8 Mart Dünya Kadınlar Günü

TBMM Başkanı İsmail Kahraman, "Hiçbir inanç, töre ve gelenek kadınlara yönelik şiddet olgusunun mazereti ve dayanağı olarak gösterilemez" değerlendirmesinde bulundu.

Kahraman, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla bir mesaj yayımladı.

"Beşikten mezara kadar varlıklarına muhtaç olduğumuz kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü kutluyorum" ifadelerini kullanan Kahraman, mesajında şunları kaydetti:

"Medeniyetimizi en ileri seviyeye taşımamızın, mutlu, huzurlu ve güvenli bir toplum haline gelmemizin ön şartlarından biri, kadınlarımızı layık oldukları saygınlığa ulaştırmaktır. İnancımız ve kültürümüz de kadınlarımızın haklarına saygı duymamızı gerektirmektedir. Zira kadın medeniyet inşa eden merhamet, fedakarlık, büyüklere saygı, küçüklere sevgi ve şefkat gibi değerlerin yeni nesillere aktarılmasında çok büyük bir rolün sahibi durumundadır. Kendi tarihimize baktığımızda hem İslam öncesi hem de sonrası dönemde kadınların Batı'da yaşamış bulundukları türden zorluklarla karşılaşmadıkları, pek çok hakkın onlara herhangi bir mücadele söz konusu olmadan verilmiş bulunduğu görülmektedir. Bacıyan-ı Rum gibi örneklerin de gösterdiği gibi kadınlarımız toplumda her bakımdan etkin bir role sahip olabilmiştir. Bununla birlikte yanlış bazı geleneklerin olumsuz etkileri, Batı'daki kadar şiddetli olmasa da ne yazık ki varlığını sürdürmüştür."

TBMM'de, kadınlara yönelik ayrımcılığın önüne geçmek için mevzuatta önemli düzenlemeler yapıldığını vurgulayan Kahraman, şu görüşlerini paylaştı:

"Ancak, kadınların sosyal yaşamda karşı karşıya kaldıkları engelleri aşmaları için mevzuatta yapılan değişiklik yeterli olmamaktadır. Bu noktada kadına ilişkin önyargıların değişmesi, kadınların hak ettikleri saygının somutlaştırılıp, davranış biçimine dönüştürülmesi gerekmektedir."

Kadının ailenin temel direği olduğunu ve aile kurumuna ehemmiyet vermeleri gerektiğini belirten Kahraman, mesajında, şu ifadelere yer verdi:

"Çocuklarımızın, gençlerimizin ruh kökümüze layık, inançlı, vatansever, dürüst ve faziletli yetişmelerinde en büyük yük ve görev annelere, kadınlara düşmektedir. Üzülerek ifade etmek gerekirse, kadınlarımızın şiddet olgusu ile gündeme gelmesi toplum olarak en büyük yaramızdır. Hiçbir inanç, töre ve gelenek kadınlara yönelik şiddet olgusunun mazereti ve dayanağı olarak gösterilemez. Ülkemizde ve dünyada, mutlu ve huzurlu bir gelecek istiyorsak, kadınlarımızın onurunu korumak ve şahsiyetlerini yüceltmek zorundayız.

Şurası unutulmamalıdır ki gelecek, mutlu kadınların yaşadığı toplumlar için daha güzel olacak."