Erkekler Şarkı Yazarken İşe Yarıyor

'Bende Bi' Aşk Var' adlı albümüyle yine hayranlarının beklentisini karşılamayı başaran Göksel; albümdeki 'Acıyor' adlı şarkısını Fransızca söylemesi için teklif aldı. Fransızca sözleri hazırlanan ve Belçika'da satışa çıkacak albümünde yer alacak olan şarkıyı önümüzdeki günlerde okumaya girecek olan Göksel; albümünü ve yaşadığı değişimi, Touch İstanbul dergisinden Sebla Koçan'a anlattı...

Yeni albümle birlikte bir değişim, dönüşüm geçirmiş gibisiniz. Değişime, saçlarınızı kestirmekle başlamışsınız...

İçimden geldi ve kestirdim. Aslında çok uzun süredir istiyordum, hatta rüyalarımda görüyordum ama cesaretim yoktu. Geçmişte saçlarım kısayken kötü bir dönem geçirmiştim, o yüzden kendime kısa saçı yakıştıramadım. Ama kestirdikten sonra çok rahatladım.

Yeni albüm, içinizden gelen bir kabuğundan çıkma durumu mu?

Galiba öyle oldu. Birçok konuda daha dışa dönük bir insanım artık. Şarkı sözlerini yazarken de, fotoğraflarımı çektirirken de kendimi daha açıkça ifade ettiğimi fark ettim.

BİR DÖNEMİN BAŞLANGICI

Anlatırken gözleriniz parlıyor...

Bir dönemin sonu ve başlangıcı, evet. Geçtiğimiz seneler boyunca hayatımla ilgili ciddi değişiklikler oldu. Biliyordum bunun sonunda başka bir şey çıkacağını. Kadın olarak kendimi keşfettiğim, hayatta ayaklarımı daha sağlam bastığım bir dönem bu.

Albümdeki şarkıların tüm sözleri ve besteleri size ait...

Evet, bu şarkılarla sizi efkarlandıracağım. Hepsi gerçek. Ben bire bir yaşadığım şeyleri yazıyorum. Bunlar hayatımdan kesitler. Anneme benzemişim ben...

Nasıldı anneniz?

Aklına bir şey gelir ve yazar. Diyelim telefon faturası var ortada; onun arkasına bir şeyler karalar. Bazen bana "Niye uzun zamandır gelmiyorsun?" der; bazen de babama ithafen yazar, "Sen böylesin Hayrettin!" falan gibi... Çok komik bir kadındır.

Yazma yeteneği anneden kızına geçmiş anlaşılan...

Babam da şarkı söylerdi, sesi güzeldir; babamın tüm ailesine has bir özellik bu. Galiba ikisinden de birer parça almışım.

NOT DEFTERLERİM DOLU

Siz, şarkı yazmak için kendinize defterler mi alır, yoksa anneniz gibi telefon faturasının arkasını mı karalarsınız?

Çok fazla defter alıyorum yazmak için. Not defterlerim ağzına kadar doludur. Yazma dönemi, harika ama çok acılı bir süreç aynı zamanda. Maalesef ki depresif olmam, izole olmam gerekiyor yazmak için... O anlarda çıkıyor her şey.

Kız arkadaşlarınıza sorsak sizi, nasıl anlatırlar?

Duygularımın değişkenliğinden, bazı şeyleri abarttığımdan bahsedeceklerdir mutlaka.

Erkek arkadaşlarınız peki?

Eskisine nazaran onlarla aram daha iyi. Ama gene de ben kadınlarla uzun vakit geçirmeyi tercih ediyorum. Çünkü kadınlar daha eğlenceliler, orası kesin! Erkekler şarkı yazarken işe yarıyor.

PİLATES BENİ DİNLENDİRİYOR "

1.5 senedir düzenli olarak pilates yapıyorum. Daha önce de spor yapıyordum ama pilatese yeni başladım. Sahneye çıkan biri için çok faydalı. Çünkü duruşu değiştiriyor, diyaframı güçlendiriyor. Hem gerekli, hem zevkli, hem de ruhsal olarak beni çok dinlendiriyor. Sessiz bir odada, yavaş yavaş yapmak... Beni yavaşlatan, sakinleştiren şey o."

İstanbul BİZİ RENKLİ YAPTI

İstanbul'u nasıl anlatırsınız?

Şehrin kendisinde tuhaf bir enerji var. 24 saat bitmeyen bir hayat var İstanbul'da. Kadınlar da çok daha iddialı ve gösterişliler bence. Bu belki de bastırılmışlıkla ilgili bir şeydir.

Başka bir şehre gidince bir süre sonra İstanbul'a dönüş yolunu gözlüyor musunuz?

Tüm dünyayı görmüş değilim ama yine de İstanbul kadar güzel bir şehir yok... Çok ilginç bir şehir. Çok şanslı insanlarız. Renkli renkli insanlar haline dönüştük şehir yüzünden. Keşke mimarisi daha güzel olsaydı diyorum ama! Başka şehirlere gidince hep bunu düşünüyorum. Eski eserlere daha fazla sahip çıkabiliyor olsaydık...

YAŞLILIK HAYALİM KUZGUNCUK

Eski bir İstanbul hanımefendisi ruhu var sanki sizde... Hiç "Ah İstanbul'un şu döneminde yaşasaydım" dediğiniz oldu mu?

Hani Woody Allen'ın filmi 'Midnight in Paris' var ya; kendimi gördüm o filmde. Filmdeki kız da kendi döneminden memnun değildi, gerilere gitmek istiyordu. Buradan bakınca 50'ler, 60'lar, 70'ler çok cazip görünüyor... Düşünsene; İstanbul o zamanlar denize girilebilen bir şehirmiş. Ben bile girdim. Bostancı'da oturuyordum o zaman. Suadiye'den denize girerdik.

DOKUNMASINLAR

"Yaşlanınca dönerim Anadolu yakasına" mı diyorsunuz yoksa?

Yaşlanınca Kuzguncuk, Kanlıca civarına taşınacağım; planım o. Ben yaşlanana kadar dokunmasınlar aman!

İstanbul'da olmayı sevdiğiniz semtler hangileri?

Boğaz'ın karşı tarafı, özellikle Anadolu Yakası'nı daha fazla seviyorum. Kuzguncuk, Beylerbeyi'ne bayılıyorum. El değmemiş ve bozulmamış olduğu için... Bu tarafta da Hisar'ı, Kuledibi'ni seviyorum. Cihangir'i de severim. Şu an Topağacı'nda yaşıyorum ama hayatımın büyük bir kısmı Cihangir'de geçiyor. İş görüşmelerimi bile orada yapıyorum.

Sabah : http://www.sabah.com.tr