasap Abdurrahim Işıktaş, günde 20 koyun, 2 dana kestiğini belirterek, ayda yaklaşık 15 tona yakın et sattığını söyledi.Kış mevsiminin gelmesiyle birlikte Siirtliler, kavurma hazırlığına başladı. Kavurma yapmak isteyenlerin yoğun et talebi nedeniyle siparişlere yetişemeyen kasaplardan Abdurrahim Işıktaş randevu sistemiyle çalışmaya başladı. Geçen yıla oranla et fiyatının düştüğü Siirt'e, kavurmalık kemiksiz keçi etinin kilogramı 34, kemikli et ise 35 liradan satılıyor. 'GÜNDE 20 KOYUN, 2 DANA KESİYORUM'Her yıl bu dönemlerde kavurma hazırlığı yapıldığını anlatan kasap Abdurrahim Işıktaş, kavurma için kesilen dana, keçi ve koyunların etlerini sipariş üzerine yaptıklarını, talepler artınca randevu sistemiyle çalıştıklarını söyledi. Siirtliler'in her yıl düzenli olarak kavurma yaptığını anlatan Işıktaş, "Siirt'teki kasapların işleri bu mevsimlerde açılıyor. Et tüketimi bu mevsimde 2 kat artıyor. Şu an normal günlük et satışları yapamaz hale gedik. Daha çok kavurma için et kesimi yapıyoruz iş yerimizde. Siirtliler yani daha doğrusu Güneydoğu bölgesinde vatandaşlar olarak ete bir hayli düşkünüz. Siirtliler ise her yıl kış ayında kendilerine kavurma hazırlıyor ve bu kavurmaları tenekelerde muhafaza altına alıyorlar. Soğuk günlerde hazır yemek olarak bilinen kavurmayı çıkarıp gerek kahvaltıda gerekse akşam yemekleri ve öğle yemeklerinde tüketiyorlar. Kavurma daha çok keçi etinden yapılıyor. Gelen siparişlerimizi yetiştiremiyoruz. Günde 20 koyun, 2 dana kesiyoruz. Aylık yaklaşık 15 tona yakın et satıyoruz" dedi.

Görüntü Dökümü--------------Cama asılan et fiyatları-Yolu açan ekipler-Kasaplarda yapılan sucuklar-Kavurma yapılacak etin hazırlanması-Hazırlanan kavurmalık etler-Kasap ile röportaj-Kasabın kavurmalık eti doğraması-Kavurma siparişi verenler -Kavurmanın pişirilişi -Pişirilen kavurmanın antılması-Genel ve detay görüntüler

Haber- Kamera: Turan KOYUNCU- Mehmet Yücel DURAK SİİRT,

=====================================

'Limon', köy okulunun maskotu oldu

Sivas'ta merkeze bağlı Gümüşdere Köyü'ndeki ilkokulda yaşayan 'Limon' isimli kedi, sevimliliğiyle ilgi odağı oldu.Merkeze bağlı Gümüşdere İlkokulu, sınıf öğretmeni ve 10 öğrencinin dışında bir de 'Limon' isimli kediyi bünyesinde barındırıyor. Okulun maskotu haline gelen 'Limon'la yakından ilgilenen öğrenciler, zaman zaman kendi yiyeceklerini minik kediyle paylaşıyor.Köy okulunu ziyaret eden Sivas Vali Yardımcısı ve İl Özel İdare Genel Sekreteri Mehmet Nebi Kaya ise öğrencilerin erken yaşta hayvan sevgisi kazanması açısından bu durumu oldukça değerli bulduklarını ifade etti.

Görüntü Dökümü--------------Öğrencilerin limona koşup sevmeleri-Onun için şarkılar söylemeleri-Konuşmaları-Sınıftan görüntü

-Vali yardımcısının ziyareti vöe konuşması

Haber: Hüsnü Ümit AVCI/SİVAS

====================================


Kaynak: DHA

Son Dakika Güncel DHA YURT BÜLTENİ - 8 - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement