'Aşk Oyunu' dizisinde canlandırdığı 'Serkan' karakteriyle tanınan Gürgen Öz, pek çok dizide rol aldı. 'Romantik Komedi', 'Plajda' ve 'Hokkabaz' gibi filmlerde de oynayan ünlü oyuncu, aynı zamanda bir belgesel yönetmeni. Gürgen Öz, hayranlarının karşısına şimdi de 'Nevrotik' isimli ilk kitabıyla çıktı. Bugüne kadar hep sevdiği işleri yaptığını söyleyen Gürgen Öz; Cosmopolitan dergisinden Elif Öksüz'e yeni kitabını anlattı...
Herkes sizi oyuncu olarak tanıyor. Sizce neden diğer meziyetleriniz çok bilinmiyor?
Belki ben göstermediğim, belki bunları yeni yeni ortaya koyduğum içindir. Çarpık kentleşme, mimari üzerine bir belgesel de çektim. Yeni bir belgesel yapma hazırlığı içerisindeyim. Çok uzun süre komedi ve popüler kültür içerisinde kaldım. 'The Office' gibi absürd komediler yapmak için çok çaba sarf ettim. Türkiye'de sektörün buna açık olmadığını ve bunun için yeterli zemin bulunmadığını fark ettim. Şimdi kendimi geri çektim, çok da yormuyorum.
'Hep daha fazlasına sahip olmaya çalışır ve sonunda bunların esiri olur...' Sizce bunlar nedir?
İçinizde değer duygunuz oluşmadıysa, bu duyguyu dışarıdan almaya çalışırsınız; daha iyi araba, daha iyi semt, daha iyi kıyafetlere yönelirsiniz. Bir süre sonra kendinizi sadece bunlarla tanımlamaya başlarsınız. Bu, tüm dünyada böyle ama Türkiye'deki durum bunun üç katı. Çünkü Türkiye'deki toplum yapısı sizi içten güçlendirmiyor. Aileden, mahalleden başlayarak hep ezen, itaatkarlığa iten bir durum söz konusu. Özellikle kadına yapılan büyük bir baskı var. Bu, erkeğin güçsüz ve güvensiz olduğunu gösteriyor. Kadını baskı altına almaya çalışmak, erkeğin güçsüzlüğüdür. Çünkü kadının gücünden korkuyor.
KENDİMİZİ SEÇERİZ
'Hiç bitmeyecekmişçesine başlayan bir ilişki nasıl da hüsranla ve birbirinden nefret ederek bitiyordu.' İnsanlar çok mu arsız, yoksa yanlış kişiyi seçmeye mi doyamıyoruz?
Ben bunu arsızlık olarak görmüyorum. Yanlış kişiyi seçmek diye bir şey de yok. Çünkü seçtiğiniz kişi, aslında hep kendinizdir. Kendinizin yansıması yani. Kendi içinizde tamamlanana kadar, sizi tamamlayacak insanı arıyorsunuz. İlişkide çok büyük bir kavga yaşanıyorsa, o kendinizle ettiğiniz bir kavgadır. Ben neden bunu seçtim, neden bunun içindeyim diye sorduğunuzda uyanışlar meydana geliyor. Ben neyin tartışmasını yapıyorum diye sorduğunuzda içeriden cevaplar gelmeye başlıyor. Tamamlanmak, hayat boyu süren bir süreç olduğu için, ilişkiye bakış açınız zamanla değişiyor.
ÖZGÜRLÜK BÜYÜK SORUN
Gürgen Öz, ilişkilerde en büyük sorunun, tarafların birbirlerinin özgürlüğüne müdahale etmeleri olduğunu söylüyor: "İlişkilerde birbirini özgür bırakma meselesi çok zor yakalanıyor. Ben de bu konuda çok iddialı değilim. Bence kadınerkek ilişkisinde en büyük mevzu özgürlük. Ancak küçük şeyler de sorun olabilir."
İNSANLARIN GÖZÜNDE BİR PERDE VAR
'Gerçek yalnızlık; bazen en yakınındaki insanlar, hatta sevgilin de dahil, kimsenin seni anlamadığı, anlayamadığı ya da anlamak istemediği bir kalabalığın içinde olmaktır...' Siz de bu hisse kapılıyor musunuz?
Türkiye'de ben böyle hissediyorum. İnsanların gözünde bir perde var. Yurt dışına çıktığım zaman sınırlar kalkıyor. İnsanlar burada çok küçük bir dünya içerisinde yaşıyor. 'Okulumu bitireyim, mezun olayım, iş bulayım, evleneyim' diye düşünüyorlar. Mülkiyetçiliğe itiliyoruz. Ben herkesi kastetmiyorum ama yüzde 60-70 böyle. Bunların suçlusu maruz bırakıldıkları ekonomik zincirler. Çünkü bir insan ekonomik bağımsızlığını kazanamadığı sürece diğer şeylere konsantre olamıyor. Yeterince eğitim alamadığı için sorgulamayı da bilmiyor.
BİZ KÜÇÜK ŞEYLERLE UĞRAŞIYORUZ
'Bir kadının güzelliğini yaşaması ayıp mı?' Aslında bununla ilgili satırlarca yazmışsınız. Sizce kadınlar çok özgür değil mi?
Türkiye'de tabii ki değil. Toprak olarak çok büyük bir ülkeyiz ama zihniyet olarak çok küçük şeylerle uğraşıyoruz. Bu, çok dar bir alanda yaşadığımızı gösterir. Türkiye arabasını üretebiliyor mu? Biz bir korku filmi yapıp bunu dünyaya satabiliyor muyuz? Ben bunlarla çarpışmak isterim, Kadına özgürlüğünü vermediğiniz sürece, bu böyle devam edecek. Bana göre; nerede bir kadın varsa, orada yaratıcılık, rekabet, güzellik, estetik, detay vardır. Bunların hepsi erkeği güçlendiren, büyüten şeyler. Bir erkek bununla yüzleşme ve karşılaşma cesaretini gösteremiyorsa tamamlanmamış demektir. Kadın-erkek ilişkisini aşacaksınız ki, başka şeylere konsantre olabilesiniz. Örneğin 'Nasıl bir araba üretsek?' ya da 'Sanatta yeni neler yapabiliriz?' gibi şeyler düşünemiyoruz çünkü kafalar çok meşgul. Bu bana çok komik geliyor.
Sabah : http://www.sabah.com.tr
Son Dakika › Magazin › Erkekler Kadınların Gücünden Korkuyor - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?