Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, "Biz dershanelerin artık bugünkü eğitim sisteminde ve geldiğimiz noktada öğrencilerimize takviye ders veren veya metot ve usul gösteren birer kurumlar olarak ihtiyaç kalmadığını düşünüyoruz. İhtiyaç olan şey nedir? Yeni okulların açılması, yeni dersliklerin yapılması ve öğrencilerimizin okul içerisinde bütün bilgilere haiz üniversite imtihanlarına hazırlanan birer bireyler olmasını temin etmek. Bunu da ancak özendirmeyle yapabiliriz. Zorlayarak, baskı altına alarak değil" dedi
Başbakan Yardımcısı Arınç, Başbakanlık Yeni Bina'da düzenlenen Bakanlar Kurulu Toplantısı'nın ardından gazetecilere açıklamalarda bulundu.
Bir gazetecinin dershanelerin dönüşümü konusunun gündeme gelip gelmediğini sorması üzerine Arınç, daha önceki açıklamasında konunun paydaşlarla görüşüldükten sonra tekrar ele alınacağını söylediğini hatırlattı.
Arınç, "Bugün Sayın Bakanımız bu görüşmelerini takiben kendi bakanlık bürokratlarıyla da yaptığı çalışmaları tekrar Bakanlar Kuruluna getirdi. Bu konu üzerinde de tüm bakan arkadaşlarımızın düşüncesi alınmış oldu" diye konuştu.
Bazı basın organlarında yoğun bir şekilde dershanelerin kapatılması konusu üzerinde yayın yaptıklarını dile getiren Arınç, "Dershanelerin kapatılması diye bir konu gündemde değil. Böyle bir şey iddia etmemek lazım. Yanlışlıkla kullanılmışsa da kullananların tashih etmesi lazım" değerlendirmesinde bulundu.
Dershanelerin hür teşebbüsün unsurları olduğunu söyleyen Arınç, şöyle devam etti:
"İnsanların bir ekonomik faaliyet olarak yürüttüğü çalışmayı kapatmaktan bahsetmek mümkün değil, doğru da değil. Anayasa buna karşıdır, kanunlarımız buna karşıdır, Türkiye'nin serbest ekonomik piyasa içerisindeki konumu buna karşıdır. Kapanmalarının da kelime olarak doğru olmadığını düşünüyorum. Çünkü bu nihayetinde birilerini zorlayarak kapanmaya mecbur etmek gibi bir unsuru içerisinde taşıyabilir. O zaman nedir? Çok açık olarak şunu söylemem gerekir: Biz dershanelerin artık bugünkü eğitim sisteminde ve geldiğimiz noktada öğrencilerimize takviye ders veren veya metot ve usul gösteren birer kurumlar olarak ihtiyaç kalmadığını düşünüyoruz. İhtiyaç olan şey nedir? Yeni okulların açılması, yeni dersliklerin yapılması ve öğrencilerimizin okul içerisinde bütün bilgilere haiz üniversite imtihanlarına hazırlanan birer bireyler olmasını temin etmek. bunu da ancak özendirmeyle yapabiliriz. Zorlayarak, baskı altına alarak değil."
"Bu projenin adı hukuktaki tabiriyle bir dönüşüm projesidir" ifadesini kullanan arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yani dershanelerin özel okullara dönüştürülmesi projesidir. Bunu da teşvik etmek için pek çok tedbirler öngörülüyor. Yani 'evet ben özel okula dönüşebilirim, öğretmenim var, arsam var, binam var. Ben sizin vereceğiniz birtakım teşviklerle tedbirlerle aynen 24 derslikli, 30 derslikli bir okul olarak faaliyete başlayabilirim' bu noktaya geldikleri takdirde onlar özel okul olarak hizmetlerine devam edeceklerdir. Yani bir tabirle kolej bir tabirle de özel öğretim kurumları olarak. Madem ki bu özendirilecektir, teşvik edilecektir ve bir dönüşüm gerçekleştirilecektir, bunun içerisinde baskı unsurlarının olmaması gerekir. Esasen Sayın Başbakanımızın ta başından beri ifade ettiği: buralarda çalışan öğretmenlerin hakkı korunacaktır. Buralarda çalışan elemanların, ister gece bekçisi isterseniz oradaki personelle ilgili bir memur olsun, onlar muhafaza edilecektir. Onlara arsası yoksa arsa verilecektir, hatta inşaatlarını yaparken ek teşvikler de gösterilebilecektir. Şimdi böyle bir dönüşüm projesine karşı şunu düşünmemiz lazım: Dershanelerden buna uyan kararlar alanlar olabilir veya 'ben özel okul olamam, böyle bir kararım da yok' diyenler, süreç içerisinde bu dershane faaliyetlerinden vazgeçmiş olurlar."
Arınç, SBS'nin kaldırılması sonrasındaki bir yıl içerisinde dershanelerin kapasitesinde bir düşme görüldüğünü ifade ederek şunları söyledi:
"Bugün itibarıyla üniversitelerin kontenjanları, açık kalan kontenjanları fevkalade düşüktür. Unutmayalım AK parti hükümeti işbaşına geldiğinde 85 civarında Türkiye'de üniversite vardı. Şu anda 180 hemen hemen sayısı olan üniversitemiz var. Bu sayı birkaç yıl içerisinde daha da artacak olursa emin olun üniversite sınavlarında her sınava giren istediği fakülteye girebilecek bir noktaya gelecek. Bütün bunları kapsamlı olarak düşünüyoruz hükümet olarak."
"4+4+4 eğitim sistemi eğitimde bir dönüşüm ve reform sistemidir" görüşüne yer veren Arınç, 800 bin öğretmen bulunduğunu ve bu öğretmenlerin 400 bininin kendi hükümetleri döneminde göreve başladığını bildirdi. Arınç, "Şimdi bu kadar öğretmen 8 yıl, 12 yıl boyunca, 4+4+4 'ü düşünürsek, ders öğretmiyor, öğrencilerimize faydalı olmuyor, onların branşları konusunda kendilerine hiç faydaları olmuyor da sadece arada bir gittikleri dershaneler onlara üniversiteyi kazandırıyor veya fen liselerini kazandırıyor gözüyle bakarsak bu mevcut okullarımızı da o okullarımızın fedakar öğretmenlerine de yapılabilecek en büyük haksızlık olur" diye konuştu.
Sağlıkta, ulaşımda, enerjide ve demokratikleşme sürecindeki dönüşüm projeleri gibi eğitimdeki dönüşüm projesinin de kabul edilmesi gerektiğini dile getiren Arınç, "Okullarımız var, öğretmenlerimiz var kaliteyi artıracağız ve çocuklarımız birer yarış atı gibi sınavdan sınava koşmayacak, o sınavlar için ek dershane hizmetlerine ihtiyaç duymayacak bir noktaya geliyoruz ve geleceğiz" ifadesini kullandı.
(Sürecek)
-başbakan yardımcısı arınç
Son Dakika › Politika › Arınç: ''İki yıllık süre öngörüyoruz'' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?